16. Bölüm: "Geçmiş"

66 5 24
                                    

Hellööö, yine beennn. Valla güzel mi kötü mü bilmediğim bir bölümle geldim. İyi okumalarrrr <3

Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın şimdiden teşekkürler

Bölüm şarkısı: Elyas& Taha ~ Otobüs Durağında

16. Bölüm: "Güven"
"Sana yalan söyledim..."

🍂

Bundan bir ay öncesine kadar her şey normaldi. Klasik bir hayatım vardı. Sabahları kalkar, makyajımı yapar ve okula giderdim. Okulda herkese boyumu gösterir "ben buradayım" derdim ve çok göz önünde bulunurdum. Derslere girer çıkar ve günü olduğunda antrenmanlara giderdim. Bir kere her akşam istisnasız koşardım.

Şu an kendime bakıyordum ki okulu aksatıyor, hocalarla ters düşüyordum. Sabah kalktığımda yaptığım ilk şey makyaj değilde psikolojimi düzeltmek oluyordu.

Zaman hızlı geçiyordu sankı gözlerimi saliseye değilde dakikalara, saatlere ve hatta günlere kırpıyordum.

Şu an kış bahçesinde oturmuş kahvemi içiyordum. Omuzlarımda şal, kucağımda okumadığım -okuyamadağım- kitabım yağan yağmuru izliyordum.

"Larin Hanım, arabanız on dakikaya hazırmış. Babanız bir isteğiniz olup olmadığını soruyor." Başımı iki yana salladım.

14 Kasım 2021, babama geleli neredeyse bir hafta olmuştu. Annem velayetimi almaya uğraşıyor babamsa takmıyordu. Ve Meriç beni her gün arayıp konuşuyordu. Sanki bizi uzak yerlere koymuşlar gibi. Oysa ki görüşüyorduk. Okulda, yolda, kafede... Fazla abartılıyor.

"Larin Hanım, araba hazır." Başımı sallayıp ayaklandım. İlaçlarımı içtim ve montumu giyindim. Bugün pazardı, Meriç beni bir yere götüreceğini ve bana bir şey anlatacağını söylemişti. Ortak olarak bir kafede paylaşıp oradan geçecektik.

Hava soğuktu ve nedense bugün simsiyah giyinmiştim. Tam bir sonbahar havasıydı. Yağmur bir yağıyor bir yağmıyordu. Her yerde yapraklar vardı, ağaçtan yapraklar dökülüyordu.

Araba durduğunda kafeye varmıştık. Arabadan inip şoförün gidebileceğini söyledikten sonra köşede dalgın bir şekilde arabasına yaslanarak sigarasını içen Meriç'i gördüm. Onu süzdüğümde onunda simsiyah giyindiğini gördüm.

Koşarak yanına gittim ve beline sarıldım. Her zamankinden fazlaca alkol ve sigara kokuyordu. Meriç ilkten ürpersede kollarını bana sarıp başımın üstüne yumuşak, neredeyse hissedilmeyecek yumuşaklıkta bir öpücük kondurdu. "İkimizde tesadüfen simsiyah giyinmişiz." Deyip ayrıldığımda Meriç'le göz göze geldim.

"Hoş geldin sevgilim." Dedi boğuk bir sesle. Sigarasını yere attı ve üzerine basarak söndürdü. Ardından eğilip çöpü aldı.

Yorgun ve solgun görünüyordu. Beyaz teni, gözaltı ve boğuk sesi ise bunu kanıtlıyordu.

Arabaya bindiğimde kemerimi takıp Meriç'e döndüm. "Buluşmasaydık keşke." Diye fısıldadım. Meriç anlamaz gözlerle bana bakınca kendisini gösterdim. "Yorgunsun. Eve mi gitsek?" Meriç başını iki yana salladı ve bir elimi tutup arabayı çalıştırdı.

Yolculukta hiçbir şey konuşmuyorduk. Müzikte açık değildi sessiz sessiz yağmurlu havada ilerliyorduk.

Bir süre sonra sahile geldiğimizde kaşlarım çatıldı. Meriç inmeden önce üzerindeki deri ceketi bana verdi. "Gel."

Fazla sessizdi, tek tük kelimeler ediyordu. Arabadan inip peşinden gittim. Sahildeki banklardan birine oturdu. Yanına oturup başımı omuzuna yasladığımda denize bakarak konuşmaya başladı. "Bana güveniyor musun?" Başımı sallamakla yetindim.

&quot;Geç Kaldın&quot;Where stories live. Discover now