20

117K 4.3K 1.3K
                                    


Taksici verdiğim adrese bön bön bakarken titrek bir sesle

" Emin misin buraya gideceğine kızım! Burası tehlikelidir. " dedi.

Sinirim hâlâ geçmemişti sakin kalmaya zorladığım sesimle konuştum.

" Sen sür amcacım. Ben nereye gittiğimi iyi biliyorum. Bana bir şey olmaz merak etme."

Cümlem bittiğinde adam daha fazla bir sey demeden arabayı sürmeye başlamıştı.

▪▪▪

Öyle tenha tuhaf bir yere gelmiştik ki. Lüks duran bu semt bir yandan da korkuyu insanın iliklerine kadar hissettiriyordu.

Taksiden indikten sonra yavaş adımlarla ilerlemeye başladım. Herkes bana yiyecekmiş gibi bakarken yanıma gelemek isteyen bir kaç kişiyle birlikte sol kolumdaki dövmeyi açıkta bırakarak kendimu koruma altına almaya çalışmıştım.

Bir bana bir dövmeye bakan adamlar korkudan titrerken ben büyük bir barın önüne gelmiştim bile. Barın ismi diğer herşey gibi A.K idi. Ama yine diğer şirketlerinde de olduğu gibi yağmur damlası vardı tabelada. Kalbinin üstündeki dövme gibi.

İki badigartın olduğu kapîya ilerlediğimde önüme geçen adam sinirle

" Buraya çocuk sokmuyoruz bayan! Hem abinin haberi olmadan içeri kimseyi alamayız. " dedi.

Üstelerse beni dövebileceğinden korktuğum için sinirle yüzük parmağımı gösterdim.

" Abiniz beni çocuk olarak görmüyor ama! Çekilin be şurdan! "

" Affet yenge. Buyur geç..."

Onlar şok içinde önümde eğilip ceketlerini iliklerken bende içeri girmiştim.

Buranın bir yetkilisi olduğu her halinden belli olan adam dikkatimi çektiğinde yanına ilerledim. Herkes bana tuhaf bakıslar atıyordu. Tabiki böyle bir mekana kim eşofman takımıyla gelirdi ?

Yanına ilerlediğim adam beni farkettiğinde anlamazca gözlerime bakmaya başlamıştı.

" Arslan nerde ? "

Dediğimle gözleri kocaman olurken beni tanımış gibi eli ayağına dolanmıştı.

" Adım Çise değil de ne olur! "

Dediği şeye son derece ciddi cevap vermiştim.

" Evet Çise. Şimdi beni hemen abine götür. "

Sözümü ikiletmeden eliyle önüne geçmemi işaret etmişti. Büyük ve boş olan bir koridora girdiğimizde biraz yürüdükten sonra siyah büyük bir kapının önünde durmuştuk. Kapının üstünde kocaman harflerle ARSLAN KARA yazıyordu.

O giderken ben hiç beklemeden kapısını bile çalmadan içeri dalmıştım.

Büyük bir masada oturmuş çalışıyordu. Suratıma bile bakmazken sinirle kükremişti.

" Bu ne cürret!!! "

Kafasıni hiddetle kaldırdığında gözlerindeki anlık şoku görmüştüm.
O ayağa kalkarken ben de kapıyı kapatıp bir iki adım atmıştım.

Yumrukları sıkmaktan boğum boğum olmuş biynundaki damarları atmaya başlamıştı. Cani suratına sinirle bakıp o daha sinirle bağırmaya başlamadan elimi kaldırıp görünüşüme tezat sakin çıkan sesimle konuştum.

" Sen ne adi bir adamsın be! Şu yaptırdığın dövmeler ne anlama geliyormuş öğrendim Arslan Kara. Beni nasıl damgaladığını öğrendim. ALLAH BELANI VERSİN SENİN! EVLIYIZ İMAJI ÇİZMİŞSİN... EVLİMİYİZ BİZ GERI ZEKALI ADAM!!!! "

ÇİSE'MWhere stories live. Discover now