26. Bölüm

Mulai dari awal
                                    

"Bu kılıkla, şu soğuk hava da ne yapıyorsun Allah aşkına?"

Azarlayan ses tonundaki şefkat Hazan'ın buz tutan kalbine ılık birkaç damla su etkisi yaptı fakat hepsi buydu.

Tufan'ın yönlendirmesiyle salondaki koltuğa oturduğunda Hazan ellerini açıp avuç içlerine baktı. Sadece ufak tefek sıyrıklar oluşmuştu ama soğuktan uyuşan parmak uçlarına tezat biber gibi yanıyordu.

"Hava almaya çıkmıştım." diye mırıldandı.

Tufan hâlâ onun başında dikilirken Hazan'ın çıplak kollarına ve yalın ayaklarına bakıp burnundan sert bir nefes verdi. Mutfak tezgâhına ilerleyip havlu kağıdı musluğun altında ıslattığında yeniden yanına geldi.

"Zaten hastasın, niye üstüne bir şey almadın?"

Hazan, onun bu ilgili tavırlarının tamamen merhametten kaynaklı olduğunu artık biliyordu. Narin omuzlarını sarsıp, "Bir şey olmaz." dedi. "İçerisi yeterince sıcak, ısınırım birazdan.

Genç kızda bir hâller vardı ama ne? Normal şartlar altında böyle şeyler sorduğunda onu iğnelemez, direkt mızrakla dürterdi ama Hazan sanki mutasyona uğramış gibi sakince konuşuyordu.

Onun dizlerinin dibine çöküp eğildiğinde tek dizini yere koyup Hazan'la göz teması kurmaya çalıştı. "Neyin var? Canın bir şeye mi sıkıldı?"

Hazan başını iki yana sallayıp yere eğdiği yüzünü saçlarının arkasına gizlerken, "Yoo." dedi soğuk ve düz bir sesle. "Neye sıkılsın ki?"

"Bilmem, fazla durgunsun." Hazan'ın elini iri avucunun içine alıp ıslattığı kağıt havluyla elinin içini yavaşça silmeye başladı.

Hazan karşı çıkmadı. Eğer vicdanını rahatlatmak istiyorsa ona karşı çıkmayacaktı. Fakat yaptığı bu eyleme de saçma sapan anlamlar yüklemeyecekti. En başından olduğu gibi onun ki sadece merhametti.

"Aslında." dedi ve başını kaldırıp ilgiyle avucunun içini temizleyen adama baktı. Niye açıklama yaptığını bilmeden, "Dedemle konuştum." dedi sakince. "İfademi geri çekeceğimi söyledim."

Tufan'ın elinin hareketi durdu ve çatılan kaşlarının altında sertleşen gözleri Hazan'ın berrak gözlerini buldu.

"O ne dedi?"

"Düşünceme saygı duyduğunu söyledi." Yalandan olsun gülümsemeye çalıştı ama olmadı. "Yarın bu işi halledeceğim, sonra da senden boşanmak için mahkemeye başvuracağım."

Sözler Tufan'ın balyoz gibi kafasına indi. Koyu gözleri biraz daha kararırken şaşkınlığını bertaraf edemeyen yüz ifadesi de katılaştı. Hazan'ın buz tutan elleri hâlâ kendi sıcak avucunun içindeydi. "Saçmalıyorsun, Hazan." dedi. "Ne malûm sözlerini tutacakları, görmüyor musun her türlü deliliği yapacak potansiyeldeler."

Hazan umursamaz bir ifadeyle narin omzunu silkti. "Allah büyüktür, elbet bir çıkış yolu bulunur." dedi sakin ifadesinden ödün vermeden. Ne kadar umursamıyormuş gibi dursa da, ağzından çıkan her sözcüğü özenle seçip düşünerek konuşuyordu. "Sağ ol, her ne kadar kötü bir başlangıç yapmış olsak da yanımda oldun ama bu kadarı yeterli. Sonuçta senin de bir hayatın var."

DÖNÜM NOKTASITempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang