23.Bölüm

123 19 2
                                    

Sabah gözlerimi bağırışma sesleriyle açtım ve hızla odamın camından dışarıya baktım Savaş ve Poyraz kavga ediyordu "Sabah sabah ne bu tantana aq" Yukarıdan gelen sesle kafamı kaldırdım canım abim iç sesim olarak katılıyordu bu güne.Poyraz bana bakıp kaşlarını çattı bende reflex olarak kaşlarımı çattım "Aa yavru kuzum uyandın mı" Şuan ne yaşanıyordu acaba Poyraz Savaşın yakasını bırakıp Savşın camına yaklaştı "Olum kavga edicekseniz camı kapatsanıza ayrıca sen niye Savaşa bağırıyorsun ki" Abim canım abim seni çok seviyorum "Bişey yok kardeşim genel can sıkıntısından" Abim kahkaha attı "Olum bende Alpe bulaşıyorumda sabahın köründe değil" Poyraz elini boşver anlamında salladı o an dikkatimi Savaşa vermemeye çalışıyordum ama o sürekli bana bakarken bu imkansızdı en sonunda kendime yenik düşerek Savaşa baktım gözlerimi kısıp. Kaşı patlamıştı dudağının kenarıda ona eşlik ediyordu ve elmacık kemiğinde bir morluk vardı içim sızladı onu öyle görünce. "Yavru kuzum hadi hazırlanda seninle dışarda kahvaltı yapalım sonrada ben okula bırakayım seni" Kafamı salladım ve içeri girdim ardından Alpi uyandırmya odasına girdim "Allahın cezası niye pat diye odama dalıyorsun her seferinde" Hızla gözlerimi kapattım ve arkamı döndüm "Kes be uyanmadın zanettim ne hemen bağırıyorsun ayrıca malmısın niye kapını kitlemiyorsun" Kafama bişey fırlattı gözlerimi açmadan elime aldım "Al bunu bir tarafına sok Alp" Bizim bağrışmalarımızı duyan abim hızla odaya girdi ve kapının arkasında olan bana kapıyı çarptı ve o an ne olduysa canım acımamasına rağmen yere oturup hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladım. "Kuzum özür dilerim bilmeden oldu" Abimin kolları beni sararken Alp kahkaha ata ata yanıma geldi "Al gırdın gırdın" Laçka olan sinirlerim karşısında bende ağlamayı bırakıp kahkaha attım "Ne gırması ya" Abim bize tuhaf tuhaf bakarken biz hala kahkaha atıyorduk "Allahım neden sadece soruyorum. Liva hadi bu salak eve dün sarhoş geldi belliki ayılamamış anlamıyorum sende mi içtin" Elime yukarıya bir daire çizdim "Abiş bilirmisin ünlü düşünür ordinaryus profesör doçent doktor Liva Bulut derki koy göte gitsin büyükse en fazla girer" Abim hafifçe ağzıma vurdu ve kolumdan tutup sanırım kızaran anlımı öptü "Tabi sen fazla koymuşsun ozaman şu gözlerinin haline bak yeşil olan gözler kırmızıyla karısmaktan turkuaz olmuş hala koy göte diyor" Alp kolunu omzuma attı "Aman abi bırak bize derdini anlatmıyor kendi kendine yaşasın" Sanırım ikiside trip atıyordu bana "Gece rüyamda ikiniz ölüyordunuz da sabaha kadar ya gerçek okursa diye ağladım" İkiside aynı anda sarıldı bana bir süre sonra abim ayrılıp konuştu "İkinizde 15 dakika veriyorum çabucak hazırlanın yoksa okula geç kalıcaksınız bende gidip Azroşu alayım kızcağız evde tek" Abim odadan çıkarken bende Alpin çıplak göğsüne vurdum "Hadi sende üstünü giyin cıbıldak cıbıldak gezme evin içinde." Gülüp yüzünü buruşturdu "Gören de kurt adam Jacep sanıcak" Beni sırtımdan iterek odadan çıkardı ve yüzüme kapıyı kapattı bende kendi odama geçip dolabıma baktım artık Mart ayına gelmiştik hava sıcak olmasa bile göt kesmiyordu son anda fark ettiğim perdem bana göz kırptı hızla oraya ilerleyip kapatıcakken pür dikkat camımı izleyen Savaşla karşılaştım.Bir süre yüzüne bakıp perdeyi kapattım deli gibi ne olduğunu merak etsem bile lanet olası gururumdan soramıyordum. Karamel rengi hir kazak giyip altına yüksek bel bir kot giydim ve kazağımın renginde topuklu kadife botlarımı giydim üzerinede siyah uzun hırkamı giyip saçlarımı sallamasyon bir topuz yaptım ve yüzüme hiç dokunmadan çıktım. "Hadi ama depresyondayken bile bu kadar güzel olman suç" Azraya sıkı sıkı sarıldım dün olanları kimseye anlatmamıştım "Sende kendini göz önünde tutmamak için bana uyduruk bir kaç laf ediyorsun böğürtlenli kek" Gülüp kollarını doladı bana "Aybars abi biz dışardayız siz gelirsiniz" Abim kafa sallayıp telefonuna geri döndü. "Kızım dün gece sana o kadar mesaj attık niye dönmedin" Kaşlarımı çattım "Uyuyordum telefonda sessizdeydi önemli bişey mi var" Kafa sallayınca abimin arabasının kaputuna oturdum ve bağdaş kurarak onu dinlemeye başladım."Dün Deniz Poyrazla yemeğe çıkmıslar yemekteyken Poyrazı aramışlar karakoldan bu Savaş içmiş içmiş kendini dövdürtmüş işte bunlar gitmiş almışlar Savaşı eve getirmeden öncede gecenin o saatinde açık kahveci aramışlar bu ayılırken Denize sarılıp ağlamaya başlamış" İçimde bir yerlerde kopan fırtınalar şiddetini arttırmıştı. "Hanımlar umarım dedikodunuzu bölmuyorumdur" Poyraz önce Azraya sarıldı ardından bana döndü "Bal böceği hanımlar bu gün nasıllar bunu bir şarkıyla anlatmak isterler mi acaba bize" Omuz silktim bu sırada hem abimler gelmiş hemde Savaş çıkmıştı evden aklıma gelen ilk şarkı sözünü söyledim bende "Kanadımı kırdılar uçamadım anne. Savaşa soktular koşturdum. Kalbini açamayan herkesin aklına eğriyi doğruyu ben soktum. Sonbaharda dökülen bir yapraktım. İlkbaharda geri geldim ben. Aileme dostuma selamlar olsun. Gökkuşağında bir rengim ben" Alp bana sarılırken Savaş gözlerimin en içine bakıyordu bende öyle yaptım onun gözlerinin en içine baktım ve gözünden düşen bir damla gözyaşını gördüm içim burkulurken hızla gözlerimi ondan çektim "Şey abi okula geç kaldık ben kahvaltı yapmak istemiyorum zaten aç karnına ilaç içtim ya kesti o benim iştahımı" Abim gözlerime bakınca gülümsedim zorla "Tamam ama eve gelince Alpten rapor alıcam okulda ne yedin ne yemedin diye" Kafamı salmayıp kaputtan indim ve hızla ön koltuğa oturdum ve akan göz yaşımı elimin tersi ile sildim ve arka cebimden telefonumu çıkarıp mesajlarıma baktım daha doğrusu son 2 mesajı okudum.
*Gacılar*
Boncuk: Kızlar az önce Poyrazla konuştum ve aslında size söylemem gerekiyor ama dayanamicam.
Boncuk:Sabah ki kavganın sebebi Savaş intibar etmeye kalkmış.
Gözlerim doldu ellerim titremeye başladı ve nefesim kesildi.

Oy vermeyi unutmayın ❤️😊

Kendi Numaram ✔️Onde histórias criam vida. Descubra agora