BÖLÜM: 26 ♧ AİLE

361 20 17
                                    



Düzenlendi/2020.

 Lewis Capaldi - Bruises.

 Burcu'nun bölüm içerisinde giydiği elbiseyi medya kısmına ekledim, oradan bakabilirsiniz :) 15 word sayfası uzuluğunda bir bölüm olduğu için ikinci kez kontrol edemedim, yazdığım gibi yayınlıyorum. Yazım hataları, anlam da bozukluklar varsa şimdiden özür dilerim.



Kısık ama sert ses tonu aralık olan kapıdan kaldığım odaya dolarken bir saate yakındır uyanık olduğum halde kalkamadığım yatağa iyice gömdüm kendimi. Onunla ve çelik grisi gözleriyle karşılaşmak istemiyordum. Birlikte geçireceğimiz saatleri olabildiğince azaltıyordum böylece. Ne kadar görmek ve konuşmak istesem de bunu yapmayacaktım. Kendime verdiğim sözü tutarak yeni bir hayat inşa etmek için çabalayacaktım.

Doruk'un telefonda konuşması koridorda son bulurken birkaç saniye kapımın önünde durduğunu hissettim. Duraksayan adım sesleri birkaç saniyenin ardından tekrar harekete geçti ve merdivenlerden inmeye başladı. Ardından gelen dış kapının sesi evde yalnız kaldığımın haberini verdi.

Gömüldüğüm yatağın içinden çıkıp çıplak ayaklarımın zemine temas etmesine izin verdim. Yatağın yanındaki büyük pencerenin önüne ilerleyip arabasına ilerleyen Doruk'u izledim. Kot ve gömlek giymişti, basitti ama onda hiçbir şey basit durmuyordu.

Anahtarlarını atana kadar arabanın yanında duran Akın'ı fark bile edememiştim. Akın düşmekten son anda kurtardığı anahtarlarla ilgili Doruk'a bir şeyler söylerken Doruk sanki izlendiğinin farkındaymış gibi anlık bir içgüdüyle benim olduğum cama doğru baktı. Camın önünden çekilmeye fırsat bile bulamadan beni görünce olduğum yerde durup arabaya binmesini bekledim. Eli kapı kolunda kalırken kısa bir süre daha bana baktı ardından Akın'ın ikazıyla arabanın yolcu koltuğuna oturup bir daha benden tarafa bakmadı. Akın arabayı çalıştırırken sitenin çıkışında gözden kaybolana kadar camın önünden ayrılamadım.

Son günlere doğru yaklaşırken ondan uzaklaşmak için can atıyordum ama şimdi bir yanım çığlık çığlığa hata yaptığımı söylüyordu. Dün akşam arabada yaptığımız konuşmadan beri bu histen kurtulamıyordum bir türlü. Onu kafamda bitirdiğimi düşünüyordu ama benim yaptığım kendimi bu fikre alıştırmaktı sadece. Bende tamamen kabullenememiştim ve bunu o konuşmadan beri daha iyi anlıyordum.

Camın önünden ayrılıp odadan çıktım ve alt kata indim. Doruk'un mutfak dolaplarını karıştırırken kahvaltılık bir şeyler hazırlamak için beni çok uğraştırmayacak olan yulaf ve sütü alıp yanına da masanın üstündeki meyve dolu sepetten bir tane muz alıp kahvaltımı hazırladım. Hazırladığım kaseyi alıp küçük okuma odasına girdim. Camın önündeki koltuğa oturup kahvaltımı yapıp dışarıyı izledim uzun süre. Bu odanın insanı sakinleştiren bir tarafı vardı gerçekten. Zamanın nasıl geçtiğini bile anlayamıyordunuz burada otururken.

Oturduğum koltuktan kalkıp elimdeki kaseyi bulaşık makinesine koyduktan sonra üst kata çıkıp kaldığım odayı toparladım. Yerde duran çantamın içinde telefonumun melodisini duyunca banyoya girmekten vazgeçip telefonumu elime alıp aramayı yanıtladım.

"Esra, günaydın?"

"Günaydın mı? Burcu saat ikiye geliyor. Lütfen bana yeni uyanmadığını söyle. Çoktan kalktığını ve hazırlandığını söyle lütfen."

"Yeni kalkmadım."

"Ah, süper. Bugün aldığım tek iyi haber bu olabilir."

"Ama hazırlanmadım da Esra."

ÜNLÜHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin