25 {Libido} 25

589 87 83
                                    

"Anne, baba! Biz geldik!!"

Taehyung içeriye doğru seslenirken ayakkabımı çıkarıp ben de onunla birlikte içeri girdim. Okul çıkışı sabahki hüznünden eser kalmamış, hoplaya zıplaya sınıfımın önünde almıştı soluğu, apar topar beni okuldan çıkardıktan sonra da evlerine gelmiştik.

O an idrak etmeye zamanım yetmemiş, sınıfıma gelip sırama oturur oturmaz zihnimde bilinç şimşekleri çakmıştı. Ben ona aşkımı itiraf etmiştim, hiçbir şey söylemeden, sadece ellerini öperek, anlatabilmiştim ona bir şeyleri, kendim bile o sıraya oturmadan önce bunun farkında değildi ama oluvermişti bir kere. Sırama oturup düşünmeye vakit ayırmasaydım o an yaptığım şeyin altında neler yattığını daha erken anlayamazdım ama o, dudağım onun tenine değer değmez anlamıştı beni. Onun hakkında neden diğer insanlardan daha farklı ve özel şeyler hissettiğimi daha iyi biliyordum artık.

"Hoş geldiniz çocuklar. Jungkook nasılsın bakalım?"

İçeri geçtikten sonra Taehyung ile ikili koltuklara oturmuştuk, Sungho Minso ile parka gittiği için evde sadece Haeun vardı.

"Teşekkür ederim çok iyiyim, siz nasılsınız?"

"Siz mi? Beni yaşlı hissettiriyorsun!"

"Oh üzgünüm! Nasılsın Haeun?''

''Evet şimdi oldu iyiyim, sen sormadan söyleyeyim tatlın yenmek için seni bekliyor.''

''Öyleyse çok bekletmeyeyim kendisini, üzülmesin.''

Hepimiz güldükten sonra mutfağa ilerleyip masaya yerleştik, şu an önümde nefis mi nefis görünen bir tatlı vardı, biraz yedim ve lezzetli olduğunu belirten mırıltılar çıkardım.

"Taehyung boşuna övmemiş, cidden de çok güzel olmuş eline sağlık."

"Afiyet olsun, işten güçten çok zamanım olmuyor ama bulduğum ilk fırsatta böyle tatlılıklar yaparım."

Kıkırdadım ve tatlımı yemeye devam ettim. Taehyung'un ailesi çok çalışıyordu, işte oldukları için Minso'yla o ilgilenmek zorunda kalıyordu, açıkçası ne iş yaptıklarını çok merak ediyordum ama sormaya utanıyordum.

"Tatlı sevip sevmediğini bilmeden davet ettik ama umarım şuan zorla yemiyorsundur."

"Hayır bayılırım şekerli şeylere."

"Süper, annen de yapıyor mu böyle?"

Sorusunu duyduktan sonra lokmamı sertçe yutmuştum ve gülümsemeye çalışarak konuşmuştum.

"O pek yapmaz, yapamadığından değil ama... sanırım yapmayı sevmiyor, ben dışardan yiyorum genelde."

Yüzleri düşmüştü, Haeun "yanlış bir şey" söylediğini sanarak telaşlanmıştı, bu cümleleri kurarken nasıl bir yüz ifadesi takındığımı bilmiyordum, şimdi böyle olmalarına ben de şaşırmıştım. Taehyung bir bana bir annesine bakıyordu, ne yapacağını bilemez bir hâli vardı.

"Jungkook tatlını bitirdiysen odama gidelim mi?"

Son lokmamı da ağzıma atarak başımla onaylamıştım. Tam sandalyemden kalkacakken Haeun elimden tutmuştu.

"Afiyet olsun çocuğum, ne zaman canın isterse hemen kapımı tıklat tamam mı?"

Elimi tutan elini diğer elimle sardım, hayatıma yeni giren ve bana tamamen yabancı bu insanların bana yıllardır bulamadığım şefkatten bir parça vermeleri beni hem mutlu ediyor, hem de üzüyordu. Bana evlerine gelen bir misafirmişim gibi bile davranamayan insanlardan sevgi beklediğim için ruhum büzüm büzüm büzülüyor, kağıt parçası gibi ezilip kırışıyordu.

•Jungle // Taekook•Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin