Kızgın Ruhlar Pt. 5: Gezideki İkinci Gün

151 25 3
                                    

Siyah renkli çantanın fermuarı Sehun tarafından kapatıldı. Bu çantanın içi sadece abur cubur doluydu ve azalmak yerine artıyor gibiydi. Elinde cips paketiyle yerde çember oluşturacak şekilde oturmuş arkadaşlarının arasına oturdu. İki elini kullanarak cips paketini açtı ve içinden bir tane aldıktan sonra ortalarına koydu.

Kahvaltıdan sonra toplanmışlardı. Sabah erkenden Junmyeon tarafından uyandırılmışlar, dokuzda çıkan kahvaltıya yetişmişler ve yedikten sonra da üçünün kaldığı odaya toplanmışlardı. Hepsi de uykulu gözüküyordu. 

"Hepimiz burada olduğumuza göre toplantımıza başlayabiliriz!" dedi Junmyeon, toplantılarını başlatan klasik sözüyle. "Elimizde ne var bir bakalım."

"Hiçbir şey." dedi Kyungsoo. Uzanıp bir tane cips aldı. "Neyli bu?"

"Ketçaplı."

"Damak tadını sikeyim senin." dedi Kyungsoo yine de cipsi ağzına attı.     

"Elimizde bir şey yok! Ama bir şeyler elde etmemiz lazım." dedi Junmyeon. "Bunu da sadece birileriyle konuşarak yapabiliriz."

"Kimlerle konuşacağız?" diye sordu Baekhyun. "Dün gece kızlarla konuştuk. Maske takmış biri olduğu kesin."

"Kızlarla konuştuk ama daha konuşabileceğimiz birileri var. O yüzden üç gruba- oha biz üç gruba bir kişi eksikle ayrılamıyoruz!" dedi Junmyeon yakınarak. "Birisi tek başına gitmeli ve ben gitmem."

"Ben de" dedi Sehun. "Önce kimlerle konuşmamız gerektiğini söyle." dedi Chanyeol ve uzanıp cips aldı. Parmağıyla iki cips tutmuştu. Birini kendi yerken ötekini Baekhyun'a yedirdi. 

"Doğru. Konuşmamız gereken kişiler güvenlik görevlileri, Bright ve Bright'ın ailesi." dedi Junmyeon. "Bright mı?" dedi Kyungsoo. "Onunla neden konuşacağız? Ben konuşurum! Onunla yalnız konuşmaya giderim!" 

"Onunla neden konuşuyoruz? Ailesini anladım da..." dedi Chanyeol.

"Dün gece Bright ve Win muhtemelen beraber randevudalardı." dedi Junmyeon. "Otelin bahçesinde bir yerde beraber oturuyor olmalılar. Böyle düşünme sebebim, anne ve babası gelirken o ikisi de peşlerinden geldi. Bright'ın gelmesini anlarım ama Win neden oradaydı? Demek ki beraber takılıyorlardı ve bir şey görmüş olabilirler."

"Güvenlik görevlileri bir sürü var. Hangisiyle konuşacağız?" dedi Sehun.

"Kızların kaldığı binadan ve çevresinden sorumlu olanlarla." dedi Junmyeon. "Anladığım kadarıyla her binada bir tane var. Hmm... Geceleri birisi ya da birkaçı da devriye geziyor olmalı. Gece vardiyasında olanlarla konuşmamız gerek."

"Aptal çocuk" dedi Baekhyun ansızın. "Gece vardiyasındaki güvenlik görevlileriyle nasıl sabah konuşabiliriz?" Herkes aniden sessizleşti. Sehun ağzına cipsi atacakken duraklamış ona bakıyordu. "Doğru söylüyorsun." dedi Junmyeon. "Gece vardiyasının kaçta başladığını öğrenmeliyiz. Gündüz vardiyasındakiler muhtemelen gece yarısına kadar durmuyorlardır."

"Umarım çok geç gelmiyorlardır." dedi Chanyeol. "O zaman geriye Bright ve ailesi kaldı."

"Pekala," dedi Junmyeon. "İşte yeni plan. Siz ikiniz anne ve babayla konuşmaya gidin. Kyungsoo da çok hevesli gözüktüğü için tek başına Bright'la konuşmaya gitsin. Ben ve Sehun da," diyeceği şeyi söylemeden önce nefes alıp Sehun'a baktı. Sehun da ona bakınca "Sen de mi kiminki daha büyük görmek istiyorsun?" diye sordu.

"Hayır!" dedi Junmyeon. "Sen ve ben kızların odasına gideceğiz. Pencereden geldiğini söylediler ve oraya nasıl ulaştığını anlamamız lazım." Sehun dudaklarını birbirine bastırdı ve "Yine yakışıklılığım kapitalizm tarafından silah olarak kullanılıyor! Kahrolsun faşizme! Kahrolsun liberallere!" dedi. "Kızlara birkaç astrolojik şeyden bahsedince hemen sana güveniyorlar. Ve yakışıklısın da Sehun, sen benim gizli silahımsın." Junmyeon uzanıp yanağını sıktı. "Hanimiş yakışıklım."

Jun's Bureau of Investigation (ChanBaek) Where stories live. Discover now