Bu süre zarfında annem kendi ailesini kaybedince iyice yalnız kalmış ve kendi köşesine çekilmiş. Bu durumu umursamayan babam hayatına devam etmiş.
Bu duruma daha fazla dayanamayan annem savaşmaya karar vermiş bu savaşın sonunda kendini kaybedeceğini bile bile yoluna devam etmiş.
İlk olarak kendine yeni bir şirket kurmuş. Yetenekli bir mimar olduğu için çok zor olmamış.
Tabi dedem annemi küçümsediği için ilk başlarda şirket kurmasına karşı çıkmamış ama bu hayatta yaptığı hatalar listesine yenisini eklemekten başka bir işe yaramamış.
Annem başarı merdivenlerini tırmanıp en tepeye yükselmiş hemde tek başına. Tabi dedemi rakip şirket korkusu sardığı için paniklemiş.
Babamı kullanarak o şirketide almaya çalışmış ama bu sefer başarılı olamamış. Sonra bir gün annemin karnında bir umut yeşermiş. İşte o günden sonra annem bir tek bebeği için yaşamaya ve savaşmaya karar vermiş.
İlk başlarda hamileliğini gizlese bile kısa sürede anlaşılmış. Dedemi erkek torun gelicek hevesi sarmış. Bu yüzden annemle arayı düzeltmek istemişler ama annem tedbiri elden bırakmamış nitekim hiç birşey beklenildiği gibi de olmamış zaten.
En başta ben, erkek olmadığım için herşey sarpa sarmış ve eski düzen hüküm sürmeye devam etmiş. Annemi beni aldırmsı konusunda çok baskı yapmışlar ama annem izin vermemiş.
Sırf bana zarar vermesinler diye kendi kurduğu şirketi dedeme devr etmiş. Bu onları bir süre durdurmaya yetse bile çok uzun sürmeyeceği için annem dedem hakkında araştırma yapmış ve illegal işlerini öğrenmiş ben doğana kadar da bu koz sayesinde rahat bir nefes almış.
Dedem bu tehtitin ardından bir süre legal yolla para kazanmış. Ben doğduktan sonra babam anneme daha ılımlı yaklaşmış. Ama ne fayda her şey zamanında güzel neticede.
Yıllar geçti ben büyüdüm. 7 yaşıma geldiğimde annem hastalandı. Çok kısa sürede kötüleşti. Ölmeden önce beni yanına çağırıp bir konuşma yaptı.
"Güzel kızım. Belki bundan sonra hayatında ben olmiycam ama sen asla ve asla kendini yalnız hissetme çünkü ben hep kalbinde olucam. Senden tek isteğim kimseye güvenme kendinden başka. Unutma sen benim kızımsın istediğin zaman herşeyi başarabilirsin. Bu hayatta sana ihanet etmiycek tek kişi yine sensin. Ailene bile güvenme. Sen YAZGI BORAN'sın sakın unutma."
Sonsözleri bunlardı ama o yaşta pek anlamamıştım ne demek istediğini en başta bana neden Yazgı Boran dediğini çünkü benim soyadım Yılmaz'dı.
Bu konuşmadan bir kaç hafta sonra annem dediği gibi beni yalnız bıraktı.
Ben tüm bunları 16 yaşımda öğrendim. O günden sonra herşeyi göze aldım. Bu aileden kurtulacaktım. Tabi daha reşit olmadığım için pek birşey yapamadım. Ama vazgeçmedim de. 18 yaşıma gelene kadar dedemin soyadını lekeleyen ne varsa yaptım.
Sonunda başarmıştım annemin yıllarca uğraşıp kurtulamadığı soy isimden ben kurtulmuştum. Dedem beni Red ederken babamın hiç birşey dememesi o zaman çok ağır gelmişti.
Tamam bana hiç bir zaman baba gibi davranmamıştı ama beni yok sayması acı verici olmuştu. İşte o gün baba kelimesi benim için anlamını yitirdi.
Annemin soyadını alarak yeni bir hayat kurdum kendime, çok çalıştım. Kendime bir mimarlık ofisi açtım. Sonra ofisi büyütüp şirket yaptım. Ben tüm bunları yaparken yanımda tek kardeşim dediğim Arya vardı.
