44.BÖLÜM

373 70 516
                                    





Sinâ,dans ederken bir yandan da düşünüyordu.Amber bugün,daha önceki günlere göre çok farklıydı sanki.Önce sabah ona mesaj göndermiş,sonra da umulmadık bir şekilde dans teklifini kabul etmişti.Belli ki,yakın zamanda genç kadının hareketlerinde daha rahat olmasını sağlayan bir şey olmuştu.Ancak bu şeyin ne olabileceğini çok merak etmesine rağmen,bir tahminde bulunamadı.

Aynı anlarda Amber'in aklından geçen,genç adamın ne kadar güzel dans ettiğiydi.Ufuk'tan sonra,biriyle arasında bu kadar güzel bir uyum yakalanabileceğini hiç düşünmemişti.Farkında bile olmadan gülümsedi.

Genç kadının gülümsediğini gören Sinâ

"Şimdi gerçekten rahatladım."

diye konuştuğunda Amber şaşırmıştı.Gözlerini kocaman açarak

"Anlamadım,neden rahatladın?"

diye sordu.

"Dans teklifimi,Derin'i kırmamak için kabul ettiğini düşündüm ilk anda.Belki de tercihin,Burak denen şu genç doktordu.Ama şimdi,gülümsediğine göre fena dans etmiyorum ve halinden şikayetçi değilsin.Doğru mu düşünüyorum?"

Amber,genç adamın sözlerine bir cevap vermeden önce şöyle bir düşündü.Alacağı yanıtın onun için çok önemli olduğu,Sinâ'nın bakışlarından okunuyordu.Bu nedenle dürüst olmaya karar verdi.Ne de olsa artık,toy bir genç kız değildi.

"Kesinlikle beni doğru anlamışsın Sinâ.Yani rahatla.Teklifini sadece Derin'i mutlu etmek için değil,gerçekten seninle dans etmek istediğim için kabul ettim.Burak'a gelirsek,çalışma arkadaşım olabilir.Ama şu ana kadar ki davranışlarına bakacak olursak,yakın arkadaş olabileceğim biri değil."

Bu kadar açık ve net bir cevap beklemeyen Sinâ biraz şaşırmış,ancak daha çok memnun olmuştu.Anlaşılan karşısında ne istediğini bilen,oyun oynamaktan hoşlanmayan bir genç kadın vardı.Ayrıca Amber'in,Burak'a karşı öyle korktuğu gibi hisleri olmaması da,iyi hissettirmişti.Bir anda

"Burak,seni rahatsız edecek bir şey mi yaptı?"

diye sorarken buldu kendini.Sorar sormaz,pişman olmuştu.Ama yapacak bir şey yoktu.Söz ağızdan çıkmıştı bir kere.

"Umarım sorum onu huzursuz etmez."

diye geçirdi içinden.Amber,genç adamın yüzündeki ifadeden pişman olduğunu anlamıştı.

"Gerilmene,huzursuz hissetmenene gerek yok Sinâ,sohbeti sürdürerek beni daha yakından tanımaya çalıştığının farkındayım."

dedi ve devam etti.

"Burak,benim gözümde en azından şimdilik,kendine eğlence arayan biri.Benimse böyleleriyle vakit kaybetmeye niyetim yok."

"Sözlerinden,geçmişte erkeklerle ilgili kötü bir deneyim yaşadığını mı düşünmeliyim Amber?"

Durumun bununla ilgisi yoktu.Ama genç adamın bu sonuca varması Amber'i şaşırtmamıştı.

"Hayır,düşündüğün gibi bir durum değil.Sanırım sana en kısa zamanda anlatsam iyi olacak.Bu sayede aramızda sırlar olmadan dostluğumuza devam edebiliriz."

diyerek gülümsedi.

"O zaman havaalanında konuştuğumuz gibi,sen kendini hazır hissettiğin bir gece çay eşliğinde sohbet edelim.Ben çayı demlerim,sen de kurabiye ya da kek yaparsın.Olmaz mı?"

deyip göz kırpmıştı genç adam.Amacı,konuşmayı daha neşeli konulara doğru yönlendirmekti.

"Çok iyi düşündün,halam İstanbul'a dönünce bir akşam dediğini yaparız.Tabi bu ne zaman olur,hiç  bilmiyorum.Kurabiye konusuna gelirsek,anlaşılan sevmişsin ve bunu bilmek güzel.Ama bugünkü poğaça,kek ve kurabiyeleri ben yapmadım.Hepsini Kiraz hazırladı."

AMBERWhere stories live. Discover now