49.BÖLÜM

370 61 402
                                    





Sinâ ,kısa bir süre sonra masayı çimenlerin üzerine yerleştirerek salıncağa oturmuş,Amber'i beklemeye başlamıştı.

Gökyüzü tek kelimeyle muhteşem görünüyordu.Pırıl pırıl parlayan yıldızları seyre koyuldu.Öyle dalmıştı ki,genç kadının 2 çay fincanı ve bir tabak fındıklı kurabiyeyi tepsi içinde masaya bıraktığının farkında değildi.Ancak

"Nereye daldın öyle Sinâ?"

diyen Amber'in yumuşak sesini duyunca ona dönerek gülümsedi ve konuştu.

"Kusura bakma,geldiğini fark etmedim.Yıldızlara dalmışım."

"Ne kusuru Sinâ?Çok güzeller haklısın.Hem ben de onları seyretmeyi çok severim."

diye karşılık verdiğinde tıpkı genç adam gibi,gülümsemişti Amber.

"Demek seninle ortak bir yönümüz var.Bu çok güzel."

deyip fincanlardan birini eline alarak çayını yudumlamaya başladı genç adam.Damağına yayılan tat hoşuna gitmişti.Çayın çok değişik bir aroması vardı.Ne olduğunu merak etmişti.

"Ağzıma değişik bir aroma yayıldı,ne çayı bu Amber?"

diye sordu.Genç kadın

"Yardımcımız Figen hanım,bizim evde hep bu çayı demler.İçinde bergamot aroması var."

demiş,çayından bir yudum aldıktan sonra da

"Kiraz'la alışveriş yaparken rafta görünce alayım dedim.Beğenmedin mi yoksa?"

diye devam etmişti.

"Yok,olur mu?Aksine çok sevdim,ondan sordum."

diyerek gülümsedi Sinâ.

Cevap,Amber'i rahatlatmıştı.Sonra bir süre sessizce kurabiye ve çayın tadını çıkardılar.Genç adam bir yandan çayını yudumluyor,bir yandan da yanında oturan Amber'den yayılan değişik kokunun ne olduğunu bulmaya çalışıyordu.Ama 2 haftadır bir türlü çözememişti.O dalgınlıkla

"Ne hoş bir koku bu!Ama bir türlü ne olduğunu çözemiyorum.Sorsam da olmaz ki?"

diye mırıldandı farkında bile olmadan.Amber,genç adamın kendi kendine bir şeyler mırıldandığını duymuş,ancak sormakla sormamak arasında tereddütte kalmıştı.Sonunda dayanamayıp gülümseyerek konuştu.

"Ne sorsan olmaz ki Sinâ?"

"Sen ne söylediğimi duydun mu yani?"

diye soruya soruyla karşılık verdiğinde,genç adamın yüzü utançtan hafifçe kızarmıştı.

"Tam olarak duydum diyemem.Ama bir şeyi sorarsan olmayacağını söylüyordun sanırım.Neymiş o merak ettim.Hem biz arkadaşız,unuttun mu?Arkadaşlar her şeyi çekinmeden konuşabilmeli."

Genç kadın söylediklerinde haklıydı da,merak ettiği şeyi bir arkadaşın merak edeceğinden çok emin olamıyordu Sinâ.Ayrıca yine arkadaşının kokusunu duyduğu zaman insanın kalbi böyle hızlanmazdı.Amber,hala gözlerinde büyük bir merakla ona bakmaya devam ediyordu.Söze nasıl başlaması gerektiğini düşünürken,genç kadının sesi doldurdu geceyi.

"Eğer cevap vermek istemezsen anlarım Sinâ."

Amber'in yüzündeki sıcacık gülümsemeyi gören genç adam rahatlamıştı.Bir anda şu cümle döküldü dilinden.

"Kokun çok değişilik,bir türlü ne olduğunu çıkaramadım.Söylesen olur mu?"

Söylediğinin anlamını fark ettiğinde yüzü yine hafifçe kızarmıştı Sinâ'nın.Oysa genç kadın gülümsüyordu.Demek ona kızmamıştı.

AMBERWhere stories live. Discover now