38.Bölüm | Susamış Su

1K 80 61
                                    


Bölüm 38: ''Susamış su''

''Egemen bunun sebebinin Kalika olduğunu mu düşündü?'' diye sordu doktor. ''Bunu düşünmesinin sebebi sen miydin?''
''Bana bu fikri veren o idi, ben onun düşüncelerini etkilemedim.''
''Öyleyse yalnızca senin zihninde olan bir varlığın gerçek olduğuna nasıl inandı Mercan?''
Doktorun sorusu, genç hastayı yalnızca öfkeyle ona bakmaya zorladı. Kaldırmadığı başının ardından diktiği gözleri ile doktoru uzunca süzdü, dişlerini gıcırdattı ve elleri bağlı olmasaydı ara sıra nükseden kızgın duygularının sonuçlarının ne getireceğini düşledi.


Kurumuş saçları, şimdi de cansızlığından ötürü süpürge misali ayrılıp gözlerine giriyordu. Soluklandı, gözleri usulca yere düştü. Hala çok parlak, diye düşündü.


Işıkları kapatın ve gözlerim karanlığı görmez olsun.

''İnsanlar görmedikleri ve duymadıkları şeyleri kabul etmekte zorluk yaşarlar Mercan. Egemen ise hiç görmediği bir varlığın aniden gerçek olduğuna inanmış ve seni kurtarma çabasına girmişti... Bu, sence de bir yönlendirme sonucu oluşmuş bir tepkiyi andırmıyor mu?''

''Onu yönlendirmedim.''

''...Ama ona Kalika'dan ve yaptığını düşündüğün şeylerden bahsettin ve o da, kendi sorunları ve ölen arkadaşlarının acısı ile birlikte sana inanmayı seçti. Çünkü... Senin o aciz, yaralı ve masum görüntün tüm bu cinayetleri ve olay örgülerini yapamayacakmış gibi görünmene ve bunun sonucunda ortada güçlü bir suçlu arayışına girmesine neden oldu. Sen tüm bunları yapamayacağına inandırdın onu; o da bunları yapacak birisini sunmanı kolaylıkla kabul etti.''

''Neden gerçek olmayan bir şeye bu denli sarınacağım ki?'' diye sordu Mercan.

''Çünkü yaptıklarını ancak bu şekilde örtbas edebilirsin Mercan. Dün gece öldürdüğün adam, senin kaçıncı cinayetindi?''
Sorunun cevabı gelmedi ancak doktor devam etti. ''İkinizde bağlıydınız ama nedense odada en ufak bir darp edici nesne olmamasına rağmen sen zincirlerinden kurtuldun ve ona saldırdın. Adam öldü Mercan ve bu ölüme sebep olabilecek tek şey senin o lanetli ellerin iken sen, tüm suçu Kalika'ya atıyorsun. Biliyorum ki, Kalika senin yalnızca cani yanının bir parçası...''

''Doğru değil,'' dedi yalnızca. Hangi kısmı yalanladığı açık değildi. ''Yaptıklarının bir açıklaması yok, bu yüzden Kalika'yı oluşturdun. Küçüklüğünden beri... Henüz ilkokula başladığından beri... O satırı alırken de, kazanı patlatırken de, kulüpteyken de... İçinde yatan o vahşi yanını Kalika olarak dışa vurdun Mercan. Sen, öfkeni somutlaştırdın ve bunu herkesin görebileceği bir hale getirmeye çalıştın. Her zaman tüm bunları yapamayacağına inandırdın Ege'yi; o da bunları yapacak kişinin Kalika olduğuna inanıverdi.''


''Bunların hiçbirini ben yapmadım,'' dedi Mercan. Dişlerinin arasından fısıltıyla konuşuyor ve kırık dişlerini birbirine çarpıyordu. ''Hepsini onlar yaptı.''
''Öyleyse neden burada onlar değil de sen varsın?'' dediği anda Mercan, gözleri donuk bir halde öylece kalakaldı. Dudakları kilitlendi, gözleri sarsıldı ve yalanlamaya hazır yanı acı acı susturuldu.


''O-onları...'' dedi. Kekeledi, sesi titredi ve kırık dişleri daha da kırılmak istiyor gibi sıktı. ''Onları buraya getirmediniz...'' dedi, kırgınlıkla. ''Onları buraya getirmediniz doktor. Niye buraya getirmediniz? Onları görmek istiyorum.''

''Onları görmek mi istiyorsun?'' diye yarı şaşkınlıkla soludu doktor. Gözlüklerini hafifçe indirdi, gözlerinin üzerinden genç kızı dikkatle süzdü. Uzun uzun baktıktan sonra dudaklarını büküp arkasına yaslandı.


Saat öttü. Bir dakika daha geçmiş ancak ruhların kime ait olduğu hala çözülememişti.
''Onları görmenin tek bir yolu var Mercan; o da onların sana değil, senin onlara gitmendir. Lakin... Buradan çıkış iznin yok. Henüz onlarca sorumu yanıtsız bıraktın.''
''Onları görmek istiyorum,'' diye fısıldadı Mercan. Bedeni hafifçe öne arkaya sallandı, dudakları kendi kendine kıpırdadı ve zemindeki belli bir noktaya dikilmiş gözleri uzun bir süre kapanmadı.
''Onları görmek istiyorum.'' Defalarca tekrarlasa da dileğinin gerçekleşmesi için gerekli imza atılmaya hazır değildi.
''Onları göremezsin Mercan. Şayet bunu gerçekten istiyorsan, anlatmaya devam etmel
isin.''


''Anlatıyorum, bildiğim her şeyi anlatıyorum ama bana inanmıyorsunuz.''
Doktor başını iki yana salladı, kalemi parmakları arasında çevirip masaya çarptı. Çıkan sesten irkilen Mercan gözlerini yeniden doktorun gözlerine çıkardı. ''Onlara ne olduğunu hatırlıyor musun Mercan?'' diye sordu, tereddütle. Tek kaşı aheste bir biçimde havalandığında, gözlerinde tehditkâr bir hava da vardı. Genç kız başını salladı, yutkunup gözlerini kaçırdı. ''Ege seni kurtaracağına dair sözler vermişken... Onlara ne yaptığını hatırlıyor musun?'' diye sorduğunda ise kız yerinde kıpırdandı. Dudaklarını ısladı, çatlamış derileri nemlenip anında yeniden kurudu. Rahatsız edici bir kokunun ardından zincirler takırdadı.

''Hatırlıyorum.''

Lanetli Kan | I-II ve IIIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin