~21~ "Yanmak değil mesele"

339 15 61
                                    

thetragicallyhip her bölümde yorum yapıp oy verdiğin ve beni desteklediğin için çok teşekkür ederim! Bu bölümü sana armağan etmek istedim..💞😽🌸💖

Uzaklardan, çok derinlerden bir ses geliyordu. Bilincim açık ama ne gözlerimi açabiliyor, ne de vücudumu hareket ettirebiliyordum. Neydi bu ses? Telefonum mu çalıyordu? Üzerimde de bir ağırlık vardı sanki, karnıma bir şey baskı yapıyor gibi hissediyordum. Üstelik çok sıcaklamıştım..

"Hay senin telefon gibi.." diye isyan eden bir mırıltı doldu kulağıma. Sert ve boğuk bir ses, oldukça yakınımda konuşmuştu. Gözlerimi hafifçe aralamaya çalıştım. Karnımın üstünde hissettiğim baskı hareketlendi, ve bunun kaçmamdan korkar gibi, belime sımsıkı sarılmış bir kol olduğunu anlamamam uzun sürmedi.

"Kaan.." dedim sessizce. Bunu neden söylediğim hakkında bir fikrim yoktu. Sanki dün gece yaşadığımız her şeyin rüya olmasından korkar gibi, gerçek olduğunu kanıtlamak için söylemiştim adını. Belime sarılan kol ona aitti değil mi?

Gözlerimi açıp etrafı inceledim. Evet, dün gece uyandığımda da aynı odayı görmüştüm, üzerimdeki tişört bana ait değildi, ve Kaan kolunu belime sarmış yüzüme çok yakın bir mesafede uyuyordu. Elektrik çarpmış gibi kalakaldım birden.

Birini uyurken izleme fantezisini hep çok saçma bulurdum, ta ki yüzündeki huzurlu ifadeyi görene kadar..

Tüm kaslarını serbest bırakmış, yüzünde o her zaman gördüğüm düşünceli ifade yerine çocuksu bir masumluk vardı. Sanki ilk defa tüm olumsuzluklardan uzak, gerçekten huzur doluydu.

Onun şortunu giymiş olduğum için, bacaklarımın açık kalan kısımlarında, eşofmanının kumaşına rağmen birbirine değen vücutlarımızın ısısını hissedebiliyordum. Üzerime sardığı kolunun sıcaklığı her yerimi alev alev yakarken, karnıma tuhaf bir ağrının girdiğini hissetmiştim. Heyecan ve endişe arası bir his içimde belirdi. Bu yakınlık ve bu kadar temas hiç iyi hissettirmiyordu..

Hafifçe kıpırdandım, ben sırtüstü yatarken, o bana doğru dönmüştü. Ayrıca az önce çalanın benim telefonum olduğunu şu an idrak edebilmiştim. Birden telaşlandım. Ya annemse arayan, saat kaçtı ki?

Güçlü tutuşundan kurtulmak umuduyla kolunu tutup kaldırmaya çalıştım. Nazik davranmaya çalışsam bile anında gözlerini açıp bana baktı. Birkaç saniye hiçbir şey demeden yüzümü inceledi, sonra kalbimin teklemesine sebep olacak kadar güzel bir gülümseme bahşetti bana.

"Kaderde böyle uyanmak da mı varmış.." Yanaklarımın kızardığını hissettim. Evet, benim için de güzel bir uyanış biçimiydi..

"Günaydın." diye karşılık verdim gülümseyen yüzüne.

"Özleyeceğim şeylere bir yenisi daha eklendi.." Benden ayrılmadan belimi hafifçe okşadı. Nefesim kesilecek gibi hissettim. "Yıllardır hiç bu kadar huzurlu uyuduğumu hatırlamıyorum.."

Ben de öyleydim. Normalde geceleri sürekli uyanır, saate bakıp tekrar yatardım. Ama bir kere bile gözümü açmamıştım.. "Başka neyi özleyeceksin ki?" Sevimli olmaya çalışarak gülümsedim. Sanki bunu ağzından laf almak için değil de öylesine sormuş gibi davranıyordum.

Gözleri tüm yüzümü inceleyip dudaklarımda kısa bir mola verdiğinde, aslında cevabımı almıştım. Ama o, bakışlarının aksine bambaşka bir şey söyledi. "Kokunu."

Boynumla saçlarımın arasında bir yere doğru eğildi hafifçe, dudakları tenime değmese bile, hayali bir öpücük bıraktığını hissetmiştim oraya. Heyecanla üzerimdeki tişörtün eteğini avcumun arasına alıp sıktım. Derin bir nefes aldı, ve aynı şekilde geri verdi. Boynumda hissettiğim sıcak nefesi heyecanımı iki katına çıkarırken, ensemdeki tüylerin diken diken olduğunu hissettim.

Mayıs RüzgarıWhere stories live. Discover now