42.BÖLÜM

362 76 546
                                    





Doğa,pencereden vuran güneş ışığıyla uyandığında yanına sokulmuş mışıl mışıl uyuyan minik kızı fark edince,istemsizce gülümsedi.Yeğenine tek kelimeyle bayılıyordu.

Demek yine o fark etmeden,gecenin bir vakti yanına kıvrılmıştı cimcimesi.

Onu uyandırmamaya çok dikkat ederek koltuktan kalktı ve sehpanın üzerinde duran telefonuna uzandı.Saat henüz 8'di.Ama o,kendini geç yatmış olmasına rağmen,dinlenmiş ve yenilenmiş hissediyordu.

Bu evin,Göcek'in genç adamın üzerinde böyle bir etkisi vardı.En rahat,en huzurlu uykularını hep burada,bu koltukta uyumuş olması ne tuhaftı.

"Gidip hazırlanayım,birazdan Derin uyanır.Sinâ'da mutfaktan gelen seslere bakılırsa kahvaltı hazırlıyor olmalı."

diye düşünerek telefonunu yeniden sehpaya koydu.Ardından dönüp küçük kızın ipek saçlarına minicik,tüy kadar hafif bir öpücük bıraktı.

Derin'in boynundan yayılan tarifsiz koku,kısacık bir an için aklına hınzır düşüncelerin akın etmesine neden olmuştu.Acaba bir gün,onun da böyle bir güzelliğe sahip olma ihtimali var mıydı?Ama hemen kendini toparlayıp

"Doğa oğlum,bu işler sana göre değil.Kim çeker senin gibi deli dolu adamı?Hem her çocuk da Derin gibi olmaz."

diye mırıldanarak banyoya geçti.Yarım saat olmadan işlerini tamamlamış,mutfağa doğru adımlıyordu.


Sinâ neredeyse kahvaltı hazırlıklarını tamamlamıştı.

"Şunlara bir seslensem iyi olacak.Ekmekler kızardı bile,Kelebek'in tostu da hazır sayılır."

diye aklından geçirirken

"Ovvvv!Sofra müthişşşş!Valla bir kuş sütü eksik Sinâ."

diyerek mutfak kapısından giren Doğa'yı görünce gülümseyip konuştu.

"Sana da günaydın Doğa!Ben Derin'i uyandırayım,gelirim birazdan.Hadi sen geç otur da ekmekler soğumasın.Sonra hazırlanıp çıkmamız lazım,Amber'e gideceğiz.Bugün öyle çok oyalanamayız yani."

"Günaydın Sinâ,pardon yaaa!Sofra aklımı başımdan alınca unuttum.Bu arada Amber ne alâka?"

dediğinde,Sinâ çoktan salona gelmiş minik kızını öperek uyandırıyordu.


Derin babasının yanağına kondurduğu öpücükler sayesinde o güzel,deniz gözlerini aralayıp şakıdı.

"Günaydın canımmm babam!Ben çooook acıktım."

Sonra da koltuktan kalkıp kocaman sarıldı genç adama.Sinâ böyle anlarda kendini çok mutlu hissediyordu.

"Hadi bebeğim,kahvaltı neredeyse hazır.Amcan da kalktı.Bir an önce yiyelim ki,Amber Ablan'a gecikmeyelim.Bizi çaya davet etti.Hem biliyor musun,az önceki öpücüklerimin yarısı Amber Ablan'dan."

dediğinde küçük kızın cevabı hemen gelmişti.

"Amber Abla'ya mı gideceğiz?Yaşasınnnn!Öpücükler için ona çok teşekkür ederim."

Bu sözlerin ardından banyoya koşup ihtiyaçlarını giderdi.Aradan 10-15 dakika geçtiğinde mutfak masasında yerini almış,nar gibi kızarmış tostunu yiyor,sütünü içiyordu.Tabi yine üzerinde pijamaları vardı.Doğa çayından bir yudum alıp sordu.

"Cimcime,sen neden giyinmedin bakalım?"

"Hımmm,çünkü o zaman tostum soğurdu Doğa amca.Bir de bugün Amber Abla'ya gidecekmişiz.Bizi çaya davet etmiş.Belki kıyafetimi de seninle seçeriz,olmaz mı?"

AMBERWhere stories live. Discover now