34.Bölüm

113 19 4
                                    

"Alev Necla Hanımı çağır tatlım" Azranın konuşmasıyla Alev ona döndü "Siz istediniz diye hiç bir şey yapmicam" Deniz kaşını kaldırıp yanında duran makasa baktı ve eliyle yere itip konuştu "Hadi be bizde hemen yaparsın diye düşünmüştük." Daha bir kelime etmeden içeriye Necla cadısı girdi ve bana kötü kötü bakmaya başladı "Senin yüzünden oğlum içerde" Omuz silktim "Senin oğlun yüzünden de sevgilim ona eşlik ediyor" Sesim o kadar sakin çıkıyordu ki ben bile şaşkındım "Seninle bir anlaşma yapalım Necla Hanım sen şikayetini geri çekersen bende çekerim" Hızla omuz silkti "Oğlumun yüzü gözler önünde o çıkar ama senin sevgilin çıkamaz şuan çok üzüldüm" Kahkaha atınca kendime hakim olamayıp üzerine yürüdüm taki Uzay kolumdan tutana kadar "Saygı gösteriyorum ama bir yere kadar. Bana bak cadı hatırlatırım benim babam Ozan Bulut" Ben geri çekildiğim anda Niğda kadının omzuna kolunu attı "Yani ablacığım kardeşim diyor ki senin oğlunu siksen çıkartamazsın. Neyse sana kolay gelsin" Hepsi dışarı çıkarken ben içerde kaldım Uzayla "Sizi polise şikayet edicem kamera kayıtlarım var" Uzay kahkaha attı "Yanlız Kuaför Hanım kameralarınız varsa çalıştırın" Benim belimden iterek çıkardı kuaförden tam kapıda Melihi görünce sinirle konuştum "Gidip o ananı ikna etsen iyi olur yoksa abin çıkamaz" Kompile yalandı o çıkardı dışarı hatta belki Savaş çıkamaz o çıkardı. Nefesim kesilicek gibi olunca hızla kaldırıma çöktüm ve yüzümü dizlerime bastırdım. "Kızlar siz gidin ben kalırım yanında onun" Bir kaç adım sesinden sonra bir sessizlik oldu "Şş deve kuşu gibi kafanı gömmede kaldır" Omuz silktim "Gerçekten mi bu mu yani pes mi ediyorsun" Kafamı yan yatırıp Uzaya baktım "Bir binadan kendimi atıp yerin dibine girmek istiyorum" Gözlerini devirdi "Tamam gel benim tek başıma beceremediğim şeyi beraber yapalım sonuçta benim arkamdan üzülücek bir kaç insan var ama senin" Hüzünle ona baktım "Senin arkandan ağlicak ailen var dostların var hatta sen öyle bir kızsın ki kendin bile arkandan ağlaya  bilirsin ama benim arkamdan ağlicak amcam yengem Niğda belki senin sayende tanıştığım bu insanlar var ama ne var biliyormusun ben ölürsem kokusunu özlediğim anneme güçlü kollarına ihtiyaç duyduğum babama kavuşurun ya sen. Sevdiğin çocuk burda annen baban abin ikizin daha sayayım mı" Hızla kollarımı boynuna doladım ve konuştum "Eğer bir gün böyle bir şeye kalkışırsan üşenmem gelir seni pataklarım uzay boşluğu" Kahkaha atıp geri çekildi ayağa kalkarak elini uzattı "Hadi kalk bacım daha gidip kaynananı teselli ediceksin" Koluna girdim "Uzay tanıştığım en güçlü insansın gerçekten bak" Omuz silkti "Olmak zorundasın çünkü bu insanlar o kadar kötüki senin en ufak bir zayıflığını görünce tepene biniyorlar" Derin bir iç çektim gerçekten hayatıma girdiği için çok mutlu olduğum bir insan olmuştu Uzay daha 2 gün olmasına rağmen. Saat gece 2 ye gelirken abimler gelmiş ama babamlar gelmemişti hepimiz Pınar teyzelerin salonunda otururken annem ve Selma teyze Pınar teyzeyi odasına çıkarmışlardı Poyraz ortada volta atıyordu abim avuçlarını izliyor Alp bir bana bir Poyraza bakıyordu Deniz Poyrazı sakinleştirmeye çalışıyor Niğda kafasını abimin omzuna yaslamış Azra Alpin sırtını sıvazlıyordu ben ise Uzaya yaslanmış boş boş etrafıma bakıyordum."Şerefsiz herif orda bile Savaşı kışkırtmaya çalışıyordu" Birden ayağa kalkınca herkes bana baktı "Nereye yavru kuzu" Yutkundum "Annemlere bakıcam gelirim birazdan" Kafasıyla onaylayınca hızla yukarı çıkıp etrafımı kontrol ettim ve Savaşın odasına girdim hızla yatağına oturdum ve yastığına kafamı koyup derin bir nefes aldım ardından da gözlerimi kapattım. Ne kadar süre öylece yattım bilmiyorum aniden gelen güç patlaması ile ayaklandım ve Savaşın dolabını açıp içinden gri kapşonlu hırkasını çıkarıp giydim ardından Akın abiyi aradım 3.çalışta açılan telefonla hızla konuştum. "Akın abi kusura bakma uyandırdım ama bir konuda yardımına ihtiyacım var" Uykulu sesiyle konuştu "Tamam söyle bakalım" Olayları kısaca anlattım ve istediğim şeyi söyledim "Tamam sen çık evden ben konuşup aricam seni" Telefonu kapatıp aşağı indim "Nereye sarışın" Azraya omuz silktim "Hava alıcam gelirim yarım saate" Uzay hemen ayaklandı "Bende sana eşlik edeyim mi" Omuz silktim "Gerek yok ama sen bilirsin" Alp Uzayın omzuna vurdu "Git sen bu delinin sağı solu belli olmaz" Niğda gülüp konuştu "Alp sende bir tuhafsın deliyi tutması için deli mi gönderiyorsun" İkimizde onlara göz devirip evden çıktık "Eee karakola nasıl girmeyi planlıyorsun" Yürürken durup Uzaya döndüm "Çocuk seni parçalarım ya neden herşeyi tahmin ediyorsun" Omuz silkti "Belkide okula gitmeyen psikoloji öğrencisi olmamdan kaynaklıdır"Ensesine vurdum bir tane "Çocuk seneye benle okursun artık psikolojiyi" Omuz silkti ve yürümeye devam etti. "Biliyormusun annem ve babam öldükten sonra diğer amcam beni yanına almak istedi sırf babamdan kalan miras için sonra kabul edildi bu olay ve ben onlarda kalmaya başladım sürekli beni küçümsüyor ve kötü davranıyorlardı sonra bir gün Ömür amcam geldi kolumdaki morlukları gördü ve kavga çıkarıp beni yanlarına aldılar. O kaçık Niğda ben hergece ağlarken gelip beni göğsünde uyutur saçlarımı okşardı. Bir süre sonra büyüdüm 15 yaşıma geldiğimde geceleri gördüğüm kabuslarda büyüdü hatta gündüzleri uyanıkken bile annemin sesini duyuyordum babamın anneme söylediği şarkıları duyuyordum onlar canımı yakarken acısını dindirmek için kendime zarar vermeye başladım bunları ilk fark eden Niğda oldu ve bir gün ağlayarak bana dediki bizden bu kadar mı nefret ediyorsun işte ozaman anladım kendime zarar vermenin bir boka yaramadığını." Boğazlarım düğümlendi gözlerim dolmaya başladı "Ertesi sene yine zorla okula giderken bir gün onu gördüm ve dedim ki hayatımdaki en güzel şey olabilirsin senelerimiz çok güzel geçiyordu Liva ben gerçekten mutluydum o çok hayata bağlı bir kızdı ama sonra oda gitti hayatımdan. Şimdi sen belki diyorsundur niye anlattı diye ama demem o ki bana dedin ya bir binadan atlamak istiyorum işte o hiç bir işe yaramaz bak bana hala yaşıyorum belkide benimde hayatım budur sürekli düşürülmek ama bak onlar beni düşürdükçe daha soğukkanlı olup daha güçlü kalktım ayağa sende öyle yap olur mu" Kafa salladım ve sarıldım ona o da bana sarıldı tam o anda telefonum çaldı "Güzelim kapıda bir arkadaşım bekliyor seni haberin olsun hızlı ol" Gülümsedim "Çok saol Akın abi" Telefonu kapatıp karakoldan içeri girdim ve merdivenlerden çıkmaya başladım etrafıma bakarken "Liva Bulut" Adımı seslene polise döndüm ve gülümsedim "Kapşonunuzu kapatsanız iyi olur" Dediğini yapıp kapşonlarımızı kapattık ve onun hemen peşinden nezarete indik. Kapıyı açıp konuştu "Hızlı olun olur mu" Kafa sallayıp hızla içeri girdim peşimden de Uzay geldi "Ben burda bekliyorum git sevdiceğinle konuş gel" Kafa sallayıp hızla Savaşın olduğu yere doğru ilerledim oturağa oturmuş kafasını geri atmış tavanı izliyordu "Şşş bukleli baksana bir" Hızla kafasını bana çevirip şaşkınca baktı "Bu saate burda ne işin var senin" Elimle kapıyı gösterip konuştum "İstemiyorsan gideyim" Hemen yanıma geldi "Salak salak konuşma be merak ettim zaten seni deli gibi" Gülümsedim "Babamlar seni çıkartmak için uğraşıyorlar çıkıcaksın merak etme" Demirlerdeki elimi tutup bileğimi okşadı "Doktora gitmedin dimi" Kafa salladım "Annenin yanında durmak istedim" Bakışlarını kaçırdı "Nasıl o" Bir iç çektim "Üzgün nasıl olsun ama merak etme hepimiz sizin evdeyiz annenin yanında annemler var ve iyi olucak" Kafa sallayıp alnını demirlere yasladı "Ben iyiyim söyle ona merak etmesin. Sen buraya kiminle geldin" Gülümsedim ve tam o anda Uzayın sesi duyuldu "Emirmisin ne nesin horlamayı kes gözlerin kıpırdıyor" Savaş kahkaha attınca Uzay bize doğru geldi "Valla sarı fırtına sende deli mıknatısı var benden söylemesi" Uzay ona dil çıkarıp elinde tesbih varmış gibi yaparak konuştu "Gardaş burası pek tekin değildir dikkat et kendine" Ben kahkaha atarken Savaş göz deviriyordu "Görende hapishanede temeli bunun üzerine attılarda yeni çıktı sanar" Uzay kolunu omzuma attı "Sanane bilader sanane" Amacının Savaşı uyuz etmek olduğunu anladığım için sesimi çıkarmıyordum "Uzay kardeş dedik ama siktirme kardeşliğini çabuk o sonradan çıkma olan kolunu sevgilimden çek" Uzay hızla kolunu kaldırıp parmaklıklara yaklaştı "Merak etme sevgilim kimseye ilişkimiz olduğunu çaktırmadım" Kahkaha atınca Uzay geri çekildi Savaş ise sabır dilenmeye başladı."Artık çıkmanız gerek" Polise kafa salladım "Dikkat et kendine tamam mı babamlar burda merak etme seni çıkarıcaklar çabucak" Yaklaşıp elinin üstünü öptüm "İlkim asıl sen dikkat et kendine sakın üzülme ağlama tamam mı" Kaşlarımı çattım "Neden bana öyle seslendin ki şimdi normalde asla seslenmezsin" Omuz silkti "Eğer not defterimi bulursan öğrenirsin" Göz devirip gülümsedim "Seni seviyorum bukleli" Aynı cevabı ondan aldıktan sonra Uzayla beraber karakoldan çıkmıştık. "Eve mi gidiyoruz" Kafa salladım "Tamam ozaman seni eve bırakalım" Kafamı ona çevirdim "Sen gelmiyormusun" Kafasını iki yana salladı omuz silktim gördüğüm çiğköfteci ile gülümsedim "Uzay son bir kankalık testi çiğköfte severmisin" Hızla bana döndü ve yumruğunu uzattı "Ayıpsın bacım" Kolundan tutup çiğköfteciye soktum onu ve orda nerdeyse sabaha kadar muhabet edip kahkaha atmış bazende ağlamıştık. Kapının hemen önündeki kaldırıma oturdum "Ee ben nasıl okula gidicem yarın" Hemen yanıma çöküp benim gibi kafasını gökyüzüne çevirdi "Uyumadığın için mi söyleniyorsun" Ona doğru bir bakış attım "Rekorum 32 saat tam 32 saat uykusuz kaldım" Gülümsedi ardından da üstün olduğunu belirten bir gülümse peydah oldu dudaklarından "Benim ki 1hafta ama sonunda kafayı yiyordum" İkimizde bir iç çektik "Yemediğine dair bir kanıt yok" Yavaşça omzuyla itti beni "Seninde benden farkın yok hele o Savaşın bence o ikimizden de deli ama belli etmiyor" Kahkaha attım "O deli değil manyak bir ruh hastası" Biz öyle gökyüzünü izlerken bir ses duyuldu "Oğlum manyadınız mı ne gökyüzüne bakıp sırıtıyorsunuz" Önünde oturduğumuz bizim evin çatı katına çevirdik gözlerimizi "Uzay sen eve gitmedin mi" Niğda ve Abime bakıp gözlerimi kıstım "Pardon da Niğda senin ne işin var orda çabuk in aşağı" Uzay reis acımıyordu "Pardon sevgilimi aşağı alamazsın Liva eve gir hadi" Uzay pis pis sırıtıp kolunu omzuma attı "Pardon kankamı eve alamazsın" abime göz kırpınca ben kendimi tutamayıp kahkaha attım "Bu arada Uzay babam senin evindeyiz diye biliyor" Hızla kafamı Uzaya çevirdim "Sen tek mi yaşıyorsun" Kafasıyla onayladı ve avucunu bana uzattı "Anahtarını ver bakma öyle aval aval" Arka cebimden çıkarttığım anahtarımı Uzayın avucuna bıraktım annemler Pınar teyzenin yanındaydı Uzayın zoruyla kızlarla bir odada kalmış o ise Alpe sırnaşmıştı ve günü böyle kapatmıştık.

Kendi Numaram ✔️Where stories live. Discover now