51.Bölüm

78 12 2
                                    

"Zamanı geri alabilseydiniz neyi değiştirirdiniz" Burağın sorduğu soru ile Uzay,ben,Alp,Azra,Savaş,Kaan ve Deryanın oluşturduğu masada büyük bir sessizlik olmuştu bu salak kızda her yerden çıkıyordu. İlk konuşan Kaan oldu "Ablamın o gün bakkala gitmesini engellerdim" Onun hemen ardından Uzay atladı "Bende ailemin o arabaya binmesini engellerdim" İkisininde sırtını sıvazladım ortam hüzünlendiği için Alp atladı "Ben Liva ve Azrayı leğenin içinde yokuş aşağı yuvarlamazdım" Kahkaha attım olayı hatırlayınca benle beraber Azra ve Kaanda gülmüştü "Ne oldu ki o gün" Uzayın meraklı sorusuna Alp hemen cevap verdi "Bir gün kar yağdı böyle bileğimin biraz üstünde bizim aşağı mahallede de bir tane yokuş var çok dik belki görmüşsünüzdür 3.sınıfta mı neyiz bu ikisi illa kayalım dediler bende tamam dedim abimde okulda falan evde bulduğumuz çamaşır leğenini alıp annemden gizli kaçtık evden sonra üçümüz el ele gittik o yokuşa çocuklar poşetlerle kayıyor kimseye bişey olmuyor bunlar bindiler leğene bir ittim sonra bunlar yokuştan kayarken birden yuvarlanmaya başladılar ardından gelen arabaya vurdular allahtan araba durmuştu ben çok korktum ama varya oracıkta bayıldım" Herkes kahkaha atarken Azra konuştu "Ben sanırım Livanın ilk yaptığı yemeği yemezdim çünkü zehirlenmiş ve midem yıkanmıştı" Önümdeki fıstığı kafasına atmıştım hızla Derya atladı gevşek gevşek "Ben hataya düşüp Eminle olmazdım sevdiğim biri varken" Gözlerimi abartılı bir şekilde devirip konuşan Burağa döndüm "Ben daha erken doktora giderdim sanırım"  Hafifçe gülümsedim "Ben aptal aşık olmak yerine gerçekleri görür ve abimle aramı bozmadım" En son ben kaldığımda düşündüm ve konuştum "Ben hiç bir şey yapmazdım sonuçta olan şeyler beni ben yaptı sadece gider derdim ki sen çok güçlü birisin kimseye ihtiyacın yok ailene dostlarına sıkı sıkı sarıl ve sığınıcak bir liman arama son olarak sakına sakın değerli hazinen olan ruhunu kimseye kaptırma çünkü sonrasında canın çok yanıcak" Bunların hepsini Savaşın gözünün içine bakarak söylemiştim Derya ayağa kalktı "Savaş benim gitmem gerek uçağım kalkıcak birazdan" Azra içimden geçeni yapıp atladı "Gidersen git benim kardeşim ne yapsın" Savaş Azranın koluna dokundu "Derya kapıya kadar eşlik edicem ve söyliceğin boş şeyleri dinliyip geri gelicem" Savaş ve Derya uzaklaşırken ayağa kalktım "Nereye ikizcan" Alpe bakış attım "Susadım gelirim birazdan" Bar tezgahına oturup barmene seslendim "Şimdi benim alkolle pek aram yok ve senin bana en sert olanını vermini istiyorum ayrıca abime söyleyip beni üzmiceğini ümit ediyorum" Kafa sallayıp bir şeyler hazırlmaya başladı ve önüme bir bardak koydu "Umarım o içtiğinin viski olduğunu biliyorsundur" Uzaya bakıp kafamı olumsuzca salladım "Diyorum ki sana biraz ağır değil mi" Omuz silktim "Eve taşımak zorunda kalıcaksın bişey olmaz" Kendisinede aynısından söyledi "Az önce o aradı buluşup herşeyi anlatmak istiyormuş" Bardağı barmene uzatıp bir tane daha istedim "Bu kadar zaman sonra mı nerdeyse 1 sene olucak" Omuz silkti "Bende dedim ki hayatımın amına koydun bir daha ne gerek var ikimizde birbirimizi ölü bilelim" Omzuna vurdum ikinci bardağım biterken hafiften başım dönmeye başlamıştı "Savaşı gördüm ama sana söylememem gerekiyordu sanırım" Uzayda sarhoş olunca benim gibi oluyordu içinden geçen herşeyi süzgeçsiz ortaya döküyordu "Aman söyle be biladerim söyle zaten her gün ölüyorum boşver" Kendime kahkaha atarken Uzay elimdeki biten bardağı alıp barmene uzattı "Daha fazla verme" Barmen kafa sallarken Uzay bana döndü "Deryaya sarılıyordu çok saçma değil mi" Kafamı tezgaha koydum "Evet aşırı saçma bir kere bana seni seviyorum diyor ama benim doğum günümde o yılanın yanına gidiyor sonra bana yalan söylüyor kaza geçirmişken öğreniyorum sonra Deryayı ağlattım diye bana bağırıyor ama yine beni kıskanıyor acaba bunlarda hastalık genetik falan mı belki Savaştan Burağa geçmiştir mantıklı bence" Bu sefer diğer yanımdan ses gelince kafamı kaldırdım ve oraya döndüm "Seni nasıl aldılar kızım psikoloji bölümüne sende de bir kaç tahta eksik ki" Burağa bakıp dil çıkardım ve yayık bir şekilde konuşmaya başladım "Sanane bir kerem sanene ayrıca deliysem deliyim ne olucak illa ilaç kullandık diye psikolog olamazmıyız" Kaşlarını çattı "İlaçmı kullandın sen" Kullandığım ilacın adını söyleyip sabit tutamadığım kafamı Uzayın omzuna yasladım "Hemde benle aynı antidepresanı senin gibi hayat dolu bir kız antidepresan mı kullandı" Kafamı salladım "Hemde 2 sene" Şaşkınca bakmaya devam ederken Uzay atladı "Bende kullandım hemde 5 sene" Burak içeceğinden bir yudum aldı "Valla geçmiş olsun inşallah dosyanıza bakmazlar" Omuz silktim "Aman kıçımın kenarları" Uzayın lafına istemsiz kahkaha attım "Onlar bize kurban olsunlar ayoll" Bu sefer Uzay bana kahkaha attı Burak ayağa kalktı "Masaya dönüyorum sizde gelin bence" Omuz silkip kafamı tezgaha koydum "Bizde gidelim hadi pandacık" Omuz silktim "Sen git ben geliyorum" Kafasıyla onaylayıp penguen gibi ilerledi masaya kafamı kaldırmadan konuştum "Barmen çocuk bence sen kahvede yapabilirsin ayık olarak eve girsem iyi olur" Gülerek beni onayladı ve tezgahın arka tarafında bişeyler yapmaya başladı "Ben bu sahneyi bir yerden hatırladım" Savaşın sesi ile gözlerimi ona diktim kafamı kaldırmadan "Hıı bende ertesi günü benim doğum günümdü ve sen yanımda yoktun" Tebessüm edip kafa salladı "Hatta ondan sonraki bir hafta dedem hasta Rizedeyim diyerek bizi kandırmış ve Deryanın evinde kalmıştın" İç çekti "Liva beni bir dinlesen olayın öyle olmadığını seni aldatmadığımı anlicaksın" Hızla kafamı kaldırdım "Ya sence ben senin beni aldatmadığını bilmiyormuyum ben bana yalan söylediğin için kızgınım bana seni seviyorum diyip Derya ağladığı için bağırıp kalbimi acıttığın bir başkasına güldüğün eski sevgilinle evde tek başına kaldığın ve kimsenin bilmediği o kutunun dibindeki o lanet fotoğrafları için küsüm sen benim içindeki çocuğu küstürdün hayattaki bütün zorluklara gülüp geçen kendi etrafına kurduğu kalkanıyla insanlara güvenmeyen kız çocuğunun önce kalkanını delip onu göklere çıkardın ardından bileğine bağlı mavi balonları ile uçabileciğini öğrettin en sonunda ise acımadan balonlarını kendi ellerinle patlatıp yere çakılmamı izledin" Kafamı tekrar tezgah tarafına çevirdim ve önümdeki kahveye baktım ve barmene hafifçe tebessüm ettim ardından yavaş yavaş içmeye başladım sonra birden durup tekrar Savaşa döndüm "Aslında biliyormusun o kız çocuğunun ilk küsüşü değil sana senden habersiz kaç kere küstü kendince affetti sonra ilk küstüğünde o kız vardı yine yanında sonrakinde ve sonrakinde belki anlamıyorsundur ama yinede söylemek istiyorum o kız bizi öldürdü istediği buydu ben sürekli savaştım bu olmasın diye ama sen ben savaşırken bilmeden belkide bilerek bilmiyorum açık kapı bırakıp durdun ve o bunları kullanmaktan çekinmedi" Ellerimi iki yana açıp acıyla gülümsedim "Ve başardı öldürdü bizi" Kahvemden bir yudum daha aldım "19 yaşında genç bir kızım ya ben şuna bak ölü gibiyim ordan oraya koşturup etrafa gülücükler saçmam gerekirken hayat enerjimi kaybetmiş gibiyim bazen kendi kendine bile gülerdim öylece duvara bakar aklımdan geçen komik şeylere kahkahalarla gülerdim şimdi duvara bakıp saatlerce ağlayabiliyorum yeni bir hobi edindim teşekkür ederim" Bitmek üzere olan kahveyi kafama diktim "Belki bencillik yapıyorum belki sende acı çekiyorsun ama inan yaptığın hareketler hiç bunu göstermiyor" Yutkundu sertçe ve hiç bir şey söylemeden önüne dönüp bardağını incelemeye başladı "Sana çok zahmet verdim ama bir kahve daha yapabilirmisin" Barmen ben söyler söylemez önüme bardağı bıraktı "Bir bardakla ayılamicağını biliyordum" Kafa sallayıp ılıyan kahveye şat atıp ayağa kalktım kafamın dönmesi hafif hafif geçerken masaya ilerledim ve Alpin yanına oturup kafamı omzuna yasladım "Uzay salağı sen de mi kahve içtin" Karşımdan bana kocaman gülümsedi "Sende içmişsin Liva Salağı" Omuz silktim ve Alpe döndüm "Ben uyumak istiyorum ikiz salağı artık eve gidelim" Saçımı okşayıp sabır çekti "Abimleri uğurlayıp dönücez ikizlerin en mankeni" Kafamı kaldırıp yanağını öptüm "Alp sana bişey itiraf edicem bence sen benden daha güzelsin" Azra kahkaha atarken Alp göz devirip gülümsedi "Bu iyice uçmuş" Alpe kötü bakışlarımı attım "Hayır bir soru sor bileyim" Gülerek konuştu "Senden çok kolay bir şey istiyorum bana malazgirt savaşının tarihini söyle" Göz devirdim ve konuştum "26 Ağustos 1071" Ona dil çıkarırken abimler sonunda yanımıza gelebilmişlerdi "Gençler çıkıyoruz biz" Hep beraber onları uğurlayıp evlerimize geçmiştik arabadan inip kaldırıma oturdum miğdem biraz kötü olmuştu "Liva hadi ikizim girelim eve" Uzay eve gitmemiş bize gelmişti "Alp sen gir ben biraz hava alıcam" Alp kolumdan tutup kaldırdı beni ve eve soktu "Doğruca odana üzerini değiştirip yatıyorsun çabuk" Omuz silkip odama girdim dolabımdan rast gele bir pijama takımı alıp banyoya ilerledim ve uzun bir duş alarak üzerimi giyindim ardından kafamda havlu ile banyodan çıkıp aşağıdan gelen seslerle oraya ilerledim."Anniş Zeynolarla tontişlerim nerde" Babamın yanına otururken masadan bir elma kapıp ısırdım "Onlar biraz Zenyeplerde kalıcaklarmış Muratın yarın hastaları falan varmış düğünden sonra Yalovaya geçtiler" Annemin yanında oturan Uzayı gösterdim babama "Ben diyorum ki hazır Niğdayı aldık bunuda alalım çocuğa masraf oluyor eve git gel" Babam kahkaha atarken annem kollarının birini Uzayın diğerinide Alpin omzuna koydu "Oğluşlarıma kimse bişey diyemez" Uzay bana dil çıkardı "Bunlar 1di 2 oldular babacığım bizede pasaklı Aybars kaldı" Alp güldü "Yanlız abim duyarsa fena olur" Babam kollarını bana sardı "Kim benim limonlu kekime dokunucakmış bakalım" Babamın yanağına uzanıp bir öpücük bıraktım. Elmam biterken ayaklandım "Ben uyumaya kaçar mağlum yoruldum kaç gündür" Yukarıya çıkıp gelen cesaretle perdemi açıp oraya hiç bakmadan havluyu çıkardım saçlarımdan ve güzelce tarayıp balık sırtı ördüm ardından cama döndüm ve tahmin ettiğim gibi beni izliyordu bir kere bile göz göze gelmeden kapattım tekrar perdemi ve yatağıma atıp yanımdaki yastığa sarılarak gözlerimi kapattım. Sonunda aramızdan birileri mutluydu evlenmişler birbirlerine kavuşmuşlardı o gözlerinin içinin nasıl parladığını görseniz yemin ediyorum böyle bir şey yok en başında abim evden gidicek diye çok üzülsem bile sonradan ikisininde buraya taşınması beni deli mutlu etmişti gecenin geri kalanında Savaşla olan konuşmam içimi rahatlatırken yine onsuz olmak beni yıpratıyordu belkide birazda benim hatamdı ama yapamıyordum onu bir türlü affedemiyordum sanırım olay öncelikle onu affetmemde değilde kendimi affetmemdeydi belkide bilmiyorum. Telefonumu yastığımın altından alıp beraber olan fotoğraflarımıza baktım ardından fısıltıyla konuştum "Neden bize bunu yaptın ki neden" Gözümden düşen bir damla yaşa sinirle küfrettim "Gel sende gel bir gün dayandım ya ağlamadan hemen gel mazallah göz pınarımda falan kalırsın" Göz yaşımla kavga ettiğimi anlayıp kendime kahkaha attım "Aferin Liva dalga geçe geçe harbiden delirmeye başladın bravo alkış sana" Kendimle olan kavgama son verip telefondaki Savaşa döndüm "Sen varya aptalsın aptal gidip orda burda nefes alıyorsun sonra kızlar peşinden koşuyor acaba be hangi birine yetişebilirim hayır elinden tutup alnına bu benimde yazamıyorum ki" Derin bir nefes alıp telefonumu şarja taktım "Sakin ol şampiyon en büyük sensin" Kendi kendime gülüp gözlerimi kapattım "Hadi kızım Liva kendi kendine dayak atmadan uyuyabilirsin bu gece" Fısıltıdan sonra gözlerimi daha sıkı yumup derin nefesler aldım ardından esneyip gelen uykuma kucak açtım ve gecenin karanlığına bıraktım kendimi.

~Oy vermeyi unutmayınn

Kendi Numaram ✔️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin