31 {Geldim Bir Tanem} 31

497 82 14
                                    

Hastaneden Taehyung ile temas halinde olmuş olmamın büyük sevinci ile çıkmıştım. Hana beni evime bırakmış daha sonrasında okuduğu şehre gitmesi gerektiği için oradan havalimanına geçmişti. Sanki uzaktan baktığı evlatlık çocuğuymuşum gibi ilgilenirdi zaten hep benimle, güvenli bir şekilde evimin kapısının eşiğinden geçmeden içi rahat etmezdi.

Şimdi ise masa başıma geçmiş az önce yapmam için haberi gelen çeviri metnini çeviriyordum. Kelimeleri, cümleleri ya da uzun metinleri başka bir dile dönüştürmek bana hep maskeyi anımsatır. Çeşitli kişilerin zaman zaman yüzlerine taktığı farklı görünümlü maskelerdir; anlamı, temeli ve içinde bulundurduğu durumları hep aynı, değişmeyen özleri olan maskelerdir bunlar fakat bu maskecikler bizi farklı gösteriverir işte. Tıpkı aynı cümle ve anlamların birden çok dilde karşılığı olduğu gibi...

Geçimimi bu maskeler sağlıyordu. Kazandığım miktarı çoğunlukla kitap ve yiyecek almak için kullanıyordum. Arada sırada üzerime birkaç parça alırdım. Bu kadarı benim için yeterliydi, hayattaki amacım hep daha fazlasını istemek olmamıştı hiç, ihtiyacımı karşılamak her zaman önceliğim oldu. Daha fazlası, daha iyisi, dahası dahası ve dahası için çalışmak sadece beni yoruyordu, temelde elimde olan şey yine aynı şeydi.

Başımı kaldırdığımda gördüğüm şey o'nun kadar güzel görünen çiçeklerim, Lujon'um, gökyüzüm, güneşim, ağaçlarım ise benim daha fazla huzur istemeye hakkım yoktu. Penceremin ardındaki tablo bana fazlasıyla huzur ve refah veriyordu. Güneşim yerindeydi, her şey yolundaydı, yanımda değildi ama yerindeydi, her şey tıkırındaydı. Benim en büyük arzum penceremin önündeki çalışma masamda maskeli cümlelerle uğraşırken olur da içim daralırsa, başımı kaldırdığımda o görünümüne erişmenin verdiği gururla baktığım manzaramı hayatımın her bir ânında görebilmektir.

Ama halisünasyon görmek çok başkadır. Bazen bazı şeylerin hologramını yanımda hissederim hatta var bile sayarım fakat bu çok farklı, bu çok gerçekçiydi. Aylardır tedavi gördüm ben, sonucu bu mu olacaktı?

Penceremin ardında, bahçemde gördüğüm insan silüetini es geçerek önümdeki kağıtlara odaklanmaya çalıştım, denedim ama olmadı. O silüet gitmiyordu, Lujon'umun tam yanında öylece durmuş, bekliyordu. İçimi kıpır kıpır yapan, beni heyecandan terleten ise bu silüetin Taehyung'a çok benziyor olmasıydı. Değişik bir Taehyung'du bu, bir kere saçları sarı değildi. Onu görmezden gelmeliydim. Evet, bu sadece zihnimin yansıması ve birazdan gidecek, hepsi bu, sen delirmedin Jungkook, tedavin yeni bitti, sana ödül verdiler, sen halisünasyon görmüyorsun.

Önümdeki kağıtlara odaklanmaya çalıştıkça daha çok gözüm takılıyordu ağacın yanındaki bedene. Takılıyor, tutuyor, asla bırakmak istemiyordu gözlerim onu görmeyi. Bu kadar gerçekçi olması adil değildi, ben bir şekilde kendi özlemimle geçinip giderken şimdi böylesine sahici şeyler görmek ya da gördüğümü sanmak hiç adil değildi.

Adım, bir adım, büyük bir adım. Silüet adım atmıştı, kocaman bir adımdı. Ben şuan ne yaşıyordum, neye şahit oluyor, neler düşünüyordum bilmiyordum. Anlamıyordum, bir durumun içerisindeydim ama aslında tamamen dışındaydım.

Gerçeklik kavramını tekrar süzgecimden geçirdim bir an, ya gerçekse, ya gerçekten gerçekse bu beden...

İçimde rengarenk fırtınalar koptu aniden. Düşüncesi bile uzuvlarımı alt üst etmişti, gerçekten gerçekse ne yapacaktım?

Ben bunları düşünürken meğersem gerçek çoktan gerçek olmuş. Gözümü daldığı yerden çekip camdan baktığımda o beden artık penceremin tam arkasında duruyordu. Aramızdaki tek mesafe basit bir duvardı.

Kokusu gelmişti önce burnuma, sonra sıcaklığı camımdan içeri girmişti, nefesi rüzgara karışmış, tenime ulaşmıştı.

O capcanlı bir şekilde buradaydı.

•Jungle // Taekook•حيث تعيش القصص. اكتشف الآن