53.Bölüm

103 14 2
                                    

Kafamı kaldırıp gözlerimi açtım ve gördüğüm Savaşın yüzü ile kocaman gülümseyip saate baktım bu gün Amerikaya gidicekti saat daha sabah 7'idi ve uçağı akşam 8'idi. Kafamı tekrar göğsüne koydum ve beline daha sıkı sardım bir kolumu diğer elim zaten Savaşın avucundaydı. Tam 5 sene orda olucaktı hiç görüşmicek değildik ama işte benden uzakta olması beni üzüyordu ister istemez normalde geçen hafta gitmesi gerekirken işlerini burdan halletmiş ve bir hafta daha yanımda kalabilmişti. Saçımın okşandığını hissedince burnumu çektim "Bir ağlama sesimi duydum ben" Gülümseyip kafamı kaldırdım "Ne münasebet amerika kaçtı gözüme" Sırtını yatak başlığına dayayıp kollarını açınca hızla kollarına girip sarıldım "Sayılı gün çabuk geçer diyorlar hem sıkma sen o tatlı canını ayrıca unutma ruhum seninleyken benim senden başkasıyla olmam dünyanın sonunun geldiğine falan işarettir" İç çektim ardından geri çekilerek ayağa kalktım ve gözlerimi silip gülümsedim "Çok vaktimiz yok kalk hadi" Savaş gülerek yataktan kalktı ardından dolabının önüne geçti. Dün gece annemler yazlığımıza gidiceklerini söylemiş Azra tek kalmamk için Alpi çağırmıştı annemler tabiki toplanıp gitmişlerdi bu tatil Pınar teyzeyi mutlu etmek içindi bende fırsatı değerlendirerek abime yalvar yakar Savaşın yanına gelmiştim. Savaşın kapının yanındaki 2 büyük boy valizine ve bir orta boy valizine bakarak iç çektim ardından üzerimde kıss kollu olduğu için Savaşın önüne geçip onunla beraber dolabına bakmaya başladım ardından kendi tişörtümü göremeyince anladım ki valizine koymuştu. "Bence bunu giy" Bana uzattığı buz mavisi sweati aldım arkasında spreyle yazılmış gibi kuru kafa işareti vardı kendim giyicekken bana giydirip bir öpücük bıraktı ardından kendide haki bir tişört giydi ardından benim bakışlarımı görüp siyah kapşonlusunuda üstüne giydi ve siyah eşofmanını değiştirme zahmetine girmeden ceketlerimizi eline alarak boş eliylede elimi tutup aşağı indirdi bizi. "Günaydınlar efendim" Poyraza gülerek baş selamı verdim ve mutfağa Denizin yanına geçtim ikimiz beraber hem muhabet ediyor hemde kahvaltı hazırlıyorduk masanın üzerindeki telefonum çalınca ellerimi kurulayıp açtım "Efendin Azroşum" Deniz gülerek işine devam etti "Liva ben bişey yaptım Deniz yanında mı" Denize baktım "Evet neden" "İyi benimde yanımda Niğda var şimdi iyi dinleyin tek seferde anlatıcam" Denizin kolundan tutup çektim ardından telefonu hoparlöre alıp sesini kıstım "Şey kızlar nasıl söylemem gerekiyor bilmiyorum" Kaşlarımı çattım "Korkutmasana kızım söyle" Denizi kafamla onayladım görmiceğini bile bile "Tamam hazır olun şey dün gece Alple-" Hızla atladım "Ayrıldınız dimi ne oldu" Niğda kahkaha atarken Deniz ağzımı kapattı "Hayır şey işte şey" Azranın son utana sıkıla söylediği cümlesinden sonra Deniz ve Niğda çığlık atarken ben telefonu bir kenara bırakıp kollarımı birbirine bağladım "Al oynamıyorum ben ya bunlarda evlenir şimdi bir ben sap kaldım hoş mu aq" Denizin çığlığına koşan Poyraz ve Savaş bana tuhaf tuhaf bakarken Deniz hızla konuştu "Neyse kızlar kapatıyorum konuşuruz" Telefonu kapatıp bana uzattı ardındam sevgili kocasına dönüp sırıttı "İyimisiniz kızlar" Omuz silktim "İyiyiz hayatım bişey olmadı" Poyraz Denizin yanağı öperken Savaş kollarını omuzlarımdan sarkıtıp yanağımı okşadı "Sevgilim sen iyimisin" Tekrar omuz silktim Poyraz kahkaha atıp konuştu "Ben karıma yardım ederim hadi siz içerde oturun" Ayağa kalkınca Savaş Poyrazın omzuna vurup beni takip etti. "Neden böyle yapıyorsun ki gitmemi isteyen sendin" Omuz silkip sırtımı göğsüne dayadım kolunu belime sararken diğeri ile saçlarımı okşuyordu "Ama özlicem ki" Saçımı öptü "Ben herzaman sol tarafındayım sarı fırtına bunu aklından çıkarma ve bir telefon kadar uzağındayım tamam mı" Kafa sallayıp kafamı geriye atarak boynunu öptüm oda alnımı öpüp saçlarımı okşamaya devam etti. Kahvaltımızı yapmış hazırlanmış Poyrazın arabasına Savaşın valizlerini koymuştuk gelen Pınar teyze oğluyla vakit geçirsin diye onları yanlız bırakmış bizim mahalledeki çiğköftecide hep beraber oturuyorduk. "Ya sıkma artık canını temelli gitmiyor ya ayrıca ilk ayrılışınız değil ki kaç ay ayrı kaldınız" Dudağımı büzdüm "Ama ozaman gözümün önündeydi boncuğum" Deniz kolumu okşayıp kafasını Poyrazın koluna koydu. "Olsun sürekli ararsın ayrıca Savaş sana ihanet falan edebilicek birisi değil" Azraya gülümsedim daha ona cevap veremedin abim atladı "Götü yemez bir kere" Hep birlikte kahkaha atarken gözüm masada Savaşın olmadığını bilse bile gülüşünü izlemek için onu aradı. Muhabbete devam ederken kapıdan Savaş girdi "Selam dostlarım müsadenizle sevgilimi çalmak iseterim" Ben ayağa kalkarken Savaşa tepki olarak Uzay konuştu "Dilenci değilim ama sevgiliniz varmı be abi" Kahkaha atarak Savaşın elini tuttum ve diğerlerine el sallayarak ordan çıktım "Çok vaktim yok sevgilim annem git sevdiğin kadınla konuş dedi tekrar geri istiyor valla sanki ölecem" Hızla elimi çekip koluna vurdum "Bir daha söyle" Gülerek saçımı öptü el ele bizim duvara gelip oturduk bir süre sessizce gelen geçeni izledik ardından Savaş konuşmaya başladı. "Burası bizim oldu bizimle ağladı bizimle güldü belkide bizimle sevdi buraya ilk geldiğimizde sadece sakinleşmek istemiştim ama sena daha çok kapıldım tuhaftırki ilk burda sevgili olduk gerçi bizim karşılaşmamız sevgili olmamız kavga etmemiz hepsi kompile başından sonuna kadar tuhaftı ben Deryayı seviyorum zannederken sana daha çok kapılıyordum geceleri seni düşünerek uyumaya başladıkça kendime sinirim artıyordu sonra dedim ki Savaş oğlum bu kızı her gördüğünde kalbin böyle hızlı çarpmamalı bu kız her güldüğünde dünya aydınlanmamalı kendimi ne kadar engellemeye çalışsamda olmadı iyikide olmadı ben artık seni ezberlemişim birşey olduğunda ne tepki vericeğini ne olucağını ezberlemiş durumdayım mesela sana dönüp aniden seni seviyorum desem dudaklarını birbirine bastırır yeşim gözlerini kocaman açar ardından derin bir nefes vererek kocaman gülümsersin" Kafasını bana çevirdiğinde gerçektende dediklerini yapmıştım "Sen hayatıma girdiğinden beri zor durumda kaldığımda hep düşünüyorum ne yapmam gerek diye sonra tekrar düşünüyorum benim bahar gözlü peri kızım ne yapardı diye sonra aniden bir gülümseme bastırıyor bana olur olmadık tebessüm ediyorum senin yanımda olduğunu kokunu duyduğumu düşünüp mutlu oluyorum yani demem o ki sarı fırtınam ben seni kendimden çok seviyorum" Hızla boynuna sarıldım ve bir öpücük bıraktım "Seni çok seviyorum koca adam bunu unutma belki senin gibi süslü cümleler söyleyemiyorum sevgimi anlatırken ama gözlerinin en içine bakıyorum kalbimi gör diye" Dudağımı öperken gülümsedi geri çekilip saçlarımı okşadı kafamı kendine bastırıp saçlarımın üstüne çenesini koydu ardından da azarlar tonda konuşmaya başladı "Hayır anlamıyorum ki annem gidicem diye trip atıyor sen gidicem diye üzülüyorsun ama ikinizde demiyor ki gitme kal.Hayatımda ki en önemli mücevherlerim beni durdurmazken hiç bir engellim kalmıyor" Kendimi geri çektim "Bana bak Savaş bey o okula gidilicek o diploma alınıcak sonra o beyaz önlük giyilicek bende havalı havalı benim sevgilim doktor ayol diyerek gezicem Pınar teyze günlerde en başa oturucak benim oğlum doktor ayol diyip bütün cadıların dikkatini çekicek sonra belki biz bir mekandayken bir şey olucak ve sen havalı havalı ben doktorum açılın diyip olayı hallediceksin bende dicem ki açılın bende sevgilisiyim" Savaş kahkaha atarken ben tebessüm ediyorudum "Sen sanki farklısın hatırlatırım seninle ortak derslerimiz var sende beyaz önlük giyiceksin" Omuz silktim "Olsun hadi anneni bekletmeyelim dün gece biz seninle sıkı sıkı sarılıp uyuduk kadın oğluna doysun" Alnımı öpüp duvardan atladı ardından belimden tutup beni indirdi indirirkende buse kondurmaktan çekinmedi. El ele eve doğru ilerlerken bizim kapının önünde gördüğüm Tarık ile kaşlarımı çatıp telefonumu çıkardım aynı zamanda da Savaşı durdurdum "Bir dakika beklermisin sevgilim" Omuz silkti ve kafasını kafamın üstüne koydu abim telefonunu açmayınca Alpi aradım. "Efendim sarışın"  "Alp uçarak eve gelin acil" Alpin öksürük sesi duyuldu "Neden ne oldu bişey mi oldu Liva cevap versene" Göz devirdim "Alpiş Tarık bizim kapının önünde annemler Pınar teyzelerdeler büyük ihtimalle koşarak gelin" Telefondan bir kaç ses geldi ardından da abimin sesi "Bana bak yavru kuzu sakın gitmiyorsun o şerefsizin yanına gider ayak Savaşı katil falan ederiz olmaz yani" Telefonu kapatıp Savaşa döndüm "Bencede Aybars haklı biz böyle sarılalım ben senin kokunu içime çekeyim ciğerlerim sen koksun" Ellerimi belime dolayıp kulağımı kalbine yasladım ve tam üzerine bir öpücük bıraktım "Kalbini öperim koca adam" Saçlarıma bastırdığı burnunu kaldırıp öpücük bıraktı yerine "Kalbimi öperim küçük kız" Biz böyle sarılı kalırken ilk önce Alpin sesini duydum "Arkadaşlar burda aile var lütfen" Savaştan ayrılıp ters ters baktım ona ardından da ağzımı oynatarak konuştum sokağın otrasında bağırcak değildim "Dün gece aile yok muydu" Önce kaşları çatıldı ardından yanakları hafifçe kızarırken ben kahkaha attım küçüklüğümüzden beri ne zaman suç işlese yanakları kızarırdı benimse göz bebeklerim büyürdü. Herkes toplandığında hep beraber eve doğru ilerledik "Sen Pınar teyzemin yanına git hemen gelicem bende" Savaş omuz silkti elimi tutan elini sıktım "Bir kere söz dinle be adam bir kere" Oflayıp yanağımı öperek evine girdi tabi içinden ne kadar sövdüğü aşikardı. "Siz hep böyle sürü halindemi gezersiniz" Abim Tarığın önüne geçti ardından bize döndü "Siz eve geçin ben konuşup gelirim" Niğdalar eve ilerlerken koluma giren Uzay ve Azra biz öylece dikiliyorduk olay varken bir yere kaçamazdık abim sabır dilenip Tarığa döndü "Bu küçük kardeşin hiç değişmiyor biliyormusun Aybars hep inatçı" Göz devirdim "Bu seni ilgilendirmez ne istediğini söyle ve siktir git" Çaprazımda duran Alpin kolundan tutup dibime çektim "Abim az önce küfür mü etti" Kafasını salladı "Ozaman bu patlama yakındır demek bir iki adım geri atalım" Azraya gülüp ellerimi cebime soktum. "Babannem sizi görmek istiyor" Alpe birbirimize şokla baktık "Ne alaka lan kaç senedir torunum var diyip bir kere aramadı şimdi ne alaka" Tarık omuz silkti "Bana onları getir dedi okadar" Abim Tarığın omzuna vurdu "Şimdi yaylan ben sana ulaşır fikrimizi söylerim" Tarık göz devirip arabasına binerek uzaklaştı abim bize dönünce omuz silkip Savaşlara doğru döndüm "Sonra konuşalım şimdi gidip biraz sevdiceğimi izlicem" Abimin arkamdan sabır dilendiğini duydum tabi Alpinde güldüğünü. Saatler ilerlerken Savaş bir benim yanımda bir annesinin yanındaydı şuan ise hepimiz hava alanındaydık ağlamamı tutmaya çalışırken başarısız olup duruyordum gözlerimden yaşlar akıyor ama sesim hiç çıkmıyordu. Herkese tek tek sarılırken en sona annesini ve beni bıraktı Pınar teyze oğlunun kokusunu içine çekti saçlarını okşadı Savaş annesinin alnını öptü ve gülümsedi ondan ayrıldığı zaman Hasan amca karısının kolunu tutup arabaya ilerletmeye başladı büyükler giderken biz gençler kalmıştık Savaş bana doğru gelirken dudaklarımı birbirine bastırıp gülümsedim kollarını bana sardığında ise kendimi tutamayıp hıçkırdım "Yapma böyle sarı fırtına kalbim acıyor" Omuz silktim "Elimde değil gözlerim ihanet ediyor" Saçıma milyonlarca öpücük bıraktı ardından yanaklarıma ve en son dudağıma alnını alnıma yaslayıp fısıldadı "Unutma bir telefon uzağında sol yanın kadar yakınındayım" Gülümseyip kafa salladım o sırada uçağı anons edilirken geri çekilmek yerine tekrar sarıldı "Herzaman vedalarda en sona bırakılan hiç ayrılmak istemediğimiz insanlar olurmuş bunu unutma" Geri çekildiği anda vücudum bir boşluğa düştü birden hava soğudu tenim buz kesildi. Savaş gözden kaybolana kadar öylece akan göz yaşlarımla onu izledim ardından ise geriye dönüp bizimkilere bakarak tebessüm edip omuz silktim "Senin omuz silkişine kurban hepimize alıştırdın kız zilli gel buraya" Kollarını açan Uzaya sarıldım "Uzay o gitti" Alp kahkaha attı "Ulan az önce hepimiz uğurladık sakin ol az" Uzayın göğsünden kafamı kaldırdım ve cırladım "Hain ikiz, duygusuz öküz seni Kadir amcaya şikayet edicem pislik çocuk" Abim Alpin ensesine vurdu "Alp yapma oğlum kız zaten üzgün" Alp omuz silkip Poyraza bulaşmaya başladı bu seferde "Ağlama artık benden sonraki" Yatağımda yastığıma sarılmış öylece yatıyordum Alp ise saçlarımı okşuyordu "Ama Alp camı açtığımda onu göremicem ki" Alp tekrardan saçımı okşadı "Bak güzeller güzeli biricik ikizim diğer yarım can parçam Savaş ne dedi sana bir telefon uzağında sol yanın kadar yakınındayım.Ağlama yeter artık" Yataktan doğrulup sırtımı başlığa dayadım "Seviyorum seni lan" Alp halime kahkaha atıp sarıldı sonra aklına bişey gelmiş olucak ki aniden geri çekildi "Şu Kadir amca meselesinide bir konuşmamız gerek" Aniden kahkaha attım "Sen safmısın gidip ne dicem acaba Kadir amcacığım benim biricik ikizim ve biricik kız kardeşim dediğim kız tövbe estağfurullah" Alpin yanakaları kızarırken benimde kafam dağılmış keyfim yerine gelmişti hızla yanaklarını sıkıp çocuk severmiş gibi hareketler yapmaya başladım "Oy oy çen utandın mı bak bak yanaklarıda kıcarmış çen büyüdünde utanıcak çeylermi yapıyorşun" Alp yanaklarını ellerimden kurtarıp hızla ayağa kalktı "Gidiyorum ben ya sende yemeğe falan gelme tamam mı uyuz" Odadan çıkarken arkasından bağırdım "Gel buraya kaçamazsın elma yanak" Yataktan doğrulup iç çektim saçlarımı saçma bir topuz yaparak ayaklarıma panduflarımı geçirerek kahvaltıya indim sofrada gördüğüm Uzayla göz devirdim "Bu çocuk niye hergün bizim evde anlamıyorum ki" Bana dil çıkarırken annem hafifçe popoma vurdu "Kız düzgün konuş Uzay oğlum hakkında" Sandalyeme oturup göz devirdim "Nerde benim biricik abim,yengem ve en önemlisi kahramanım" Annem tabaklarımıza börek koyarken sorumu cevapladı "Abin tersaneye gitti Niğda Denizle beraber dükkan bakmaya gittiler" Kafa salladım Deniz moda tasarım okumuştu Niğda ise gastronomi okumuştu. Kahvaltımı yaptıktan sonra Uzayın zoru ile hazırlanmaya başlamıştım pantolonumu giyerken çalan telefonumla düğmemi kapatmadan koşarak yatağıma atladım ve gelen görüntülü aramayı kabul ettim. "Sevgilim" Savaşın bana seslenmesi ile kocaman sırıtırken buldum kendimi "Bukleli napıyorsun sesin uykulu geliyor" Gülümsedi ve yastığına sarıldı "Oteldeyim şimdi uyumadan seni aramak istedim" Ayağa kalkıp telefonumu görebileceğim bir yere yasladım "Çok iyi yapmışsın bukleli bende çoktan özlemiştim seni" Kahkaha attı pantolonumu düzletip dolabımın önüne geçtim "Nereye gidiyorsun sarı fırtına" Omuz silktim "Bilmiyorum ki Uzay zorladı hadi hadi diye nereye gidicem napıcam bir fikrim yok" Dudaklarını büzerken kot pantolonum üzerine mor bir kazak giydim  ve ona dönerek sırıttım "Olmuşmu" İç çekti ve hafif kapalı gözleriyle konuştu "Herzaman ki gibi çok güzelsin" Gülümsedim "Hadi kapatayımda uyu sen baksana ayakta uyuyacaksın yoksa" Kafa salladı "Ama uyanınca ararım birde nereye gittiğinizide yaz merak ederim" Öpücük atıp telefonu kapattım ve arka cebime atarak şişme siyah montumu giydim cüzdanımıda cebime atarak aşağı indim. "Ne sırıtıyon kız deli gibi" Omuz silktim Uzay kolunu omzuma attı "Savaş kankimle konuşmuştur Alpaşkım" Evet Uzayda Alpten alışmıştı aşkım kelimesine "Uzayaşkım hadi götür bu uyuz sarıyı" Kapıyı açtığımda karşımda sırıtan Azrayı görünce sırıttım "Alpiş yavuklun gelmiş evde tekiz diye bana yiğen falan yapmayın sakın" Senmisin bana uyuz diyen bana katılan Uzayla sırıttım "Alp dikkatli olun yakalanmayın kız Azra Merveleremi geldin" İçerden Alpin senini duyunca Uzayın arabasına koşmaya başladık tam arabaya binerken Alp kapıdan bize bağırdı "Bana bak Sarı cadı sakın eve gelme seni döverim" Elimi he he der gibi sallayıp arabaya bindim "Ee nereye gidiyoruz lan tırrek" Bana bakıp sırıttı "Dün Zeyno aradı seni ama ben açtım çok önemli dedi bana getir falan dedi bende seni oraya götürüyorum" Omuz silktim ve Savaşa mesaj atıp fotoğraf çekildim Uzayla beraber. Evin önünde durduğumuz anda arabadan inip kapıyı tekmelemeye başladım. "Sadece bir kere şaşırt beni" Omuz silkip teyzemi iterek içeriye girdim "Hadi söyle niye beni buraya getirtin" Teyzemin anında gözleri dolarken kendini yanımdaki koltuğa bıraktı ağladığı kırmızı gözlerinden belliydi zaten kafasını dizime yaslayıp konuştu "Liva benim çocuğum olmicakmış" Söylediği şeyle tüylerim diken diken olurken gözlerim doldu teyzem çocukları çok severdi saçını okşadım "Dünyanın sonu değil ya Zeynoşum bak bana ağlama" Kafasını kaldırıp sarıldı "Ama Muratla bir evladımız olsun çok istiyorduk" Benimde gözlerim dolarken ağlamasına dayanamadım "Murat abi nerde peki" Hıçkırıkları devam ederken omzumda zar zor konuştu "Kaanla beraber" Uzaya kafamla işaret verdiğimde beni onaylayıp ayaklandı "Teyzem bak bana" Ellerimi iki yanına koydum ve yüzünü sabitledim "Ne denir bilmiyorum ama çocuğunuz olmasa bile bu dünyada çok fazla sevgiye muhtaç çocuk var belkide bir tanesi sizi bekliyor yapma böyle kendini harap etme" Tekrar kollarını boynuma sardığında göz yaşlarım akıyordu artık. Teyzemi yatağına yatırıp saçlarını okşamdım "Güzel hatun yapma böyle tamam mı ağlama kendini parçalama bu hayat her an herşeyi önüne çıkarabilir bak bunu benden daha iyi biliyor olman lazım üzme artık kendini" Saçlarını okşayarak uyumasını bekledim. Telefonum çalarken sıçradım yataktan kalkıp telefonumu açtım "Efendim anneciğim" Odadan çıkıp aşağı indim "Aşkım teyzen iyi mi geliyoruz şimdi oraya" İç çektim "Annem Zeyno hiç iyi değil zorla uyuttum Murat abide evde değil şimdi Kaanı aricam gelsinler eve" "Tamam sarı kuzum biz bir saate geliriz" Telefonu kapatıp Kaanı aramak yerine mesaj attım ve mutfağa girip yemek hazırlamaya başladım. Yaklaşık 3 saat sonra herkes salonda oturmuş sessizce birbirine bakıyordu bu sessizlik benin gibi Alpide sıkmış olucak ki kulağıma eğilip konuştu "Yemin ediyorum bileklerimi kesicem Zeynoya birisi ağlayınca çok çirkin olduğunu söylesin" Kafamı omzuna koydum "Konuşma lan komik bir konumu" "Dünyanında sonu değil" Omuz silkti saatler ilerlerken annemler orda kalmaya karar vermiş yarın okul olduğu için biz eve geçmiştik Uzay artık mesken bellediği Alpin odasına ilerledi bende kendi odama geçip yatağa bıraktım Savaşada fotoğraf atıp kendimi uykuya bıraktım.

~ agalar oy vermeyi unutmayınn 😎👍
~ En sevdiğiniz müzikkk nedirr ?

Kendi Numaram ✔️Where stories live. Discover now