Lizya daha sonra dedikten sonra Rüzgar'ı odasına çağırmış, Lizya'nın ertelemesini umursamamıştı.

Liyza içeceğini yudumlarken, Beriz'e tabağı almasını rica ettim.

Beriz hemen tabağı alınca bende ayağa kalktım ve Liyza'yı koltuğa yatırdım.

İlk yardım çantasının olduğu bölüme gittim. Onu elime aldıktan sonra tekrar Liyza'nın yanına oturdum. Yüzüne gereken işlemleri yaptım ve onu ayağa kaldırarak benim odama gitmesini,biraz dinlenmesi gerektiğini söyledim.

Beraber merdivenlerden yavaşça yukarıya çıktık.  Odamın önüne geldiğimde kapıyı açtım ve içeriye girdik.  Yatağıma yürüdüğümüzde itiraz etmeden yatağıma kendini bırakmış, yastığımı da kendisininmiş gibi hemen sahiplenmişti.

Gülmek istiyordum ya da tam aksine ağlamak istiyordum.

Bu bir kıskançlık değildi, bu acıma mıydı?

Liyza'nın bulunduğu konumda kendimi görüyordum. Yabancı yatakta yatan, kendisini yabancı bulduğu bir evde çaresizce yatıyordu.

-Sende birazcık saflık var kızım. O kız senin şuan ki sevgilinin eski sevgilisi unuttun mu? Ya plan yapmışsa ne halt yiyeceksin?

Gibi binlerce sorular iç sesim sayesinde beynime iletildi.

Kötü düşünmem beni haksız çıkartacağından Liyza'nın üstünü örttüm ve kapıyı kapattım.

Adımlarım salona yönelirken Güray ve Rüzgar'da odadan çıkmıştı. Güray ile beraber koridorda karşılaşmıştık.

-Elmas, gerçekten buraya getirmek istemezdim ama başka güveneceğim bir yer yoktu. Gerçekten kusura bakma.

Rüzgar bu konuşmasından sonra Güray bir şeyler mırıldanmıştı. Onu duymamazlıktan gelmiştim.

Rüzgar'a içten diye umduğum gülümsememi sunmuş ardından hepimiz salonda oturmuştuk.

Rüzgar kendini dikleştirdikten sonra olayı anlatmaya başladı.

-Liyza Amerika'dan dönerken onu birçok numara rahatsız etmiş. Gün geçtikçe numaradan değil Liyza'nın oturduğu dairemin önüne gitmişler.Orada yüz yüze tehditler başlamış, tehditler artınca da beni aramak zorunda kalmış.

Güray yere doğru bakarken Beriz Kağan'ın kulağına bir şeyler söylüyordu.

Herkes kendi halindeyken merakımdan bende konuşmaya başladım.

-Kimin yaptığını biliyor musunuz?

Rüzgar ellerini dizlerine koyup parmakları ile ritim tutmaya başlamıştı.

Herkes düşünceli, herkes sonrasında ne olacağını ya da neler olabileceğini düşünüyordu.

Hayat bir ipe bağlı oyuncaktı.
Oyuncağı ileri geri salladığınızda size hoş gelen sesi duyar, başkalarının da duymasını istersiniz.

Öyle bir an gelir ki ip kendiliğinden incelir ve kendini taşımamaya başlar. Ben artık kendimi taşıyamıyordum.

Kırılan bir umut ciğerime battığı zaman, nefeslerim düzensizliğe uğruyor,beynim işlevini kısa süre de yitiriyordu.

SİYAHWhere stories live. Discover now