42 - ❝Kalbinin en yoğun attığı yer.❞

2.1K 174 172
                                    

31 EKİM 1977

Muggle bilim insanı Einstein'ın en popüler teoremidir, izafiyet. Bir gün birisi ondan izafiyet teorisini basitçe anlatmasını istediğinde çok açıklayıcı bir yanıt vermiştir. 

"Elinizi bir dakikalığına sıcak fırına sokun, sanki bir saatmiş gibi gelir. Güzel bir kızla bir saat vakit geçirin, sanki bir dakika geçmiş gibi gelir. İzafiyet budur."

Ve ne demek istediğini çok iyi anlıyordum. Takvimde bugünün tarihinin yanına koyduğum kalbe bakarken izafiyet teorisinin ne denli doğru olduğunu anlıyordum. 

James ile bir yılın beş saniye gibi geçmesinin tek açıklaması zamanın göreceliği olabilirdi.

İlişkimizin, asıl ilişkimizin, başladığı tarihti bugün. Geçen yıl bu günde Lily bizi bir odaya kapatmış, barışana kadar da çıkarmamıştı. Büyük Salon'daki Cadılar Bayramı ziyafetine el ele inmiştik ve ilişkimizi Hogwarts'a duyurmuştuk.

Lily ve ben, Eski Yazılar dersinden çıkıp öğle yemeği yemek için Büyük Salon'a giderken "James'e hediye aldın mı?" diye sordu Lily.

"Aldım. Tam almak sayılmaz tabii ama yaptım bir şeyler." dedim.

Lily merakla bana bakarak "Ay ne aldın? Bak bu ilk yılınız, diğerlerinden daha özel." dediğinde gülümseyip "Hogwarts'tan mezun olduktan sonra ikimiz de İskoçya'yı gezmek istiyorduk, kısa bir tatil için ufak ayarlamalar yaptım." dedim.

Hogwarts dışına çıkmamız yasak olduğu için İskoçya'yı tam olarak bilmiyorduk ve merak ediyorduk James'le. 

Arkadaşımın yüzünde yumuşak bir ifade oluştu. "Ya, çok tatlı." dediğinde neşeyle gülümseyip salona girdim.

Gryffindor masasına yürürken Peter bize heyecanla el sallamış, onlara yaklaşmamızı beklemişlerdi. Peter'ın karşısındaki James'in önünde bir balkabağı olduğunu görünce kaşlarımı çattım. Üzerinde harıl harıl bir şeyler yapıyordu.

"Ohoo, kızlar nerede kaldınız?" dedi Marlene elindeki elmadan bir ısırık almadan önce. "Ağaç olduk burada."

Lily "Belli, meyveni de vermişsin." diyerek sarışın arkadaşımızın elindeki elmayı işaret ettiğinde gülüştük.

Sirius'a James'i işaret edip ne yapıyor gibisinden kafamı salladığımda sırıttı ve "Çatalak, göster bakalım sevgiline." dedi.

James bir anlığına bana bakıp tekrar elindeki balkabağına döndü. "Dur bir dakika, son rötuşları yapıyorum." 

Sevgilimin yine bir iş peşinde olduğunun bilincinde olarak yemeğimi yemeye başladım. Nasılsa kokusu çıkacaktı. Öğrenciler Başkanı olduğu için şakalarını hafifletmiş ve daha az cezaya kalıyor olsa da yine de o bir Çapulcuydu ve Çapulcular değişmezdi.

"Hah, işte bitti." diyerek dikkatimi çektiğinde bakışlarım ona döndü. "Nasıl olmuş Val?" 

Bana döndürdüğü balkabağının üzerine oyduğu şeye dayanamayıp güldüm. 

𝓙  ♡ 𝓥

"Tanrım." dedim gülmeye devam ederken. Beklentiyle bana bakan James'in yanağına bir öpücük kondurup "Çok tatlısın." dedim ve o anında gülümsedi neşeyle. Yüzü ışıldamıştı iltifatımla.

Çirkin yazısına rağmen çok sevimli bir balkabağıydı. Benim önüme bırakıp "Dursun şurada." dedikten sonra gülüşümden öptü. "Her gülmende seni öpmek istiyorum." diye fısıldadığında alt dudağımı ısırdım.

𝐊𝐔𝐂𝐔𝐊 𝐁𝐄𝐘𝐀𝐙 𝐘𝐀𝐋𝐀𝐍𝐋𝐀𝐑 「Jᴀᴍᴇꜱ ᴘᴏᴛᴛᴇʀ 」Where stories live. Discover now