14.Bölüm-Ve Bu Acıtır...

1.3K 101 9
                                    

《 Ve her zaman gözlerine baktığımda
Ölmek istememe neden oluyorsun.
-make me wanna die 》

Kalktığımda üstüme siyah tayt ve askılı giydim.Nico ile 2 gündür konuşmuyorum. Belki arkadaş olmadığımızı anlayınca Emily ona bir şey yapmaz. Biliyorum saçma ama denemeye değer. 2 gündür uyumuyorum da. Nico'nun kulübesini izliyorum ve arada bir onu takip ediyorum. Vücudum fazlasıyla yorgun.

Kapı çaldığında irkildim ve yavaşça kapıya doğru yürüdüm. Açtığımda Nico bana bakıyordu. Günlerdir göz göze bile gelememiştik. Gerçi ben onu gördüm ama neyse...

"Niye böyle yapıyorsun? Benden kaçıyorsun."dedi direk.
"Şey...kaçtığım filan yok ama bir süre görüşmesek daha iyi?"dediğimde içimden kendime küfürler ettim. Nico hayal kırıklığı ile bakıyordu.
"Demiştim. Hades meleziyim, Herkes bir gün gider."diyerek gittiğinde kalbime bir kazık saplamak istedim. Kapıyı çarparak koltuğa geçtim ve saçlarımı çekiştirmeye başladım. Yeterince sıkıntısı olan birini üzmek çok acı vericiydi ama onun için daha iyiydi bu.
Sinirimi kontrol edemiyordum ve kulübeyi su ile doldurdum. Suya hükmettim ve kulübenin içine dolmasını sağladım. Açık pencereden de fışkırmıyordu, sabit bir şekilde dalgalandırıyordu. Kendimi suya bıraktım ve biraz rahatladım. Ama avcılara halen feci öfkeliydim ve bu daha çok saçlarımı çekiştirmeme neden oluyordu.

Percy

Kulübeye girdiğimde bir su dalgasının bütün kulübeyi sardığını gördüm. Emma sinirle dipte oturuyordu. Beni görünce bütün suyu geri gönderdi. Tam kalkıp dışarı çıkacakken kolundan tutup durdurdum. Bana öyle boş bakıyordu ki. İlk geldiği gün de gözlerinde aynı bakış vardı. Nefret dolu değildi ama fazla...umursamaz ve boş bir bakıştı.

"İyi misin? Günlerdir böylesin."dedim endişeyle.
"Cidden mi? Bak söylediğin iyi oldu yoksa ben farketmeyecektim."dedi alayla. "Çok merak ediyorsan söyleyeyim. Değilim! Bu kadar bencil olmaktan ve acı çekmekten bıktım!"dedi ve sinirle kolunu kurtardı. Kapıyı çarparak çıktığında şaşkınlıkla arkasından bakıyordum. Tamam bana bağırır ama bu sefer ciddi bir şey olduğu kesin. Çünkü gözlerinin kenarları sarıya dönüştü.

Emma

Dışarı çıktığımda Emily ve Nico'yu bir şeyler konuşurken buldum. Hem kıskandım, hem korktum.

Yanlarına giderek Nico'yu Emily'den uzaklaştırdım.
"Ne yapıyorsun?"
"Asıl sen ne yapıyorsun?"dedim öfkeyle.
"Bu seni ilgilendirmez."dedi.
"Emily'den uzak durmalısın. Lütfen."
"Kimle konuşup konuşmayacağımı bir yabancıya sormayacağım." Bir yabancı. Demek çabuk unutulduk.
"Anlamıyorsun, bana söz vermelisin. Emily ile konuşmayacağına."
"Benimle konuşmak istemediğini sen söyledin ve şimdi bana Emily ile konuşma diyorsun. Bu kadar yeter! Biliyor musun şimdi gidip Emily ile konuşacağım."dediğinde yüzümü buruşturdum. Emily'nin yanına gittiğinde ben de yanlarına doğru yürüdüm. Oyunculuk yeteneğimi kullanma zamanı.

"Biliyor musun Nico? Benden daha bencil ve düşüncesizsin. Senden nefret ediyorum. Ölsen bile umurumda değilsin. Ölsen fena olmaz aslında."dedim öfkeyle ve Emily'nin duyduğuna emin olduktan sonra içimden kendime saydırarak kulübeme doğru yürüdüm.

Kulübeye girdiğimde Annabeth ve Percy öpüşüyordu. Onlara da pislik gibi davranarak siyah defterimi aldım ve göl kenarına gittim. Kalemi elimde dolaştırıp durdum ve yazmaya başladım.

Biraz yazdım ama Gerisini getiremeden kağıdı yırttım ve fırlattım.

Nico

Göl kenarına gittiğimde Emma'nın bir şeyler yazdığını gördüm. Halen ona kızgınım. Benimle resmen oynadı.
Defterden bir parça aldı ve buruşturup fırlatarak gitti. Ne kadar onu sevmesem de dayanamadım ve buruşturduğu kağıdı yerden aldım.

Born To Be Monster #Nico Di Angelo (ASKIDA)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin