32.Bölüm

126 18 2
                                    

*Yorum Yapmayı Unutmayın Canlar 💓

Abim Savaşın üstündeydi çocuklar onları ayırmaya çalıyordu sanırım büyüklere ses gitmiyordu çünkü kimse dışarı çıkmamıştı "Abi az baksana" Ona doğru seslendiğimde hızla kafasını çevirdi beni gördüğü gibi yanıma geldi. "Nasıl ikna ettin lan inatçı keçiyi" Uzay omuz silkti "Karaoke var dedim abim çok güzel söyler dedi geldi" Gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırdım "Hadi ozaman geçelim" Herkes ilerlerken ben onlara uymadım "Ben tuvalete gidip geliyorum" Tuvalete girip hızla kapıyı kitledim ve sessiz bir kaç göz yaşı daha akıtıp yüzümü yıkadım sonunda çıktığımda karşımda Savaş dikiliyordu yanından geçicekken kolumdan tuttu "Liva lütfen konuşalım mı" Bu sefer onun yaptığı gibi sustum ve kolumu çekip yanından geçip gittim. Sahneye ilk Poyraz ve Deniz çıkmıştı ve hadi gel içelim mi söylüyorlar kendi kendilerine eğleniyorlardı. Herkes tek tek çıkarken en sona abim,Niğda, Uzay,Savaş ve ben kalmıştık. Abim elini Niğdaya uzatıp kaldırdı "Sesim bok gibi olsada bana eşlik edermisin" Niğda gülüp kalktı "Benimkide boktan hallice sorun yok yani" Uzay kendini tutamayıp güldü ardından konuştu "Sanki sahneye sıçıcakmış gibi konuşuyorsunuz" Herkes gülerken tebessüm ettim. Onlar sanhende 80'i söylerken ben ayağımla ritim tutuyordum onlarda sahneden indiğinde Uzay kolumdan tutup konuştu "Umarım model dinliyorsundur" Ben daha cevap veremeden beni sahneye atıp kendisi yan tarafta duran gitarı alıp karaokeyi başlattı kulağıma gelen Bir Melek Vardı melodiyse hafifçe tebessüm ettim."Bir melek vardı
Aşkı fısıldardı
Elimde o büyülü ellerin, hayali kaldı
Uyku imkansız
Umut vicdansız
Güneş bile dedi ki kendine, doğmak anlamsız
Ağladım delice
Elimde boş bi' şişe
Kutladım bu gece
Sarılmanı, başka kollara
Yapayalnız biçare
Ölüyorsam kime ne
Benzedim bu gece
Yine boş sokaklara
Bir melek vardı
Aşkı fısıldardı
Elimde o büyülü ellerin, hayali kaldı
Uyku imkansız
Umut vicdansız
Güneş bile dedi ki kendine, doğmak anlamsız
Ağladım delice
Elimde boş bi' şişe
Kutladım bu gece
Sarılmanı, başka kollara
Yapayalnız biçare
Ölüyorsam kime ne
Benzedim bu gece
Yine boş sokaklara
Ağladım delice
Elimde boş bi'..." Nakaratlarda bana eşlik ederken onunda sesinin gayet güzel olduğunu fark ettim "İşte benim ikizim be" Alpe gülüp sandalyeme oturdum "Liva burda haftada 1 gün canlı müzik gösterileri oluyor ben çalıp söylüyorum bana vokal olmaya ne dersin" Uzaya dönüp konuştum hemen arkasında ki Savaş yüzüme kırgınca bakıyordu "Bilmem düşünemem lazım kardeşim" Olur anlamında omuz silkti "Ee Savaş sen söylemicekmisin" Savaş bir süre daha bana baktıktan sonra sahneye geçti ve oda Modelden söylemeye başladı.

"Gülmüyor yüzün, böyle değildin
Başın öne düşmüş, kime eğildin?
Hangi savaşta, kime yenildin?
Sen ki neler gördün, nelere direndin
Saçların yanmış, ateş mi biçtin?
Yüzün rengin solmuş, zehir mi içtin?
Taşları günahtan yollar mı geçtin?
Belki de böyle olmayı sen seçtin
Levlâ gözünde yaşlarla vazgeçti
Levlâ gözünde yaşlarla vazgeçti
Levlâ sil yaşını, bunlar da geçti
Gülümse biraz, bahar geldi
Çıkmıyor sesin, sözün mü bitti?
Sustu bülbüller, mevsim değişti
Küstah baharlar, güze dönüştü
Örtün üstünü, gün ışığı söndü
Levlâ gözünde yaşlarla vazgeçti
Levlâ gözünde yaşlarla vazgeçti
Levlâ sil yaşını bunlar da geçti
Gülümse biraz, bahar geldi
Efsanelerin dizelerinde
Sahte bir tanrı gibi
Uyduruk mucizelerimle
Kandırırım kendimi, bitti
Ben kabullenmesem de gitti
Beğensem de beğenmesem de...
