15

624 41 38
                                    

Bir an, sadece bir an yaptıklarını sineye çektiğinde aslında nerede hata yaptığını anlarsın. Sadece kendine itiraf edemezsin, kabullenemezsin. Bu kızların hayatlarını kurcalarken hata mı yapmıştım? Dinlerken gizli gizli...hata mı yapmıştım? Bilmeye hakkım var mıydı? Onlar benim geçmişimi biliyorlar mıydı?

Bazen hayat eline bir silah veriyordu, silahı göğsüne yaslıyordun ve bütün hayatın gözlerin önünden geçerken kararını defalarca sorguluyordun, düşünüyordun ve en sonunda bütün acılarından arınmak için tetiği çekiyordun. O an anlıyordun ki o silah boştu. O kadar kararsızlık, düşünce ve ruh zelzelesi sonrasında eline hiçbir şey geçmiyordu. Belki de dinlememin sebebi benimkinden daha kötü bir hayat hikayesi aramamdı. Kendimi teselli etmek için onları dinliyordum belki.

Fakat şimdi yakalanmıştım ve iki kızın keskin bakışları altındaydım.

"Demek ki gizli gizli dinliyordun..." Funda tek kaşını kaldırıp yaklaştığında Nisa ona garip bir bakış attı. Funda önümde durduğunda duygusuzca baktım ona, ne kadar streslenirsem stresleneyim istemediğim sürece içimdeki fırtınayı asla dışa yansıtmazdım. Bu yüzden belki de yalnız kalması gereken, tehlikeli biriydim. Bilemiyordum, şizofreni genetik faktörlerden de meydana geliyordu.

"Arkadaşınızı Korhan'dan kurtarmaya gelmiştim..." dedim ve dudaklarımı birbirine bastırıp kafamı oynattım. Nisa dikkatle beni dinlerken Funda'yı ikna etmek zor olacak gibiydi. Korhan'ın kulağına giderse onun peşinde olduğumu anlayabilirdi, işleri bozmak istemiyordum. "Neden kurtaracakmışsın ki?"

"Size söylerim ama kimsenin duymaması gerekiyor."

İkisi de bir süre dondu, söyleyeceğim şeyin ne olduğunu düşündüler. Sonra sessizliklerini bir onaylama olarak görüp konuştum: "Korhan uyuşturucu kullanıyor, tanıdıklarımdan biri alışveriş esnasında görmüş onu. Hem hareketlerinden de anlaşılıyor bence."

Nisa nötr yüz ifadesinden çıkmıştı, ikisi de arka bahçeye bakış atıp bana döndüklerinde söylediklerimi düşündüler. "Nereden bilelim yalan söylemediğini?" Funda manipülasyona bayılırdı, bir şeyin doğruluğunu kanıtlamak için inansa bile karşısındaki kişinin üstüne giderdi. Onu tanıyordum ama o beni tanımıyordu. "Neden yalan söyleyeyim? Bana ne kazandıracak?"

"Bilemem, çok fazla ihtimal var. Elbet ki bir şey bulabiliriz bence." Funda sırıttığında gözümü devirme isteğimi görmezden geldim. Bazen çok gıcık olabiliyordu. "Funda..." dedi Nisa ve derin bir nefes aldı. "Cidden Korhan'ı kafeslemeye çalıştığını mı düşünüyorsun? Bunun için Bensu ile birlikte olmalarını beklemesi ne kadar mantıklı?" Bunu öngörmüştüm. Korhan'a ilgimin olduğunu düşünebilirlerdi ama Nisa yine mantık çerçevesinde değerlendirmişti. Funda ona dönüp durdu. Aralarında kısa bir bakışma geçti. "Benim gitmem gerek, umarım bu uyuşturucu gerçeğini başkaları da bilmez."

Cevap vermelerini beklemeden yanlarından uzaklaşacakken "Dur!" diyen sesi duyduğum gibi duraksadım. Arkamı döndüğümde tekrar Funda ile göz göze gelmiştim. "Ben de umarım ki söylediğin doğrudur, yalan söylemen hiç hoş olmaz." Gıcık gülümsemesi tekrar dudaklarında yer edindiğinde onun gibi gülümsedikten sonra yanlarından uzaklaşıp sınıfa çıktım. Bensu Korhan'la yalnız olmadığından içim rahattı ama Korhan meselesini nasıl sürdüreceğimi düşünüyordum. Nasıl öğrenebilirdim?

Kafamın içinde birden su yüzüne yükselen bir fikirle gözlerimi büyüttüm, bu olabilir miydi? Tehlikeliydi ama denemeye değmez miydi? En kötü ne olabilirdi ki..?

****

Çok kötü şeyler olacaktı!

Çıkışta kafeye gitmek yerine Korhan'ın evinin bulunduğu yere gitmeye karar vermiştim. Kafeyi arayıp birkaç bahane sıralayıp işe bir saat geç kalacağımı söylemiştim. Çok iyi role girmem gereken bir durum vardı, büyük ve oldukça ferah gözüken evin yakınlarında çantamdaki makyaj malzemeleriyle gözlerimin altında morluklar oluşturmuştum ve saçlarımı dağıtmıştım. Üstümdeki okul formalarını da buruşturduğumda hazırdım. Dudaklarım kuru gözüksün diye fondöten bile sürmüştüm ve çantamdan çıkardığım şişedeki su ile boynumu ve şakaklarımı ıslatmıştım. Hazırdım, tiyatro başlamalıydı.

Korhan'ın evde fazla durmayacağını, uyuşturucu alışverişi için evden çıkacağını düşünüyordum o yüzden o sokaktaki evlerin arasında kalan bir sokakta saklanıp evinden çıkmasını bekledim. Bunun basit bir tesadüf olduğunu düşünmeliydi, şok olacağına adım kadar emindim.

Evlerinin demir kapısının sesi kulaklarıma dolduğunda hemen çantamı bir yana özensizce fırlatıp derin derin nefesler almaya başladım, nefeslerim sesliydi ve kriz anındaki birinin yaşayacağı bir nefes darlığı yaşıyordum. Bir yandan hafifçe ağlamaya çalıştım, boğazımdan bir hıçkırık kaçtığında gözlerimi kapatıp bayılmak üzereymiş gibi durdum, yanıma yaklaşan adım seslerini duyduğumda rolüme devam ettim. Bedenin yanıma iyice yaklaştığını hissedip bu kez gerçekten derin bir nefes aldım. Planın işlemesi için bugün onu ve Bensu'yu gözetlediğimi bilmiyor olması gerekiyordu. "Sen iyi misin?"

Gözlerimi korkar gibi hızla açtığımda Korhan'la göz göze gelip kesik kesik nefesler almaya başladım. "Değilim...yardım...et..." Korhan yanıma eğildiğinde bana şaşkın bir şekilde bakıyordu çünkü okulda beni en az bir kere görmüş olmalıydı ve o kızı bu halde görmesi onun için şok edici olmuştu. "Şerefsiz...kandırdı beni...Verecekti..."

Konuyu anlayınca çattığı kaşları gevşedi, başta uyuşturucu krizine girmiş olduğumu düşünmemişti. Ama şimdi biliyordu. "Kim?" dedi sinirle. Birinin onu dolandırmış olma ihtimali vardı çünkü sinirlenmişti. Muhtemelen onu dolandıran kişiden şüpheleniyordu. "Sen...nereden bileceksin...Lütfen kimseye söyleme...lütfen!" Ağlamaklı bir hale büründüğümde "Sakin ol, söyleyemeyeceğim. Yardım edebilirim." dedi sakince. Ciddi olup olmadığını anlıyormuş gibi ona baktım, sonradan anlamış gibi gözlerimi büyüttüm. "Yoksa...sen de..."

"Evet, ben de kullanıyorum. Senin sırrına karşılık benim sırrım." Son sözü tehditkârdı. Birine söylersem kafamı elleriyle koparacak gibiydi. Yutkundum, elini cebine attı ve şeffaf bir poşet çıkardı. İçindeki beyaz hapları görünce gerçekten tedirgin oldum fakat belli etmedim. Yavaşça gülümsemeye çalıştım, poşetteki haplardan bir tane çıkardığında titrettiğim elimi kaldırdım. Hapı avucuma bıraktı, o an yüzüne tükürmek istedim. Hayatını mahvettiği için, bir başkasına yardım etmek için uyuşturucu verdiği için onu mahvetmek istedim. Bunu neden engellemiyordu? Yardım alabilirdi, bağımlılığı yenebilirdi. Neden sadece devam ettiriyordu?!

Avucumdaki hapa bakıp yutkundum, güzel bir sihirbazlık numarası yapmam gerekiyordu. Hapı ağzıma atar gibi yaptım  fakat avucumu ağzıma koyduğum anda açık olan ağzımı kapatmıştım. Elimi ağzımdan çekip yutkundum ve beni izleyen Korhan'a baktım. Avucumdaki hapı kaş göz arası yere atmıştım. "Teşekkür ederim..." dedim nefeslerimin arasından. Sonra aklıma takılmış gibi sordum: "Sen nereden alıyorsun, güvenecek insan bulmak çok zor."

Şahı devirmek için bütün piyonları yok etmem gerekiyorsa hepsini tanımalıydım, kim bilir ne gölgeler saklanıyordu karanlıkta...

"Bana Kemal denen bir adam veriyor. Ulaşması biraz zor ve tehlikeli bir adam ama güvenilir aynı zamanda."

Gözlerimi yumup açtım, ter diye suratıma sürdüğüm su yavaş yavaş kuruyordu. "Nasıl ulaşırım?" Çaresizce ona baktım, kısa bir süre tereddüt etse de telefonunu çıkardı ve "Numarasını verebilirim." dedi. Kafamla onaylayıp kenara attığım çantamdan telefonumu çıkardım. Söylediği numarayı "Oç" diye kaydettikten sonra "Tekrar teşekkür ederim, sen olmasan ölebilirdim..." dedim dehşet içinde. Korhan ayaklandı, bakışları nötrdü. Benim hakkımda ne düşündüğünü merak ediyordum.

"Önemli değil, fakat Kemal'e dikkat et. Uyuşturucu satıcılığı suçlarından sadece bir tanesi."

YANILSAMAWhere stories live. Discover now