12. Bölüm: "Mutfak"

71 11 67
                                    

Size soft pnçikbir bölümle geldim. Ben yazarken çok ponçik bir şey oldum umarım beğenirsiniz. İyi okumalar...

Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın şimdiden teşekkürler ❤

Bol bol #LarMer var :)

Bölüm şarkısı: Nilipek~ Gömülür

12. Bölüm: "Mutfak"
"Yakalansak nolur ki? Şahsen ben yakalanma tarafıyım... Sonuçta sevgili olduğumuzda öğrenecekler."

🍂

Bazen bazı durumlarda "mış" gibi yapmak kolay gelir insana. Mesela bir partide mutluymuş gibi yapmak, bildiğin bir hediyeyi açarken heycanlıymış gibi yapmak veya yapmadığın bir ödevi unutmuş gibi yapmak...

Fakat bir şeyi gerçekten unutmak, hele ki bir olayı gerçekten unutmak kadar kötü bir şey yok.

"Meriç ve Çınar'ın anlattığına göre sen Ayça'yla görüşmüşsün. Ve onu aşağılamışsın." Bugün günlerden 30 Ekim. "Çekinmene gerek yok. Bunu sen değil diğer kişiliğin yaptı." 29 Ekim günü karakter değiştirmiş ve diğerinin ne yaptığını hatırlamıyormuşum.

Garip öyle değil mi? Aslında yaptığın şeyi unutmak. Bilincimi, hafızamı ve kimliğimi tek bir kişilikte toparlayamıyormuşum. Bu sebeple unutmaya sebep oluyormuş.

"Şöyle başlayalım o zaman, sesleri duyuyor musun?"

"Hayır, yaklaşık bir haftadır duymuyorum." Yalan değildi. En son okulda, yeni eve geçeceğimiz gün duymuştum. Nil Hanım birkaç not alıp bana döndü.

"Tamamdır. Larin'ciğim, içeri Meriç'in gelmedinde problem var mı?" İki kere gözlerimi kırpıştırıp başımı iki yana salladım. "Hayır yok, tabii gelebilir." Nil Hanım, sekreteri arayıp Meriç'i buraya göndermesini söyledi.

Yaklaşık 3 dakika sonra kapı çalınıp içeri Meriç girdi. Önce bana ardından doktoruma baktı. "Bir problem yoktur umarım." Deyip karşımdaki sandaleyeye oturdu.

"Meriç son bir haftadır Larin'in haraketlerinde bir değişiklik hissediyor musun?" Meriç biraz düşündü, başını iki yana salladı ama hemen sonra konuşmaya başladı. "Ani iniş çıkışlar oluyordu sadece." Nil Hanım başını sallayıp not aldı ve bize döndü.

"İlk öncelikle telaş yapmanızı gerektirecek bir durum yok, fakat-"

"Uzatmak yerine direkt konuya girseniz." Meriç'e döndüğümde gayet ciddi olduğunu gördüm.

Doktorla bir süre bakıştıktan sonra doktor konuşmaya başladı. "Peki. Larin'in durumu ciddileşiyor. Duyduğu seslere bürünmüş. Yani kişilikleri tam olarak oluşmuş. İlaçlarla bastırılır mı bilmiyorum, fakat bu hızla devam ederse bir aya kontrol edilemez hale gele-" Derken ayaklandım ve odadan çıktım. Duymak istemiyordum.

Psikolojik durum olarak iyi bir yere gitmiyordum. Ve bu durumdan sadece sevgilisiyle takılmaktan beni unutan arkadaşım -ki onunda son olanlardan haberi yoktu- ve aramızda bir bağ olduğu belli olan fakat bir türlü isim koyamadığımız annemin sevgilisinin oğlunun haberi vardı. Yanlış anlamayın Gizem'e bir lafım yoktu, hatta onun mutluvolması beni daha da mutlu ediyordu. Çınar'la birbirlerini cidden seviyorlardı ve bu beni gerçekten mutlu ediyordu.

Lafım alttan alta annemeydi. Farkında değildim fakat anneme güceniyordum. Meriç veya Gizem benim ailem değildi. Bu durumdan haberi olması gereken onlar değil, annem olmalıydı.

Evet haklısınız, Meriç'in anneme söylemesine izin vermiyorum. Çünkü böyle bir şeyi ondan değil kendi öğrenmeliydi. Gelip bana sorsa bile anlatırdım. Annem elinin her yere ulaşabileceği bir mimardı, hakkımda küçük bir araştırma yapsa bile öğrenebileceği şeylerdi bunlar.

"Geç Kaldın"Donde viven las historias. Descúbrelo ahora