Levlâ gözünde yaşlarla vazgeçti
Levlâ gözünde yaşlarla vazgeçti
Levlâ sil yaşını bunlar da geçti
Gülümse biraz, bahar geldi
Gülümse biraz, bahar geldi" Göz yaşımı silip ayaklandım ve annemlerin tarafına geçtim annem ve babamın ortasına oturup kafamı babamın omzuma koydum "Ee kaçıncı seneniz oldu bakalım" Babam saçımı öptü "Saçlarını neden değiştirdiğine cevap verirsen bende veririm" Gülümsedim "Merak etme patron hala limonlu kekim ama Alple ikiz olduğumuz belli olmuyordu öyle" Herkes gülerken babam kollarını bedenime sardı "Bizimde 24.yılımız doldu bebeğim" Adamlara bak ya 24 yıldır beraberler biz sevgili olalı 6 ay olucaktı nerdeyse ama kaç kere kavga etmiştik.Herkes kendi halinde muhabbet ederken merakım yenik düşüp konuştum "Nasıl okadar sene evli kaldınız hiç kavga etmeden" Düşünür gibi yaptı "Şöyle düşün miniğim biz annenle sinirlendiğimizde susarız sakinleşincede oturur konuşuruz ki pişman olucağımıž şeyler yapmayalım sonuçta sevgi herşeyin üstesinden gelir öyle değil mi" Kafa salladım belkide biz burda yanlış yapıyorduk ikimizde birbirimizin canını yakıyorduk sinirlendiğimizde ben çok çabuk parlıyor onun konuşmasına izin bile vermiyordum o ise çok çabuk pes ediyordu. Gece herkes evlere dağılırken biz sözleştiğimiz gibi kızlar olarak Azradalara toplanmıştık."Niğda Uzay niye okadar soğuk davrandı ki" Niğda ağzındaki cipsi yutup Denize cevap verdi. "Uzay 10 yaşındayken yengem ve amcam kaza geçirip vefat ettiler ozaman kendini insanlara kapatmıştı zaten ama bir sevgilisi oldu sonra açıldı kendi haline geldi 5 ay önce kız intihar etti Uzayada bir mektup bırakmış işte onu aldattığını sevgilisinin kaza geçirip öldüğünü ve dayanamadığını söylemiş ondan beri 10 yaşındaki haline geri döndü evde bizimle yine aynı şu son 1 aydır ama hiç bir arkadaşı ile görüşmüyor okula gitmiyor sadece bizim mekanda boş boş takılıyor bu gün onu Livayla görünce annem nasıl mutlu oldu bilemezsiniz" Gülümsedim ve konuştum "Kızlar her an papucunuz dama atılabilir haberiniz olsun Uzay bacım var artık" Hepsi kahkaha atarken bende gülümsedim. "Sarışın bu gün biraz sert çıkmadın mı Savaşa" Azraya döndüm hızla "O benim sözümü bitirmeme izin vermedi ben Tolga onunla daha mutlu olucağım konusunda belki haklıydı ama ben seninle mutsuz olamaya bile varken ne bu hareketler dicektim susturdu kendisi beni" Gözlerim tekrar yanmaya başlarken yüzüm aksine gülümsüyordu sesim ise titriyordu."Tamam ben suçsuz değilim o sinirliyken benim alttan alıp yanında kalmam gerekiyordu her zaman yaptığım gibi bırakıp gitmemem gerekiyordu ama onunda her seferinde soluğu o kızın yanında alması canımı yakıyor çok çabuk pes ediyor peşimden gelmek yerine onun yanına gidiyor" Bir damla aktı gözümden "Ya sabah bir birimize sarılıyorduk gece beraber uyuduk bir de şimdiye bak ya" Sesimdeki çaresizlik kendime olan sinirimin artmasına sebeb oldu. "Ama mallık bende sen sevgilinin elini tut gitme yanından dimi ama yok mazoşist tarafım seviyor acı çekmeyi" Deniz kollarını bana sardı Azrada diğer tarafımdan sarıldı Niğda da ona sarıldı. Sabah erkenden kalkıp üzerime Azranın hırkalarından birini giydim ve Azrayı dürttüm."Kalk kız Akın abime yetişelim" Oda da kalktı ve aynı benim gibi pijamalarını takmadan bir mont giydi sessizce evden çıktık. Akın abiye sarıldım sıkıca "Özletme tamam mı çabuk gel" Saçımı okşayıp kafa salladı "Sende ilk beni aramayı unutma" Bende kafa salladım benden sonra Azrada vedalaştı abimlerde gelmişti son kez sıkı sıkı sarıldım ve ayrıldım hızla Emrenin yanına geçtim "Ağlama lan İzmire gidiyor arada gider kız düşürürsün" Bana bakıp güldü "Bana ağlama diyenin gözleri şiş" Omuz silkip ensesine vurdum "Kahvaltı yapta senle maç atalım" Onaylayınca kafa salladım Savaşın buraya doğru geldiğini görünce Emreye döndüm "Azroşa söyle gelirken bakkala uğrasın ekmek falan alsın ben kaçtım" Hızla Savaşa bakmadan Azralara yürüyüp anahtarla kapıyı açtım Selma teyze ve Kadir amca işe gitmişlerdi odaya çıkıp siyah bir eşofman ve bordo bir tişört giydim Azranın dolabından saçımıda ensemin bir tık üstünde topuz yaptım ve kızlara döndüm saat 8'e geliyordu uyandırmadan mutfağa inip kahvaltı hazırlmaya başladım "Kahvaltıyı benim balkonda yapalım mı hava gayet güzel" Omuz silktim "Sen git uyu ben hazırlayana kadar 10 olur zaten odaya taşırken çağırırım sizi" Yanağımdan öpüp uçarak odaya çıktı aslında 10 olmazdı ama bu gün ağır ağır iş yapmak istiyordum zaten hafta sonuydu. Aklıma gelen hain planla sırıttıp telefonumu çıkarttım eşofmanın cebinden ve Uzayı aramaya başladım 5.aramamda küfür ederek kalktı "Liva dünyanın sonu gelmediyse kapat" Kocaman sırıttım "Kanka şey diye sorucaktım Güneş batıdan doğdu bu iyi bir şey mi neyse sen uyu" Telefonu kapatıp keyifle geri aramasını bekledim yaklaşık 30 saniye sonra telefonum tekrar çaldı "Lan bu gün cumartesi kıyamet nasıl kopsun" Kahkaha attım "Şaka gül diye" Bir süre ikimizde sessizce bekledik "Neyse ben seni şey diye aradım konum atayımda kahvaltıya gel kızlarlayız" "İyi patatesli yumurta seviyorum haberin olsun" Gülerek konuştum "Bence sen bensin bak valla bende patatesli yumurtaya bayılıyorum ama Alp nefret ediyor sizin yer değiştirme olasılığınız var mı" Oda kahkaha attı "Hadi boş yapmada konum at açım" "Uyanalı 10 dakika olmadı bire kafir nasıl acıktın" Bir an duraksadı "Uyandıktan 10 dakika sonra acıkılır diye kural mı var" Bir an düşündüm "Olsa dinlicekmisin" "O benimle ilgili bişey değil mideme sormam lazım" Gözlerimi devirdim görmiceğini bile bile "Uzay kapatta gel hadi" Telefonu yüzüne kapattıp sırıttım. Telefonum çalınca kaşlarımı çatarak açtım "Sen benim yüzüme telefon kapatamazsın taam mı" Ben daha cevap vermeden yüzüme telefonu kapatınca şokla baktım ve gülerek konum attım ardından telefonumu cebime attım kahvaltı hazırlamaya kaldığım yerden devam ettim. 1saat sonra kapı hayvanca çalınınca ayaklarımı sürüye sürüye kapıyı açtım. "Kızım sen sabah aynaya bakmıyormusun bu ne hal birde böyle kapı açıyorsun" Yüzümde hiç bir şey yoktu sadece dün gece ağladığım için göz altlarım şişti. "Sen genel olarak insan içine böyle çıktığın için utanmazken ben bir gün çıktım diye utanmıyorum bebeğim" Beni mutfağa kadar takip etti ve tezgahın boş olan yerine sırtını yasladı "Bak bu iyiydi" Göz kırptım "Bu aralar formumdan düştüm aslında kanka ama iyimiydi" Ağzına bir salatalık atıp kafa salladı "Varya şuan sanki seni 40yıldır tanıyor gibiyim ha aferin kız zilli" Gülüp küp küp kızarttığım patatesleri ayrı bir tavaya aldım. Tezgahtaki kendim için yaptığım kahveyi alıp içti "Gelirken bakkala girdim seninkini gördüm sigara alıyordu beni görünce kaşlarını çattı ama bişey yapmadı" Hayretle kaşlarımı çattım "Sana vurmaması iyi olmuş birde seninle uğraşamazdım" Dil çıkarıp cebinden iki tane canga çıkarttı "Bende birini sana vericektim ama gidip biricik kuzenime versem daha iyi olur heralde" Hızla elinden kapıp açtım "Salak salak hareketler bunlar yapma" Enseme hafifçe vurdu "Eee napıyoruz" Duvarda ki saate baktım 9.40'ı gösteriyordu "Gidip kızları uyandıralım sonra balkonda kahvaltı edelim" Ben mutfaktan çıkınca peşimden geldi sanırım gittiği yerde yabancılık çekiyordu biraz. "Selam kızlar içim sızlarrr" Uzayın bağırark girişi ve benim yüksek desibelli kahkaham yüzünden ilk uyanan Deniz oldu ardından Azra uyandı. "Allahtan bu çocuğa ben dün soğuk dedim" Denizin uykulu mırıltısının ardından Uzay gülerek konuştuu "Uuu dedikodum yapılmış alıcağın olsun Livoş insan kankasının dedikodusunu yaparmı" Niğdayı dürterken bana laf atıyordu "Olum ben arada kaptırıp kendi dedikodumu bile yapıyorum" Deniz ve Uzay bana boş boş bakarken Azra onayladı "Birebir yaşadım onaylıyorum net yapıyor hemde siz söyleyene kadar fark etmiyor" Deniz kahkaha atınca sonunda tek uyuyan Niğdada uyandı onlar yüzlerini yıkamak için banyoya ilerlerken biz balkondaki masa ve sandalyeleri ayarlayıp hazırladıklarımızı yukarı çıkarıyorduk. En sonunda yumurtayıda yapıp çıkarttım balkona ve kahvaltıya başladık. "Eee kahvaltıdan sonra ne yapıyorsunuz" Niğdaya dönüp konuştum "Mahalle maçı gelmek istermisiniz" Uzay sırtıma vurunca yuttuğum lokma tekrar geri gelmiş ve zar zor yutmuştum hızla kafasına vurdum "Mal o nasıl vurmak ciğerlerim masaya çıkıcaktı" Uzay beni kâle almadan Azraya döndü "Bu sevgilisi ile ayrılmadı mı niye bu kadar enerjik mal mı" Azra kafasını iki yana sallayıp konuştu "O çocukkende öyleydi düşer dizlerini parçalar etrafındakiler onu güçsüz görmesin diye tüm dizi kan içindeyken bile sırıtır normal halinden 5 kat daha enerjik olurdu" Deniz Azrayı tamamladı "Yani kısaca ne kadar acı çekiyorsa o kadar enerji oluyor anladın mı kanka" Çatalımı sallayarak konuştum "Bende burdayım yanlız haberiniz olsun" Niğda ağzıma zeytin tıkıp kendi yemeğine döndü ve kahvaltının geri kalanında ben durgunlaşmıştım Uzay benimle uğraşmış Niğda onun bu cıvıl cıvıl haline sırıtmış Azra ve Deniz ise arada Uzaya katılmışlardı. Hergün hayatıma giren yeni insanlar oluyordu ama kendilerine yer bulamayıp çıkıyordu bazıları ise ittire kakıştıra kendilerine yer ediniyorlardı ve sanki doğduğumdan beri yanımdaymış gibi oluyorlardı aynı Uzay gibi dün tanışmama rağmen şimdi aynı masada oturup gülüyor eğleniyorduk biryerde bir yazı okumuştum şöyle diyordu yazar 'Hayatınızı bem beyaz düz bir defter olarak düşünün hayatınıza giren her insan o deftere bir çizik atar ve geçer ama bazıları sizin o defteri okuduğunuzda mutlu olmanız için her sayfaya kendince notlar yazar şiirler yazar yazdıkları şeyler sizi mutlu eder bazen ise yanlış insanlara zorla o deftere yazmaları için kalem veririz onlar ise o kadar büyük bir hırsla yazar ki deftere okadar kötü şeyler yazarlar ki diğer sayfalarada geçer yazdıkları ve siz kendi hatanızı her okuduğunuzda anlar ve canınızı yakarsınız' Ben kendi defterimi okurken her seferinde güzel notlarla şiirlerle karşılaşıyordum bazen diğer sayfaya geçen şiirler oluyordu diğer sayfayı açtığımda da mutlu oluyordum bazen ise o şiirlerin bir kaç mısraları oturup saatlerce ağlamama yol açıyordu benim defterimde bu kötü olaylar mısralarda iken Uzayın ki nerdeyse tüm sayfalarındaydı ya da Niğdanın onunda mutlu şiirleri varken Uzaya bakıp üzgün şiirlerle dolduruyordu.Düşüncelrimden beni kurtaran aşağıdan duyulan Mustinin sesi oldu "Liva abla baksana bir" Ayağa kalkıp demirlerden eğildim "Söle bakalım" Telaşla konuştu "Abla sokağın başında Savaş abi Emir denen itle tartışıyor ama her an alevlenebilir bir bak istersen" Hızla kafa sallayıp dün gece buraya gelirken giydiğim sporlarımı giyip sokağın başına koşmaya başladım tabi arkamdan kızlar ve Uzayda geldi.

Kendi Numaram ✔️Donde viven las historias. Descúbrelo ahora