conquerorkingX Pt. 4: Yağmurlu Gün

170 32 3
                                    

Dışarıda şiddetle yağmur yağıyordu. Haftasonu geride kalmıştı ve bu iki gün hem Chanyeol hem de Baekhyun için çok zor olmuştu. Birbirleriyle konuşmuyorlar ama hâlâ da ilk yazan veya konuşan olmamak için inat ediyorlardı.

"Tam aptalsınız." dedi Sehun, Chanyeol'le kahvaltı yaparken. "Bütün hafta sonu ya sen ya Baekhyun birbirinize olan özleminizi bana döküp durdunuz. Benim suçum neydi?"

"Sana mı yazdı? Ne dedi hakkımda?" dedi Chanyeol heyecanla. "Söylemem." dedi Sehun. "Ama senle aynı şeyleri dedi."

"Ben ne dedim ki?"

"Yeter artık ben ölmek istiyorum." dedi Sehun kafasını masaya koyarak.

"İkiniz de tam aptalsınız." dedi Kyungsoo. "Katılıyorum." dedi Junmyeon ödevini yaparken. Havayı karartmış olan bulutlar, karaya yağmur yağdırırken üçü Kyungsoo'nun sınıfında, onun sırasında oturuyorlardı. Baekhyun, onun yanına oturmuş, Junmyeon ön sırada oturup onlara dönmüş ders kitabındaki etkinlikleri yapıyordu. "Ne saçma ödevler bunlar." dedi Junmyeon. "Bunun beni geliştirmesi mi gerekiyor?"

"Sanırım." dedi Kyungsoo. Sıranın sahibi olan kız geldiğinde Junmyeon kalkmaya yeltendi ama kız "Oturabilirsin." diyip çantasını bıraktı ve gitti. Orta sırada üçüncü masada oturuyordu Kyungsoo.

"Chanyeol sana yazdı mı hiç?"

"Chanyeol bana da Sehun'a da Junmyeon'a da ayrı ayrı yazıp senin hakkında yakınıp durdu." dedi Kyungsoo.

"Bana sabah, Kyungsoo'ya öğlen, Sehun'a da akşam yazdı." Kaşlarını çatarak kitaba baktı ve "Burada ne yapmamı istiyor?" diye kitabı gösterdi. Kitabı kendine çeviren Baekhyun gösterdiği etkinliğe baktı. "Bunu boşver" dedi. "Bunu yapmak için dinlemen gerekiyor." İngilizce kitabını Junmyeon'a geri döndürürken Kyungsoo'ya kafasını çevirdi. "Madem bu kadar ağlıyor gelsin benimle konuşsun o zaman?"

"Senin de bir farkın yok. Senin bize yazma saatlerin farklıydı sadece." dedi Kyungsoo. "Gidip ilk sen konuş."

"O başlattı." dedi Baekhyun. "Gözümün önünde Hye Jin'e işi koydu."

"Yani, koydu gerçekten." dedi Junmyeon. "Aslında bakınca sen haklı gibisin."

"Gibi miyim?"

"Evet. Bu tavırlarınızı da ergenliğinize veriyorum gerçi." dedi Junmyeon kalemiyle kafasını kaşıyıp. "Birbirinizle düzgünce konuşsanız çok güzel halledebilirsiniz ve biz de ayrı ayrı iş yapmak zorunda kalmayız! Ne çabalarla kurduğum bu kulüp aptal aşıklar yüzünden yıkılmak üzere!" Elini alnına koyarak bayılacakmış gibi yaptı.

"Gelsin konuşalım işte."

"Sinirli bir şekilde Chanyeol'e tavır koyan sendin." dedi Kyungsoo.

"Yani tam olarak ne dedi hakkımda Sehun?" dedi Chanyeol daha da ısrar ederek. "Ben bir sürü şey dedim. Sana da dedim, Kyungsoo'ya da dedim Junmyeon'a da dedim."

"Senin başka arkadaşın yok mu?" dedi Sehun önündeki pilava sertçe kaşığını batırarak. "Sınıftaki arkadaşlarından da biraz öğüt almayı dene."

"Ama siz benim ailemsiniz." dedi Chanyeol duygusal bir sesle.

"Yaaa!" dedi Sehun. "Al pilav!" diyerek karşısında oturan arkadaşını besledi. Chanyeol lokmasını yutarken "Ee ne dedi?" diye sordu.

"O da senin gibi yakınıp öğüt istedi. İki gün boyunca!" dedi Sehun. "Ne dersem de hiçbirini beğenmedi ve yapmayacağını söyleyip inatlaştı sonra da yine yakındı."

"Ne söylesek ikiniz de yapmayacağınızı söyleyip inat ediyorsunuz." dedi Junmyeon. "Doyoung'un sapığını bulabildiniz mi?" Konu ansızın değişince ikisi de Baekhyun'a baktı. Cuma günü Doyoung'la vakit geçiren o ve Sehun'du.

Jun's Bureau of Investigation (ChanBaek) Where stories live. Discover now