2.Bölüm-Parti

2.2K 117 13
                                    

Kader seni yalnız bırakmayacaktır.
Tepeye ulaştığında tek bir yol vardır-Aşağısı

-Alexander Rybak

Multimedya Elizabeth.
Siyah kısa elbisemi giydim. Altımada siyah topuklu ayakkabı. Siyah küçük bir çanta aldım ve deniz kabuğu yüzüğümü parmağıma taktım.Saçlarımı düzleştirdim.

Aşağı indiğimde annem eve yeni geliyordu. "Ben de tam çıkıyordum. Şu bahsettiğim melez bir partiye gidiyor da onu takip etmeliyim."dedim ve ona bir öpücük kondurup dışarı çıktım. Arabanın anahtarlarını çantamdan çıkarıp arabayı çalıştırdım. Evet 16 yaşındayım ama bazen araba kullanıyorum. Sonuçta bir melez araba sürmeyi bilmeli ve zaten bu elbiseyle sokakta yürüyemem.

Parti evine vardığımda Eliza mesaj attı. 'Merhaba, neredesin?'yazıyordu. 'Geldim girişteyim.'diye cevap yazdıktan sonra mesaj geldi. 'Tam arkandayım.'hemen arkamı döndüm ve gülümseyen Eliza'ya gülümsedim. "Gel biraz dans edelim."dedi ve içeri girdik. Herkes kafasına göre takılıyordu. Sarhoş erkekler, salak kızlar ve kulakları sağır eden müzikler. Ama ortama ayak uydurmam gerektiği için dans etmeye başladım. Eliza da dans ediyordu ve köşede yalnız duran ve bizi gözetliyen bir adet Nico Di Angelo'yu görünce ödüm koptu. Ama bu kadar kişi arasında ne ben onu ne de o beni öldürebilirdi. Belki de sadece Eliza'ya aşık olan bir çocuktur fikrine inanmaya çalışırken belimdeki kılıcı gördüm. Canavarların kılıç kullandığını bilmiyordum ve bu beni şaşırttı ama 2 bardak içki bu merakımı yenmemi sağladı. Eliza sürekli yeni içki getiriyor ve ben de içiyordum ama içmemeliydim çünkü görevdeyim. Elimdeki içkiyi kimse fark etmeden yere döktüm. Eliza beni dürttü. "Şuradaki siyahlı çocuk iki saattir bize bakıyor. Sen şansını denemezsen ben denerim."dedi "ben ne yapıyım onu."dedim asabice ama o "o zaman ben şansımı deniyeceğim.Belki çıkışta birşeyler yaparız"dedi sırıtarak ve Nico'ya doğru ilerledi. Şaşkınlıkla ona bakarken Nico bizi izliyordu. "Vazgeçtim, şansımı deniycem."dedim aksi takdirde onun Nico ile bir gece geçirmesine izin verirsem onu ölü bir şekilde bulabilirim. Çünkü hiçbir normal genç kılıç taşımaz. Yanına doğru ilerledim. Biraz sarhoştum açıkçası ama halen düşünebiliyordum, bu da yeter bana. Şüpheyle bana bakıyordu. "Merhaba ben Emma. Sen de Nico'ydun sanırım. Tarih dersinde aynı sınıftayız."dedim gülümseyerek."dans edelim mi?" Sadece somurtuyordu."ben dans etmem. Gürültüyü de kalabalığı da sevmem."dedi. "O zaman niye geldin."dedim."sen de gürültüyü pek seviyor gibi durmuyorsun."dedi. "Evet ama sen nereden biliyorsun."dedim şüpheyle ona bakarak. Sırıttı."farkındaysan saatlerdir eğlenmiş gibi yaparak sıkıntıdan patlıyorsun."dedi ben de güldüm ve kenardan aldığım içkiyi ona uzattım. "Hayır, içmiyorum."dedi bıkkınca. Kararlı bakışlarımı görünce aldı. "Bence bugün içmek için güzel bir gün."dedim ona biraz daha yaklaşınca.

NİCO
************

Kheiron son zamanlarda çok meşgul ve kafası çok karışık duruyor. Neler olduğu da anlatmıyor. Bana işlerin çok yoğun olduğunu ve okula gidip Elizabeth Mayers diye melezi kampa getirmemi söyledi. Niye ben? Ne kadar ısrar etsem de çok meşgul duruyordu ve sadece kararlı bir şekilde 'gidilecek o kadar' bakışı attı. Okula gittiğimde müdür bana ders programımı verdi ve sınıfıma gittim. Sert görünümlü bir bayan -ki bayandan başka herşeye benziyordu.- bana kendimi tanıtmamı söyledi ki ben de "nico di angelo"dedim ve bir kızın yanına oturdum. Bayan Badgar denilen öğretmen ve bu kız arasında ne geçti bilmiyorum ama Poseidon ve Athena gibiler. Sürekli birbirlerine öldürücü bakışlar atıyorlar yani. Hoca Zeus'un ilk karısını sordu. Gerçekten kolay bir soruydu-ki zaten bir Hades melezi bunu bilemezse yuh yani sonuçta Metis yengem oluyor- kız soruyu bildi ve ukalaca sırıttı. Teneffüslerde de hep Elizabeth'in yanındaydı. Canavar olabilirdi. Şu güzel görünüp erkekleri kandıran ve öldüren yaratıklar vardı ya-adını unuttum- onlardan olabilirdi. Kumral saçları ve mavi güzel gözleri vardı. Ben tam Elizabeth'in yanına gidicekken bana bakarak yaramaz bir şekilde sırıttı ve koşarak ona yetişti. Hiç yalnız bırakmıyor ki kızla konuşayım. Şimdi neredeyim dersiniz bir partide. Melez bulma görevlerinin en zor kısmı onu takip etmek zorunda olman. Herkes dans ediyor ve sarhoş erkekler kızlara sarkıyor. Elizabeth dans ederken Emma denilen kız da eğleniyormuş numarası yapıyor ama gürültüden rahatsız olduğu çok belli oluyordu. Elizabeth burayam gelirken onu durdurdu ve o yanıma geldi.

