67 - ❝Kapanışta açılırım.❞

1.5K 166 200
                                    

2 MAYIS 1998

Tek başınaydı. 

Valeria etrafa bakındı gergince. Sirius, Remus, James, Harry... Hiçbirinden iz yoktu. Tek başınaydı ve bu tüylerini ürpertiyordu.

"Leydimiz de buradaymış!"

Arkasını döndüğünde maskesinden kim olduğu belli olmayan bir Ölüm Yiyen'le karşılaştı Valeria. Cevap olarak bir lanetle ona vurduğunda Ölüm Yiyen büyüyü sektirdi ve karşılık olarak kırmızı bir kıvılcımla yanıt verdi.

Birden bir patlama yaşandı. O kadar şiddetliydi ki duvarlar ve yer titremişti. Valeria kendini dik tutmak için bir yere tutunma ihtiyacıyla dolarken Ölüm Yiyen onun bu boşluğundan yararlanmış, tekrar bir lanet atmıştı.

Valeria güçlükle kaçındı lanetten ve bileğini sola kırarak sokma lanetiyle karşısındakine karşılık verdi. Lanet karşıdaki kişiye çarpmış olsa dahi Valeria kendisine gelen büyüyü karşılamak için geç kalmıştı.

Bu esnada önünde bir koruma kalkanı oluştu ve büyü kalkandan sekti. Gelene baktığında onun James olduğunu görüp rahatladı. "James, diğerleri nerede? Sen nasılsın?"

"Sirius ve Remus bir yerlerde dört kişiyle düello ediyordu, çocukları görmedim. Fred-" dedi ve durdu. "Fred öldü."

Valeria göz bebeklerine kadar titredi. "Hayır..." dedi güçsüzce.

"Şimdi ben de Kingsley'e gidiyorum, desteğe ihtiyacı varmış." 

Kadın başını aceleyle sallayınca James onu kolundan çekip dudaklarından öptü. Son anları olup olmadığını bilmiyordu ve bilmediği için bulduğu her fırsatta Valeria'yı öpmek istiyordu.

"Dikkat et." dedi karısına. "Seni seviyorum."

Valeria gülümsedi. "Yalnız senin yanında özgürüm James."

"Ve daima özgür olacaksın." dedi James kolunu hafifçe okşayarak. "Merak etme, buradan bir bütün olarak çıkacağız."

Valeria koşarak Hogwarts'ın girişine çıktığında Hagrid'i görür gibi oldu. Örümcekler tarafından sürüklenerek ormanın derinliklerine götürülüyordu.

"HAGRID!" diye bağıran Harry'yi duydu sonra. Ona dönüp baktığında ormana doğru koşmaya çalıştığını fark edip "Harry, hayır!" diye bağırdı ve oğlunu tuttu.

"Aman Tanrım-" Hermione titreyen elini kaldırıp neredeyse altı metre boyundaki devi işaret ettiğinde Valeria yutkundu. Kocamandı ve adım attıkça yer titriyordu.

"Kenara çekilin!" Valeria uzanıp devin tam önünde duran üçlüyü tuttu ve kenara çekti. "Put gibi kalmayın! Ahmak mısınız, savaştayız!"

Ron gözlerini kırpıştırıp "Kocamandı be." dedi.

"HAGIR?"

Grawp'ın sesini duydular. Altı metre boyundaki devin yanında küçük kalıyordu. Karşı karşıya geldiklerinde Grawp deve saldırdı. 

Onlar savaşmaya tutulmuşken Harry "KOŞUN!" diye kükredi ve koruma içgüdüsüyle en çok dolduğu kişiyi, yani annesi elinden kavrayıp onu peşinden koşturdu.

Ormana doğru giderlerken hala aklında Hagrid vardı. Onu kurtarabilirdi! 

Bir anda etraftaki hava dondu. İçlerindeki tüm ümit, savaşma azmi yok olmaya başladı. Harry başını kaldırıp ileriye baktığında karanlık bir girdap gördü.

Ruh Emiciler onlara doğru geliyordu.

"Hadi, Harry!" dedi Hermione. "Patronuslar."

Harry asasını kaldırdı ama eli titriyordu. Bir şey yapamadı. Fred ölmüştü, Hagrid ölmek üzereydi, annesi yanındaydı ama babası neredeydi? Sirius, Remus? Ginny? 

𝐊𝐔𝐂𝐔𝐊 𝐁𝐄𝐘𝐀𝐙 𝐘𝐀𝐋𝐀𝐍𝐋𝐀𝐑 「Jᴀᴍᴇꜱ ᴘᴏᴛᴛᴇʀ 」Where stories live. Discover now