Boyacı Pt. 1: Yeni Öğrenci

757 47 5
                                    

Mutfak masasında, önünde duran kasenin içindeki son pilavını da kaşıklarken yalnız başına oturuyordu. Her sabah olduğu gibi o sabah da yemeğini kendi hazırlamış ve de tek başına yiyordu. Ailesi sürekli meşguldü. Annesi kişisel gelişim kitapları yazan ve orta yaşlı kadınlar tarafından sevilip, saygı duyulan bir kadındı. Ne var ki annesi her ne kadar çocuk yetiştirmek hakkında faydalı tavsiyelerde bulunsa da aynısı Baekhyun için geçerli değil gibiydi. Belki de kadın bunu farkında değil veya Baekhyun'u doğru yetiştirdiğini düşünüyordu. Ona ders çalışıp başarılı olması için gereğinden fazla baskı uyguluyor bu da çocuğu ailesinden uzaklaştırıyordu. Babası ise fazla umursayan biri değildi. Baekhyun'a genelde para vererek görevini tamamladığını düşünüyordu. Ne iş yaptığından çocuğun kendisi bile pek emin değildi. Zaten babasının ne iş yaptığı neden bu kadar önemliydi ki? Ya da annesinin. İnsanların ona bunu neden sorduğunu hiçbir zaman anlamayacaktı.

Kısacası Baekhyun'un da ailesi birçok ergenin sahip olduğu klasik baskıcı aile modeliydi. Baskıcı olduklarını da reddetmeleri cabasıydı.

Kahvaltısını bitirdikten sonra kasesini eve döndüğünde yıkamak üzere tezgaha bıraktı. Montunu giydikten sonra ayakkabılarını ayağına geçirip kulaklığını da taktı ve yeni lisesine gitmek için durağa yürüdü. Bu semte bu yaz taşınmışlardı. Onun için fark eden bir şey olmamıştı çünkü arkadaşı yoktu. Burada da edineceğini pek sanmıyordu, arkadaş seven bir insan değildi. Ders çalışmak ve notlarını yüksek tutmaktan başka bir şey yapabileceğini düşünmüyordu. Arada sırada kitap da okuyordu tabii.

Okula vardığında ilk yaptığı şey müdürün odasını bulmak oldu. Açık olan kapıyı tıklattı. "Gel." dedi müdür. Baekhyun içeri girerek eğilip selam verdi. "Ben yeni öğrenciyim, Byun Baekhyun." dedi.

"Ah, Baekhyun. Hoş geldin." dedi müdür. "Biraz otur, sana birazdan yardımcı olacağım." dedi ve önündeki bilgisayara geri döndü. Sessizce söylediği yere geçmiş orada otururken kapı tıklatıldı.

"Gel- ah, hayır gelme." dedi müdür gelen öğrenciyi görünce. Baekhyun kafasını çevirip bakınca kendisiyle neredeyse aynı boyda olan, beyaz tenli bir çocukla karşılaştı. Çocuk aşırı yakışıklıydı ve alnının iki tarafından ayrılmış parlak saçları yumuşaklığını Baekhyun'un oturduğu yerden bile belli ediyordu. "Hocam!" dedi çocuk. "Bir kez daha düşünmenizi-"

"Junmyeon" dedi müdür yüzünü ona çevirip. "Daha okulun ilk günü."

"Okulun ikinci ve üçüncü günü de bunu konuşmayacaksınız. Neden dört kişi olamıyoruz ki? Beşinciyi bulamıyoruz."

"Kimse ilgilenmiyor demek ki çocuğum." dedi müdür. "Kurallar böyle. Beş kişi olmadan bir kulüp açamam."

"Ama-"

"İşim var Junmyeon." dedi müdür. "Yeni öğrenci geldi onun hangi sınıfta olduğunu bulmaya çalışıyorum."

"Hah!" dedi Junmyeon. "Daha bilgisayar kullanamıyorsunuz ama ortalıkta patronluk taslıyorsunuz." Çocuk arkasını dönüp çıktı, Baekhyun ise onun ardından kaşlarını çatıp baktı sadece. "Onu umursama," dedi müdür. "Genelde böyledir. İşte! Sınıfını buldum, 2-1'desin." Adam ayaklandı. "Yaka kartın yok mu?" Baekhyun soruya olumsuz anlamda kafa salladı. Müdür çekmecesinin içinden küçük bir anahtar çıkararak odada yürüyüp başka bir dolap açtı. İçindeki bir kutudan Byun Baekhyun yazan yaka kartını çıkararak çocuğa uzattı. "Okulumuza hoş geldin."

Baekhyun yaka kartını adamdan aldı, yakasını iliştirmeye çalışırken adam koridorda bir öğrenciye seslenerek Baekhyun'u sınıfına götürmesini söyledi. Yolda çocuk ona yeni mi geldiğini ve nereden geldiği, neden geldiği gibi sorular sordu. Sınıfına geldiğinde içeriye girdi, yeni geldiği belli olan bu öğrenciye tüm sınıf gözlerini çevirdi. Baekhyun ne yapacağını bilemediği için öğretmen kürsüsünün yanında bekleme kararı aldı. Ders birazdan başlayacaktı. Baekhyun bilerek evden geç çıkmıştı.

Jun's Bureau of Investigation (ChanBaek) Waar verhalen tot leven komen. Ontdek het nu