"Merhaba ben Emma, sen de Nico'ydun sanırım. Tarih dersinde aynı sınıftayız."dedi gülümseyerek."dans edelim mi?"diye sordu. Çok güzel görünüyordu ama ben iblislere -ben böyle diyorum-inanacak kadar salak değilim."ben dans etmem. Gürültüyü de kalabalığı da sevmem."dedim."o zaman neden geldin."diye sordu. Sen niye geldiysen."sen de gürültüyü pek seviyor gibi durmuyorsun"dedim. Şaşırdı ve şüpheyle beni süzdü."evet ama sen nereden biliyorsun."dedi. Bunu bilmek için Athena melezi olmaya gerek yok."farkındaysan saatlerdir eğlenmiş gibi yaparak sıkıntıdan patlıyorsun"dedim sırıtarak. Güldü ve bir bardak içki uzattı. "Hayır, içmiyorum."dedim bıkkınca. Sarhoş olmamalıydım ama aslında biraz içki içmek istiyordum. Kararlı bakışlarını görünce bardağı aldım ve kafama diktim. "Bence bugün içmek için çok güzel bir gün."dedi. Belki de sadece normal bir kızdır diye düşündüm.

Arkadaşlar şunu da söyleyeyim. Hikayede Nico 15-16 yaşlarında ve Percy de 17-18 yaşlarında .Nico yalnız ve karanlık biri olsa da o kadar da sessiz değil hikayemde. Yani konuşuyor ama daha çok kötü çocuk havasında ve yanlızlığı tercih ettiği için insanları sevmiyor-zaten bunu biliyorsunuz- neyse sustum...

Kaçıncı bardağı içiyorum bilmiyorum. Dengem yerinde olsa da IQ seviyem düşmüş gibi hissediyorum. Emma ise normal duruyor ama deli dolu davranıyor. Büyük ihtimalle alkolün etkisi. "Ben lavaboya gidip geliyorum."dedi ve lavabolara doğru yürüdü. Elizabeth'i göremeyince kuşkulandım ve Emma'nın peşinden lavabolara doğru gittim. Lavaboya giden koridora girdiğimde neredeyse kimse yoktu ama Emma önümde ilerliyordu. Müzik sesleri buraya daha az geliyordu ve aniden...

Emma

Arkamdan birinin geldiğini anlayınca çantamdan aynamı çıkartarak bakıyormuş gibi yapıp arkamdan gelene baktım. Nico'ydu. Aniden durup arkamı döndüm. Belli ki beni öldürmeyi planlıyordu. Burun burunaydık.İstemesem de yapmalıydım ve yaptım... Onun dudaklarına yapıştım. Ellerimle yanaklarını tutarken vücudumu iyice ona bastırdım ve etkilenmesi için elimden geleni yaptım. Ben de bu fırsattan istifade deniz kabuğu yüzüğümü kılıca dönüştürdüm-evet, kılıca dönüşüyor. Babamın hediyesi ve adı da tsunami. Abimin kalemi kadar havalı olmasa da...-tam ona saplayacaktım ki...

Nico

Onu takip ederken aniden arkasını döndü ve dudaklarıma yapıştı. Daha önce hiç kimse ile öpüşmemiştim. Bazı Afrodit kızları gizemli havamı çok çekici bulmuş olsa da onlarla hiç takmamıştım ama şu an ilk öpücüğümü -bir kızdan- belki de canavar olabilecek birinden alıyordum. Ellerini yanağıma koydu ve vücudunu ciddi anlamda benimkine yapıştırdı. Amacını anlamıştım, beni etkileyerek etkisiz hale getirmeye çalışıyordu.Aslında ben bunları düşünürken başarmış sayılırdı. Aniden ilerdeki aynada yansımamızı görsüm ve sırtıma doğru yol alan kılıcı gördüm. Ani bir hareketle ayrılıp kılıcı kaptım ve Emma'yı duvarla arama sıkıştırarak kılıcı boğazına dayadım. Korkulu gözlerle bana bakıyordu. "Beni bu numaralarla kandırabileceğini mi sandın İblis."dedim. Bir an yüzündeki korku ifadesi gitti ve yerini kızgın ve şaşkın yüz ifadesi aldı. "İblis mi? Bu nasıl bir hakarettir yaa. Benim iblise benzer bir halim mi var? Bir kere ben onlardan kat kat güzel ve zekiyim."dedi hızlı hızlı. Sanki boğazındaki kılıcı unutmuş gibiydi. "Hatırlat da egonu okula yazdıralım. Tabii o kadar yaşarsan"dedim sırıtarak ve tam onu tozu dönüştürecekken aniden su boruları patladı ve onu bırakmak zorunda kaldım. Sular yüzünden hiçbir şey göremiyordum. Tek gördüğüm şey koşan bir Emma oldu...

Born To Be Monster #Nico Di Angelo (ASKIDA)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin