39 - ❝Daima James.❞

2.1K 187 113
                                    

EYLÜL 1977

Hogwarts'taki son yılımızın hüzünlü olacağını düşünmüştüm. Saf hüzün. Fakat şu anda, Hogwarts'ta bulunduğumuz ilk haftada hissettiğim tek şey büyük bir neşeydi.

Şatoya adım atar atmaz Çapulcular toplanıp tüm binaların ortak salonlarına konfetiler yerleştirmiş ve küçük havai fişeklerle hoş geldin hediyesi vermişti öğrencilere. Şey, Slytherin binası hariç. Onlara konfeti yerine solucan yağdırmışlardı.

"Bakın ilk haftadan daha iki ceza aldık, hızımız düşmüş. En az dört olmalıydı." dedi Peter.

James'in kolunun altındayken gözlerimi devirdim. "Yanınızda Öğrenciler Başkanı var, biraz haddinizi mi bilseniz?"

Evet, James'in Sınıf Başkanı olmadan Öğrenciler Başkanı olması hepimizde şok etkisi yaratmıştı. Hogwarts mektubunun içinden rozet de çıkınca ağzımız açık kalmıştı Sirius'la. Hatta James'in bile ağzı açık kalmıştı.

"Şşt, asıl işin güzel yanı o ya. İstediğimiz binadan istediğimiz kadar puan kırıyoruz."

James'e şok içinde baktığımda aceleyle "Öyle bir şey yapmadım!" dedi. Sirius'a dönerek "Yalan söylemesene Pati." diyerek diklendi.

"Ay tamam, hiç eğlenmeye gelmiyorsunuz."

"Beni James ile Öğrenciler Başkanı yapan Profesör Dumbledore okulda kan çıksın istiyor herhalde." dedi Lily sırıtarak. 

"Uslu uslu oynayın köşenizde." dedim iki yanımda oturan Öğrenci Başkanları'nın saçlarını severken. "Sıkmayın canımı, aranızda kalmak istemiyorum."

"Merak etme biz iyi anlaşıyoruz artık." dedi James ağzına peynir atarken. Lily'ye döndü sonra. "Değil mi Lils?" 

Lily "Hıı." dedi. Sahiden de iyi anlaşıyorlardı artık. Yazın birkaç kere buluşmuştuk grupça ve normal şekilde sohbet etmeyi başarmışlardı. James'in olgunlaşan tavırlarını gören Lily ona sürekli laf atmaktan vazgeçmiş, biraz da benim hatırım için iyi davranmaya başlamıştı.

Kahvaltının ortalarına doğru gelen baykuş postasıyla elimdeki bir Knutu hazır ederek önüme düşen Gelecek Postası'nın parasını baykuşun bacağına bağlı torbaya atıp gazeteyi elime aldım.

Gördüğüm başlıkla kanım donarken James ile bakıştık, onun da elinde bir Gelecek Postası vardı. Haber Voldemort ile ilgiliydi, Ölüm Yiyenlerin saldırdığı kasabada fazlasıyla ölü vardı. Seherbazlar yetişememişti.

Haberin en sonundaki cümleye takıldı gözlerim. Kim-Olduğunu-Bilirsin-Sen'in kendine yeni müritler topladığı söylentisi devam ediyor.

Gerginlikle ve endişeyle dolu bir şekilde habere tekrar bakarken James'in bacağımdaki elini hissettim. "Sakin ol." dedi. Farkında olmadan bacağımı salladığımı o an anladım. Başımı salladım gelişine ama umurumda değildi.

Lily'ye döndüğümde dudaklarını dişlediğini fark ettim ve içim sızladı. "Hey, iyisin değil mi?" diye sordum ona doğru eğilerek.

"İyiyim tabii, neden iyi olmayayım?" Dönüp bana gülümsedi. "Şu an bu masada olan herkes en az benim kadar tehlikede Val, bu işte hep birlikteyiz."

Arkadaşımın bu cesaretli tavrına gülümsedim. Ama bilmediği bir şey vardı ki, Lord Voldemort'un İstenenler listesinin başını ben çekiyordum. Her birinden daha çok tehlikedeydim.

Gerçi bir yıldan fazladır ondan hiç haber almıyordum. Slytherinler de aynı şekilde bana bulaşmıyorlardı, beni rahat bırakmışlardı. Belki... Sonunda özgürlüğüme kavuşurdum? Çünkü o adamın bir yıldan fazla benim üzerimden gözlerini çekmesi mümkün değildi.

𝐊𝐔𝐂𝐔𝐊 𝐁𝐄𝐘𝐀𝐙 𝐘𝐀𝐋𝐀𝐍𝐋𝐀𝐑 「Jᴀᴍᴇꜱ ᴘᴏᴛᴛᴇʀ 」Where stories live. Discover now