14.1

20 5 11
                                    

Bloom var mıydı yok muydu belli değildi, Gunhak ile gürültülü bir konuşma içindeyken onu sordun.

Ayrılmak üzere olduklarını söylediğinde nedenini sordun ama Gunhak duygusal bir pamuk şekerdi, ısrar edemedin.

Aklına Seoho geldi. O da seni aramıyordu. Yine...

İzin gününüze az kalmıştı, Seoho'nun yanına gitmeye karar verdin.

Hwanwoong Seoho'nun gıcık bir tipe dönüştüğünü ama bunun geçici olabileceğini söylemişti. Artık asla ekstra vakit geçirmiyor, evine kaçıyormuş.

Onu teselli için buluşmanız şarttı.

VLive açtığında Seoho bildirimi aldı ama açıp izlemedi seni.

Kafası oldukça karışıktı.

Bloom aradığında açan Seoho onu dinledi, dışarıda buluşmayı teklif eden kadını dinledi işte.

VLive bitince Leila seni süsledi, bordo bir elbisenin altına siyah topuklular, mükemmel bir makyaj ve kalbinde bir şüphe ile yola çıktın.

Masken senin güzelliğini bastıramıyordu.

Dans stüdyosunda girince maskeni kaldırıp çantama koydun, güler yüzle ama korkuyla...nedense korkuyordun.

Kapının önüne kadar geldin.

O sırada Hwanwoong başını önüne getirip sırtından sarıldı.

"Bu da nesi" dedi gülerek, aşırı hızlı çalışan kalbine sinirle, "Mina ünlü olunca taş da olmuş. Aynada kendine bakınca ben taşım diyor musun?"

Aynada kendine bakınca taşım ben desin dediğini unuttun, gülümsedin. Döndün.

"Seoho?" dedin tatlı bir tonla.

"Aw, buluşma günü" dedi geri basan Hwanwoong, "Dakika bile çalmayayım"

"Öyle şey mi olur" dedin onu iterken gülerek, "Gel bir çay içelim"

Birlikte kantine indiniz. O sırada Bloom içeri yürüdü. Sordun.

"Seoho çok mu üzgün?"

"Eh biraz da gıcık" dedi Hwanwoong, "Nedenini anlıyorum ama"

Çıkış yapmalarına bir ay varmış, bunu sana söylemiyordu. Seoho bunu kendi söylemeliydi çünkü.

Gülümsedin.

"Hadi gidip basalım onu!" dedin ayağa kalkarken. Hwanwoong onayladı gülerken.

Kapının önüne kadar geldiniz, aynı anda içeri baktınız.

Seoho Bloom'u köşeye kıstırmış öpüyordu.

Şokla elindeki minik çikolata düştü.

Gunhak şakıyarak gelirken ona dönüp üstüne atladın. Yalpalayan genç adamın koluna girip onu uzaklaştırdın.

Hwanwoong peşine koştu. Kalbi çatır çatır, paramparça olmuştu.

Sana seslendi.

"Mina!"

Dönüp gülümsedin.

"Biz gidiyoruz, Hwanwoong" dedin gözlerin yaşarırken, "Hoşça kal, e mi?"

Sister // ONEUS OC ✔️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin