37.Bölüm

101 12 3
                                    

Kahveleri kendim yapmak istediğim için mutfağa geçmiştim. Masamıza ilerlerken kaşlarım çatıldı Savaşın kucağında Onur ve etrafında 3 tane kız ve sanırım kızlardan biri çok tanıdık geliyordu hızla yanlarına ilerleyip tepsiyi masaya koydum ve yapmacık şekilde sırıttım."Birşey mi istemiştiniz kızlar" Sarışın kız hızla konuştu "Hayır tatlım sadece bu iki yakışıklıyla sohbet etmek istemiştik" Dişlerimi sıktım hızla ve Onuru kucağıma aldım "Öylemi yanlız ikiside benim" Kız bana göz devirirken Savaşa dönüp konuştu "Yakışıklı şey istersen sonradan konuşabiliriz" Hırsla bağırdım "Güvenlik buraya bakabilir mi" En fazla iki dakika sonra ik tane güvenlik yanımıza geldi "Buyrun Liva Hanım" Kızları gösterip konuştum "Bu hanfendiler dış kapıyı bulamamışlar yardımcı olursanız çok sevinirim" Kızları yanımızdan uzaklaştırırlarken Uzay geldi ve olanlara anlam veremedi o anda aklıma kumral olan kızı nerden tanıdığım geldi ve bütün kanım dondu. Onuru hızla Uzayın kucağına bırakıp kızların peşinden koştum ve kafenin olduğu sokaktan köşeye dönmeden yakaladım onları ve kumral kızın kolundan tuttum. "Sen nasıl yaşıyorsun" Kız yüzüme korkuyla baktı ve hızla kolunu çekti "Ne diyorsun sen be" Gözlerim büyürken bir tık bağırdım "Sen intihar etmedin mi lan boşu boşuna Uzayın hayatını mahvettin" Kız bana yalvarırcasına baktı "Lütfen kimseye bundan bahsetme" Derin bir nefes aldım "Uzayın karşısına çıkmayı bile düşünme" Kızı orda öylece bırakıp sert adımlarla restorantın bahçesine girdim ve yüzüme yerleştirdiğim gülümsemle konuştum "Ee okula gitmiyormuyuz" Hep beraber ayaklanıp arabaya bindik Uzay Onur için taktığı bebek koltuğuna oturtup kemerlerini taktı bende yanına oturdum cama kafamı yasladım okula gelene kadar ikisi muhabbet etmiş arada benide konuşturmaya çalışıyorlardı ama kafam okadar çok karışıktı ki en sonunda okula girdiğimiz de hızla indim ve Onuru öptüm Uzaylada vedalaşıp Savaşla el ele bela çift olarak girdik. Savaş kulağıma eğilip konuştu "Eğer senin için bir sıkıntı olmazsa gidip Derya ile konuşucam" Kaşlarımı daha çok çattım "Neden ki" Merdivenlerin dönemeçinde durup bir basamak yukarı çıktım boylarımızı eşitlemek için "Çünkü artık anlaması lazım sürekli ters yaparak anlatıyoruz belki insafa gelirde anlar" Gülüp kestirdiği saçlarını karıştırdım ve gamzeye benzeyen çizgisini öptüm "İyi gidip konuş ama bahçede sizi camdan izeleyebileyim yani" İşaret parmağı ile burnuma vurdu "Kıskanç bir sarı fırtına" Yüzümü buruşturup elini bıraktım "Hadi yiğidim sana kolay gelsin o yılanla" Gülerek aşağı inince hızla gülümsememi sildim ve sınafa iki kat kaldığı için anında koşmaya başladım nefes nefese girdiğim sınıfda Alpin hızla dikkatini çekmiştim kolumdaki çantayı onlara doğru fırlatıp sıraların üzerinden zıplayarak kendi sırama daha kısa mesafede ulaştım ve sıranın üzerine çıkarak aşağı sarktım "Alp belimden tutsana düşmeyeyim" Tam bizim penceremizin aşağısında konusmaya başladıklarında daha da eğildim "Ya kızım salak salak yapmasana" Geri çekildim ve dudak büzdüm ne vardı yani bu kadar yüksek yapacak tek çare onları izlemek olmuştu. 10 dakika sonra Savaş Deryanın yanından ayrılmıştı Derya ise hala onun arkasından bakıyordu. Kendimi sıraya bıraktım ve Azraya kaş göz yaparak dedikodu olduğunu anlattım. "Aşk olsun ikizcanım benden mi saklicaksın dedikoduyu" Ofladım ve onalara doğru eğilip konuşmaya başlicaktım ki önüme bırakılan limonli kekle gülümsedim. "Ee anlat hadi" Bir iç çektim "O kız ölmemiş" Erkekler anlamazca yüzüme bakarken Azra hiddetlenmiş bir şekilde ayağa kalktı "Sikerim böyle işin ızdırabını" Alp onu hızla kolundan tutup sıraya oturttu zil çaldığı için sinirle soludum "Anlamadım ben kim öldümedi" Nöbetçi öğrenci sınıfa girip konuştu "Matematik öğretmeni yok iki ders boş arkadaşlar" Sınıftaki bazı hıyarlar böğürürken bende sevinmiştim sınıf boşalınca hızla anlatmaya başladım. "Biz sabah dayımın yerine gittik kahvaltı yapmaya sonra işte Uzay tuvalete gitti bende kahve yapmaya her neyse bir geldim Savaşın yanında kızlar var bir tanesi bana çok tanıdık geldi ben bunları kovdum Uzay geldiğinde dank etti ve kızın peşinden gittim söyleme diye yalvardı" Alp ensesini kaşırken Savaşda düşünceli bir şekilde bakıyordu bize. Kafamı hızla sıraya bırakıp vurmak istemişken yumuşak bir zemine denk gelmişti kafamı kaldırıp elin sahibine baktım ve Savaşım elini görünce gülümsedim. "Peki söylicekmisin" Omuz silktim "Valla söyleyemem ki sizde tanıdınız onu az çok kötü olur" Okuldaki günümüz bunun dışında gayet sakin geçmişti konuşup unutmuş gibi yapsamda beynimin bir yerinde hala söyleyip söylemem vardı. Restoranta giderken bize bıraktığı Onuru kucağıma alıp ayaklandım "Hadi gel seni Aybarsa götürelim" Odamdan çıkıp doğruca abimin odasına çıktım ve her zamanki gibi kapıyı çalmadan açtım yatakta uzanmış telefona bakıyordu "Bir gün böyle girdiğinde hiç müsait olmicam görüceksin" Kahkaha atıp koltuğuna oturdum ve bacakalarımı uzattım oda gülümseyerek yanıma gelip Onuru aldı kucağına kafasıyla bahçemize bakan balkonu gösterince hiç itiraz etmeden kalktığım gibi balkonundaki armut koltuklarına oturdum ve oda led ışıkları açtı ardından çaprazımdaki artmuz koltuğa oturup Onurla oynamaya başladı "Sen böyle kucağında bebekle evin içinde geziyorsun ya bir tuhaf oluyorum kızım" Gülümsedim "Böyle sanki evlenmişsinde bizi ziyarete gelmişsin gibi" Kafamı omzuna koydum "Oda olucak bir gün abiş" Omuz silkince kafam oynadı "Ben senin ilk gözlerini açışını emeklemeni,yürümeni, ilk kelimeni herşeyine şahit oldum sen çok çabuk büyüdün yavru kuzum" Gözlerim dolarken bu hoş havayı Alp bozdu "Tabi canım bir tek onun herşeyine şahit olmuşsundur benide zaten yoldan buldular" Abim onada gülümsedi Onur kıpırdanınca ona baktım abimin kucağında uyuya kalmıştı çok uykucu bir çocuktu hızla kucağıma alıp abimin yatağına dikkatlice yatırdım ve yanlarına yastık koyup balkona geri döndüm. "Siz çok çabuk büyüdüz be gerçekten" Abimin beline kollarımı doladım Alpte kendi oturduğu armut koltuğu abime yaklaştırıp omzuna kolunu attı. "Bazen size iyi bir kardeş olamadığımı düşünüyorum mesela Alpe uzun zamandır nasılsın diye sormadım ya da abi sana iyi hissediyormusun diye" Abim saçımı öpünce zaten dolan gözlerimden yaşlar aktı Alp koltuğumu tutup kendine yaklaştırdı ve oda öptü abim kollarını ikimizede sardı. "Sen bizim sarı şekerimizsin nasıl kötü bir kardeş olursun" Dudak büzdüm "Hem sen değilmiydin beni sevdiğim kıza gönderen aramızı yapan" Alpten hemen sonra abim konuştu "Ee Niğdayıda aklıma sen soktun zaten olan şeyleri daha çok körükledin" Gülümsedim "Asıl biz sana iyi davranamıyoruz" Kafamı iki yana salladım "Hayır siz benim kahramanlarımsınız" İkisininde boynundan sarıldım aynı anda ve yanaklarına kocaman öpücükler bıraktım "Eee uzun zamandır kardeş dertleşmesi yapmadık dökülün bakalım" İkiside gülerek birbirine baktı "Ozaman büyüğümüz olarak sen başla Aybars Bulut" Alpin konuşması ile kafamı onun omzuna yasladım "Okula gidiyoruz geliyoruz Niğdayla iyi arada ufak kıskançlıklar oluyor ama sıkıntı yok" Ufak dediği anda Alple birbirimize bakarak kahkaha attık "Abi ne ufağı ya sen çok kıskanç bir insansın gerçekten" Bize omuz silkip sinirle konuştu "Sanki siz değilsiniz" Omuz silktim "Benim olana kimse dokunamaz yiğidim" Abim kahkaha atarken Alpde beni eliyle onaylayınca sırıttım "Ee ozama sıkıntı yok bizde kıskançlık DNAda var" Kahkaha attık hepimiz "Valla ben çok şanslıyım çünkü Niğda okadar kıskanç değil yani tamam kıskanıyor ama benim kadar değil" Alp kafasını eğdi "Abiciğim benim ki kıskanç ama belli etmiyor yani bana çok yansıtmıyor gidip kızla hallediyor işini" Dudak büzdüm "Savaş kıskanç bende kıskancım sanırım ondan dolayı sürekli 3.kişiler giriyor aramıza" Bir kaç saat daha öylece sohbet edip Onuru alarak odama geçtim onun yatağını hazırlayıp uyandırmadan yatırdıktan sonra  camımın önüne dönen sandalyemi çekerek oturdum bacaklarımıda sehpaya uzattım ardından da Savaşa mesaj attım.

Sarı Fırtına:Şş bilader az bak hele! Bir dakika sonra görüldü oldu ardından cevap geldi.
Bukleli: Söyle güzelim.
Sarı Fırtına: Hiç öyle canım sıkıldı. Napıyorsun?
Bukleli:Poyrazla pes atıyorduk
Sarı Fırtına: Oyun oynuyorsanız sonra konuşabiliriz
Bukleli:Ya yok oyunu bıraktıkda kendi odama geçmeye üşeniyorum.
Bukleli:Sen ne yapıyorsun
Hızla camdan onun odasını çekip attım ve yazmaya başladım.
Sarı Fırtına: Ne yapayım sevdiğim bir bey var onun bana iyi geceler dilemesini bekliyorum. Görüldü olduktan iki dakika sonra odasını ışığı yandı ve kapatma zahmetinde bulunmadığı perdesinden dolayı onun gülen yüzünü görebildim. Camının önüne oturdu benim gibi ve yazmaya devam etti
Bukleli:Bende şimdi süper bir manzarası olan odama geçtim
Sarı Fırtına: Benim gözüm gönlüm açıldı ayol
Bana bakarak kahkaha attığını görünce bende sırıttım ve kendimi tutamayıp aradım. "Bu gün Deryayla ne konuştuğunuzu anlatmadın dökül bakalım" Elini 1dakika işareti yaparak camını açtı ardından ayağa kalkarak çakmak ve sigarasını alıp yaktı "Ben artık sana bişey demiyorum Savaş gerçekten bak" Omuz silkip öpücük attı ve içine çektiği dumanı dışarıya üfledi şerefsize sigara içmek bile çok yakışıyordu. "Gittin yanına daha fazla zorlayıp kendi canını yakmaması gerektiğini ve senden asla ayrılmicağımı kim olursa olsun senden vazgeçmiceğimi söyledim kısaca ve yukarıya geldim" Ağzımdan bir yaa sesi çıktı benden habersiz "Şimdi yanaklarını sıka sıka sevmek vardı ama işte" Bana gülümsedi "Seninde yanaklarını ısırmak vardı ama işte" İç çekip gülümsedim "Liva ben varya sana abayı fena yakmışım" Kafamı yere eğdim o ise konuşmasına devam etti "Sen yokken nefes alamicakmış gibi hissediyorum göğsüm daralıyor kalbim atmayı bırakıyor sonra sen bir gülüyorsun diyorum ki hah işte tamam oğlum buldun yaşayacağın yeri bu kızın gülüşünde yaşa" Gözlerinin en içine bakmaya başladım ve bende konuştum Leyla gibi çıkan sesimle "Sen zaten hep benimlesin her zerremdesin, her saniyem her hecemsin, nefes almamın anlam kılan şeylerdensin her an aklımdasın gündüzleri etrafımda geceleri rüyamdasın aklımdasın dediğime bakma zaten kalbimden hiç çıkmıyorsun" Anlamlı anlamlı bana bakarken hafifçe tebessüm ettim "Seni seviyorum hayatımı anlamlı kılan kız çocuğu" Derin bir iç çektim "Seni seviyorum hayatıma anlam katan koca adam"  Bir süre birbirimize öylece sessizce izledik "Savaş daha ne kadar böyle durucaz" Kahkaha attı "Seviyorum seni deli valla bak" Dudaklarımı büzüp kafamı yana yatırdım kafasını geri çevirip saate baktı ardından tekrat bana döndü "Hadi git uyu saat geç oldu hem bende hemen uyuycam ki gördüğüm son yüz seninki olsun" Gülüp öpücük attım telefonu kapatıp elimle kalp işareti yaparak perdemi kapattım camım zaten Onur üşümesin diye kapalıydı ışığı kapatarak yatağıma kuruldum ve tekrar Allaha dua etmeye başladım. Bu güzel adamı bana nasip ettiği için yüreği güzel sevgilimi benden ayırmadığı için ve ona bişey olmaması için ardından gözlerimi kapattım. Ey sevgili seni kendimden çok seviyorum ve nedendir ki kendimide sen sevdiğin için seviyorum ne olur beni sevmeyi bırakma çünkü ben kendimi sensiz nasıl severim hatırlamıyorum. İç çekerek kendimi uykunun kollarına bıraktım aklımda ise kurduğum cümleyi not almak vardı.

~Oy vermeyi unutmayınnn 🕳👩‍🦯

Kendi Numaram ✔️Where stories live. Discover now