12.BÖLÜM

523 108 583
                                    






Odayı dolduran alarm sesiyle uyandı Sinâ.Elinde hala dün gece okuduğu kitap vardı.Son olarak Amber'i düşündüğünü hatırladı.Sonrasında uyuya kalmıştı demek.Tabi alarmı ne zaman kurduğu hakkında en ufak bir fikri yoktu.Ama bu iyi olmuştu.Saat henüz 7 olduğuna göre rahatça hazırlanabilirdi.

Hemen kitabı komidine bırakıp yataktan kalktı ve banyodaki günlük işlerini halletti.Odasına geri dönerek üzerine siyah bisiklet yaka bir t-shirt ve siyah bir kot pantolon giydiğinde güne başlamaya hazır sayılırdı.Aynanın karşısına geçerek saçlarını elleriyle şöyle bir düzeltip,parfümünü sıktı.

Derin'i uyandırmak üzere odasına gittiği sırada sokak kapısı açılmış,

"Günaydın Sinâ Bey'im.Ben hemen çayı koyar,kahvaltıyı hazır ederim şimdi."

diyen Firuze hanım görünmüştü.

"Günaydın Firuze Hanım.Derin'i uyandırayım,geliyorum."

diyerek odaya girdi.Karşılaştığı manzaranın güzelliğini söze dökecek kelime onun sözlüğünde yoktu.Küçük kız yatağında sol tarafına dönmüş,pikesini hafif açmıştı.Gece sıcaklamış olmalıydı.Bir bacağını pikenin üzerine atmıştı.Saçları yastığın üzerinde buğday başaklarını andırıyordu.

Yanına ilerleyip hafifçe yanağından öptü.Ardından konuştu.

"Hadi bebeğim,sabah oldu.Kahvaltı zamanı."

Derin o kadar güzel uyuyordu ki,onu uyandırmak istemezdi aslında.Ama küçük kız onunla kahvaltı etmeye bayılıyor,yalnız yemektense hiç hoşlanmıyordu.Ayrıca dün geç uyanınca evden aceleyle çıkmak zorunda kalmıştı.Bugün de masada birlikte olamazlarsa,Derin çok üzülürdü.

Babasının sesini duyan küçük kız hemen gözlerini aralamış,

"Tamam babacım,ben şimdi gelirim.Hemen gitmiceksin di mi?"

demişti neşeyle.

"Gitmeyeceğim güzelim,merak etme zamanım var bugün."

cevabını aldığında yataktan kalktı ve banyonun yolunu tuttu.

10-15 dakika sonra mutfak masasında babasının karşındaki yerini almıştı.Üzerinde çok sevdiği kelebek desenli,askılı beyaz penyesi ve açık mavi kot şort vardı.

Baba-kız neşeyle gülüşüp,konuşarak kahvaltı etmeye başladılar.Aynı anlarda Firuze Hanım salonu toparlamakla meşguldü.Genç adam çıkar çıkmaz mutfak ve odalarla ilgilenecek,çamaşırları yıkayacaktı.

Evde 5 yaşında bir çocuk,bir de işi marangozluk olan genç bir adam olunca,bu evin çamaşırı hiç bitmezdi.Ama Firuze Hanım onlar için çalışmaktan hiç yüksünmez,aksine onları çok severdi.Sinâ'yı oğlu,Derin'i de torunu gibi görmeye başlamıştı geçen zaman içinde.

Derin çok neşeli,sevimli bir çocuktu.Ayrıca çok da akıllıydı.Sinâ Bey'se,başlangıçta biraz sert görünürdü.Ama kalbi çok güzel bir adamdı.Yaşadıklarını öğrendiğinde çok üzülmüştü Firuze Hanım.

Onlar için çalışmaya 2 yıl önce, Lâl sayesinde başlamıştı.Aradan kısa bir süre geçtiğinde Sinâ,üniversitenin işletme bölümünden yeni mezun olmuş kızları Lale'ye İstanbul'daki iyi bir üniversitede yüksek lisans yapabilmesi için babasının fabrikasının burs vermesini sağlamıştı.Şu anda da kızları genç adamın aile şirketinde satış-pazarlama bölümünde çalışıyordu.Bu nedenle Sinâ'nın hakkını asla ödeyemezlerdi karı-koca.

Kahvaltısını bitirdiğinde Derin'i öpüp,

"Ben çıkıyorum Firuze Hanım,sana kolay gelsin."

AMBERWhere stories live. Discover now