Aryaylaa ünüversite de tanıştık o günden beri hiç ayrılmadık. Şimdi sahibi olduğum şirketin hem avukatı hem ortağı. Birlikte birçok işe imza attık. Şu an 25 yaşımdayım kardeşim yanımda ve kendi şirketimin sahibiyim.
Ama şu aralar durumlar pek iç açıcı değil ne yazık ki. Ben düşüncelere dalmışken çalan telefonum duraksamama neden oldu. Yaklaşık 1 saattir koşuyordum. Telefona baktığımda Aryanın aradığını gördüm.
"Alo. Günaydın Aryacım."
"Günaydın Yazgı hiç vakit kaybetmeden konuya dalıyorum. Bizim restorasyon yapacağımız otel projesi vardı ya Hasan beylerin."
"Evet hatta bu gün imza ataçaktık."
"Heh işte orada küçük bir pürüz çıktı. Hasan beyin ortağı Mustafa bey işi bizim yapmamız istemiyormuş. Bu yüzden yeni bir şirket aramaya başlamışlar tabiki bulmuşlar. Bu gün ki toplantıya da rakip şirkette gelecek. Sunumlar yeniden yapılacak ve hangi şirketin projesi beğenilirse iş ona verilecek."
"Bir dakika ne diyosun sen Arya. Böyle saçma iş mi olur. Ne demek rakip şirketle kıyaslanmak ya. Bizim onca emeğimiz ne olacak. Planlar yapıldı, çizimler herşey ayarlandı iş imzaya kalınca mı akıllarına geldi. Biz o kadar uğraşalım sonra bir şirketle kıyaslasınlar iyi olanı seçsinler diğerinin emekleri çöp olsun."
"Valla haklısın kardeşim ama yapıcak birşey yok."
"Peki hangi şirket sen biliyormusun?"
"Evet AEREZON mimarlık."
"Hmm. Yöneticileri kim miş?"
"Yuuh be kızım sen Aerezon mimarlık yöneticisi olan taş gibi Doruk Kıraçı ve diğer taş olan Rüzgar Karahanı tanımıyormusun."
"Off Arya ben senin gibi rakiplerimizin hangisi taş hangisi kaya diye araştırmadığım için tanımıyorum."
"Yani aslında bende sahsen tanımıyorum ama bu gün tanışıcam."
"Herneyse Arya toplantı yeri ve saati belli mi bari."
"Evet belli. Yanii saat 13.00'da."
"Tamam güzel. Hadi Arya akşama kadar seni bekleyemem. Toplantı nerde?"
"Iııı. Şey. Toplantı AEREZON mimarlıkta."
"Ne. Ne diyorsun sen Arya ne demek Aerezon mimarlıkta. Kim istedi bunu. Eğer adil bir anlaşma olacaksa toplantı da bağımsız ortak bir alanda yapılacak."
"Rüzgar bey böyle olsun istemiş."
"Ne yani hasan beyde kabulmü etmiş. Bu ne cüret. Kim oluyor bu Rüzgar bey. Sen konuşurmusun ya toplantı ortak bir alanda yapılacak ya da bizim işi red ettiğimizi söyle. Bize normalde saygısı olmayan insanların iş hayatında da saygısı olmaz. Bu tür insanlarla çalışmaktansa batarız daha iyi.
Neyse sen söyle beni'de haberdar et. Ben direkt toplantı yerine geçerim. Görüşürüz."
"Tamam canım görüşürüz."
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
*Hikayeme başlama tarihinizi yorumlarda belirtirseniz çok sevinirim. *
ВЫ ЧИТАЕТЕ
BENİM YAZGI'M
Любовные романыHiç aşık oldunuz mu? Ya da aşkınızdan kaçtınız mı? Peki acı çekmekten, kaybetmekten korktunuz mu? Bu benim Yazgım iyisiyle, kötüsüyle aşkıyla, acısıyla. Bir yanda bütün zorluklarla tek başına mücadele eden bir kadın ve aşktan hep kaçan taraf. Diğ...
