~10~ "Işık"

256 11 6
                                    

22 Mayıs

Bugün, her şey çok normal ve her zamanki gibi başlamıştı. Sabah kalkmış, duşumu almış, hazırlanıp okula gitmiştim. İki dersimin ardından dün çalıştığımız istatistik sınavına girmiş, tahmin ettiğimden bile daha çok şey yapmıştım. Bana, bak burası önemli dediği her yerden bir soru çıkmıştı en az, ve belki de ben hayatım boyunca çalışsam sınavım bu kadar iyi geçemezdi.

Sınavdan çıkıp eve gelene kadar da her şey olması gerektiği gibi günlük akışında ilerlemişti. Annem işten dönmeden önce evi toplarlamış ve yemek yapmıştım. Hazal voleybol antrenmanından yorgun argın gelip her şeyini bir yere saçarken onun arkasını toplamıştım. Cilt bakımımı bile yapmıştım.

Ama, her şey bu kadar normal görünürken, aslında hiç de öyle değildi..

Bütün gün, yani sabah gözümü açtığım andan itibaren her an Kaan'ı düşünmüştüm. İstisnasız.. Derste, duşta, makyaj yaparken, sınavda, hatta tuvalette bile.. Kendimi durduramıyordum. Gözümü her kırptığımda, o benim yatağımda oturuyor, ben de karnına krem sürüyordum. Sonra odamdan çıkmadan hemen önce dönüp bana baktığı o an geliyordu gözümün önüne,

Ve ben, bir yolunu bulup onu görmeyi istiyordum..

İşte bu akşam da hayatın bana güldüğü, istediğimi verdiği o akşamlardan biri olmuştu.

Yemek yedikten sonra odama çıkmış, onun camına bakarak düşüncelere dalmıştım. Evde olmadığını tahmin ediyordum çünkü ışıkları yanmıyordu. Zaten saat daha 9'du ve o, eve bu kadar erken gelecek bir adam değildi.

Kafamdan aynı anda o kadar çok şey geçiyordu ki, beynimin bu kadar hızlı çalıştığına ilk defa şahit oluyordum. Sonra bir anda, yine her şeyin başladığı o anı hatırladım. Beni kurşunların önünden çekip aldığı, üstüme siper olduğu ve hayatımı kurtardığı o geceyi.

Kimse bana o adamın bir mafya olduğunu kabul ettiremezdi.

Verilmiş bir sözüm vardı. Dese bile, hangi söz canını hiçe saymasına değecek kadar önemli olabilirdi ki? İyi bir adamdı o. Kim ne derse desin, abim beni uzak tutmaya çalışsa da, Kaan babamdan sonra beni güvende hissettiren tek kişiydi.

İçimde ince bir sızı hissettiğimde, daha fazla düşünürsem ağlayacağımı hissettiğim için biraz bahçede oyalanmaya karar verdim. Belki İlayda'yı da çağırırdım.

Üstüme ince bir hırka alıp odamdan çıktım. Hazal odasında ders çalışıyor, annem de teyzemle birlikte bir arkadaşlarındaydı. Abim karakola gitmişti. Mutfaktan bahçeye açılan kapıyı aralayıp serin havayı içime çektim, ve ilerideki sallanan koltuğumuza doğru ilerledim.

İlayda'yı çağırırım diye düşünürken telefonumu odamda unutmuş olmam ayrı bir olaydı, ama çıkıp almaya hiç halim yoktu. Koltukta hafif hafif sallanırken, gözlerimi kapatıp rahatlamaya çalıştım. Her zaman bana huzur veren bu koltuk, babamla benim evimizdeki en sevdiğimiz yerdi.

Bir anlığına eskisi gibi babamın da yanımda oturduğunu hayal ettim. Bana her zaman gururla ve sevgiyle bakan o gözlerine, bir kez olsun yeniden bakabilmek için nelerimi vermezdim ki.. Sanki bize doyamayacağını, hayal ettiğimiz hiçbir şeyi yapamayacağımızı hisseder gibi, hep yanımızda olurdu. Hiç ayrı kalmazdı bizden.

Hala kapalı olan gözlerimin önünden bir gölge geçti gibi hissettiğimde, göz kapaklarım hızlıca açılmış, karşımda görmeyi beklemediğim birini görmemi sağlamıştı. Tam karşımda, gözlerinde tuhaf bir bakışla bana bakan adam, bütün gün düşüncelerimi işgal eden kişinin ta kendisiydi.

Mayıs RüzgarıWhere stories live. Discover now