Genç kızın beyninde oluşan endişe yüklü baloncuklar tek tek patladı ve gerçeklik onu kaybolduğu saçma diyardan hızla yaşadığı ana dönüş yapmasını sağladı.

"Ha sen onu diyorsun."

Hâlbuki yukarıya çıkarken aklından ne saçmalıklar geçirmişti. Sanki o düşüncelerini okuyacakmış gibi gereksiz yere yalandan tebessüm etti ve Tufan'a olan karamsar hisleri gün yüzüne çıkınca yüzü tekrar ciddi bir hâle büründü.

"Evin içi sıcak yorgana gerek yok." dedi mesafeli bir tutumla. "Ayrıca aşağıda bir tane var, ona veririm."

Geri dönüp gidecekken koluna sarılan parmaklarla başını Tufan'a çevirdi. Adamın kaşları çatılmış az önce yumuşar gibi olan yüzü yeniden sert bir hâle bürünmüştü.

"O battaniyeyi sana verdim."

Genç kız onun parmaklarının çıplak kolunda bıraktığı etkiyi giderebilmek adına bir adım geriye gitti ve aynı zamanda kolunu da çekti.

"Üşümüyorum ben, ihtiyacım yok."

Onaylamazcasına çattığı kaşlarının altından bakan Tufan, "Niye bu kadar inatçısın?" diye sordu. "Tamam yaptım bir hata ama uzatmasan olmaz mı?"

Allah'ım! Özrü kabahatinden büyüktü. Bakışlarının sertliği ve ona olan tutumu da hep çelişki içindeydi. Genç kızın hâliyle kafasını karıştırıyor, onun bir iyi bir kötü yanını görmekten nasıl düşüneceğini şaşırıyordu.

"Ne yapmamı istiyorsun?" Ellerini ince belinin iki yanına koyduğunda hilâl kaşları yay gibi yukarı gerildi. "Söylediğin her şeyi unutup boynuna mı sarılayım?"

Genç adamın farklılaşan ve bir anda derinleşen gözlerinden geçen parıltılarla son söylediği kelime ile yutkunup gözlerini kaçırdığında artık çok geçti.

Allah aşkına sarılmak ne alakaydı?

Çenesine dokunan parmaklar onu yeniden kendine getirip, tekrardan başka bir aleme yollarken de kelebeğin kanadı gibi titreşen kirpiklerinin arasından genç adama bakarken buldu kendini.

Bir süre genç kızın gözlerinin içine girip derinlere ulaşmak ister gibi bakan Tufan'ın yüz hatları yumuşadı ve hâlâ ona dokunurken bilinçsizce gülümsedi. O gözlerde hiçbir şey okuyamıyordu ama ifadesi ansızın değişmişti.

"Hiç fena olmaz."

Tufan'ın fısıltıyı andıran sözleri Hazan'ın güzel gözlerinin büyümesine neden olduğunda ufacık kalbi yine kendinden büyük çarpıntılara maruz kaldı. Fakat bunun ritim bozukluğuyla ilgili olduğunu düşünmüyordu. Çünkü aynı anda parmaklarının uçları da elektrik akımına maruz kalmış gibi sızlamıştı.

Gerçekten ona sarılmasını mı istiyordu?

Hipnotize edilmişçesine zihnini toparlamak da güçlük çeken Tufan, onun da kendi gibi hangi cümleye takıldığını sadece bakışlarından bile sezdi ve sesini kontrol etmek için boğazını temizledi. "Yani söylediğim her şeyi unutsan iyi olur." diye durumu düzeltmeye çalıştı. "Belki kalan günlerimizi iki arkadaş olarak geçiririz."

İrdelemeye alamadığı isimsiz duygularıyla savaşırken son sözleri aklında bile yoktu ama bir anda ağzından uçup gitmişti. Yine de pişman değildi çünkü ne vasıfla olursa olsun onu kazanmak, kendini affettirmek istiyordu.

DÖNÜM NOKTASIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin