40. Bölüm | Suçlular ve Bedele Kalanlar

1K 75 87
                                    

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.


Merhabalar, okudukça şaşıracağınız ve sonunda Kalika'yla sohbet edebileceğiniz bir bölüm ile geldim. Bu bölüm, özel ithaf isteyen ve başarılar dilediğim biricik okuruma gelsin. Tüm kitaplarımı okudu kendisi. Çok tatlı ^^

Ve güzel bir haberim var. Artık satır arası yorum bırakılmaması sorununu çözdüm. Rahat rahat satır aralarına yorum, kahır, iltifat bırakabilrisiniz. :D Umuyorum ki saatlerce uğraşmam gereken bu sorunun ardından yorum bırakırsınız çünkü sadece "Yeni bölüm ne zaman" sorusunu görmek beni üzüyor.

Ben kitabın size ne hissettirdiğini, görüşlerinizi, sevdiğiniz, sevmediğiniz, şaşırdığınız yerleri, duyguları ve "sizi" görmek istiyorum. Sürekli olarak "Bu kadar güzel bir kitapta neden oy-yorum eksik" gibi sözler duyuyorum ama madem buraya kadar benimle geldiniz şimdiden sonra da büyüyerek gidelim. Büyümemize yardımcı olun, iyi yerlere ulaşmaya hazır olalım.

Yorumlarınızı tüm içtenliğinizle bekliyorum, yoksa bölümleri sizin için biriktiren yazarınız size bölüm değil Zebani fırlatır benden demesi. ^^

Keyifli okumalar.





Bölüm 40: "Suçlular ve Bedele Kalanlar"

"Evet amirim, ikisi de 16 yaşında..."

"Lise öğrencisi olduklarını söylediler. Öylesine geldiklerini söylüyorlar ama güvenlik görevlisi onların bir çanta dolusu para ile bulduğunu söyledi."

"Evet, okulda o kadar para olduğunu sanmıyorum. Yakın saatlerde banka soyulduğuna dair bir ihbarda almadık." Adam güldü, telefondaki amirinin söylediklerini dinledi.

"Tamam, bir saat uygun mudur?"

"Tamamdır amirim."

Adam telefonu kapattıktan sonra dönüp, parmaklarını masanın üzerinde birleştirdi. "Ne yazık ki sizi bir saat daha bekleteceğim," dediğinde Ege sinirle soludu. Öne doğru eğilmiş, dirseklerini dizine yaslamış ve sinirle ayağını sallıyordu. Saçlarını karıştırıp aniden doğrulduğunda, ikimizin bakışları da ona döndü. "Sabaha kadar bekledik zaten, güneş doğmak üzere!" diye söylendi Ege. "Ayrıca, bu bir saat içinde çantamızı geri alabilir miyiz? İki saattir o köşede çalınmayı bekliyor da!"

Ege'nin işaret ettiği yere bakmasak da, çantanın getirildiğimizden beri atıldığı köşede alelade bir şekilde beklediğini biliyordum. "Çantayı alamayacağını yetmişinci defa söylüyorum küçük bey," diyerek karşılık verdi polis.
"Şimdi sizi yerinize alayım, hala bir saatiniz var."

Ege sinirle ayaklandı ve polisin işaret ettiği yöne doğru adımladı. "Ne biçim iş yapıyor bunlar," diye söylenmeye devam ediyordu. "Şayet adını söyleme zahmetine girseydin, bu vakte dek burada beklemek zorunda kalmazdın," dedi polis. Arkamızdan ilerliyor ve geçtiğimiz masalardaki boş bardakları da elindeki tepsiye dolduruyordu. "Sırf senin adını öğrenebilmek için saatlerdir kahve ile kendimizi ayık tutmaya çalışıyoruz," diyerek elindeki tepsiyi ve üstündeki boş kahve bardaklarını gösterdi. Yüzündeki güleç ifade, yaptığı şakadan keyif aldığını gösterse de, mimik dahi oynatamadığımız yüzlerimizi görünce onun gülüşü de silindi.

Lanetli Kan | I-II ve IIIWhere stories live. Discover now