24

2.9K 238 42
                                    

🎶 The VANE  - Room No.303
🎶 GOT7 - Breath


303🎶 GOT7 - Breath

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

"Miyeon. Bunun sana çok fazla şey anımsattığını biliyorum. Ona ne olduğunu merak ediyor olmalısın. Neden öldüğünü ? Kimin yüzünden öldüğünü ? Ya da kimin öldürdüğünü ? Çok yakında seninle tekrar iletişime geçeceğim. O zamana kadar etrafındakilere dikkat etsen iyi olur Chaeyoung."

Odamda The VANE-Room No.303 çalmaya devam ederken kağıdı bir kez daha okudum. Şarkı kaçıncıya başa sarmıştı ? Kağıdı kaç defa okumuştum ? Bilmiyordum. Evde yine yalnızdım. Saat sabah 6'ya geliyordu. Gece boyunca uyuyamayıp sadece düşünmüştüm.

Miyeon bunu bana neden yapmıştı ? Bu kağıtta yazan hiçbir sorunun cevabını bilmiyordum. Neden beni tüm bu sorularla baş başa bırakıp gitmişti ? Neden bana, en yakınına hiçbir şeyden bahsetmemiş, her şeyi kendi başına üstlenmeye kalkmış ve en sonunda omuzlarındaki yüke dayanamayıp bizi terk etmişti ?

Hey anne, korkuyorum.
Aklımı kaybediyorum.
Bu uzun tünelde şimdi bir ışık arıyorum.

Onu etrafındaki kimse duymamış mıydı ? Yardım çığlıklarını kimse duymamış, acı çektiğini kimse görmemiş miydi ? Peki ya ben ? Ben nasıl görememiştim? Bu neden kendimden bu kadar nefret etmeme yol açıyordu ? Bu kağıtta yazan sorunun cevabında neden kendimi buluyordum ? 'Kimin yüzünden öldüğünü biliyor musun?' Benim yüzümden olabilir miydi ? Onu görmediğim için, onu duymadığım için. Ona yardım edemediğim için. Benim yüzümden ölmüş olabilir miydi ?

Kalkamıyorum,
Ruhum bağlı,
Gözlerim çaresiz,
Vücudum eriyor.
Dayanamıyorum.

Neden ? Neden benden yardım istememişti ? Ben neden onun sessiz çığlıklarını duymamıştım ? Neden ?

Hiç aramadın, asla benimle değildin.
Umutsuzluğun esiri olduğum an,
Kurtuluş istediğimi söyledim.
Ama kimse dinlemiyordu.
Mezar gibi soğuk bir yer,
Hüzünlü çığlıklara dolu bir yer.

Acı çekerken asla onunla olamamıştım. Umutsuzluğun esiri olması benim suçumdu. Ben dahil etrafındaki kimse duymamıştı yardım çığlıklarını. Sormadan edemiyordum ? Neden beni bu acıyla baş başa bırakmıştı ? Neden kendimden bu denli nefret etmeme sebep olmuştu ? Peki ya ben ? Neden ondan nefret ediyordum ? Neden nefret ederken aynı zamanda onu özlüyordum ? Neden tüm bu kaosla beni baş başa bırakıp gitmişti ki?

Telefonu elime alıp geceden beri çalan şarkıyı ilerlettim. Artık bunu daha fazla duymaya tahammülüm kalmamıştı. Sıradaki şarkı çalmaya başladığında elimdeki kağıdı buruşturup komidinin üstüne atmış ve gülümsemiştim.

Odamın içinde 'Run To You' yankılanırken yüzümdeki gülümsememe daha da büyüdü. Bu şarkının büyüsü müydü ? Beni az önceki kaostan kurtarıp gülümsetmeyi başarmıştı. Şarkı yavaş yavaş uykumu getirirken gözlerimi duvardaki saate çevirdim.

Okula hazırlanmam gerekiyordu. Uykusuz geçen bir gecenin ardından yataktan kalktım ve hazırlanmak için dolabın başına geçtim. Üniformalarını askıdan alıp üzerime geçirdikten sonra banyoya gidip hiç uyumasam da yüzümü yıkamış ve saçlarımı taramıştım.

Tamamen hazırlandıktan sonra mutfağa gidip kahvaltı için kendime mısır gevreği hazırladım. Zar zor kahvaltımı yaptıktan sonra evden çıkma vaktim gelmişti. Ayakkabılarımı giyip evden çıktım. Tam okula giderken şarkı dinlemek için kulaklıklarımı kulağıma takacağım sırada gördüğüm yüzle birlikte kulaklığımı heyecanla cebime geri koymuştum. Gülümseyip karşıya geçtim.

"Jungkook, günaydın." dedim şaşırarak. Jungkook gülümsedi.

"Günaydın. Okula birlikte gideriz diye düşündüm." Başımı salladım. Gerçekten mükemmel bir düşünceydi.

Birlikte evimin olduğu sokaktan çıkıp okula yürümeye başladık. Bacakları benden uzun olmasına rağmen benimle aynı adımlar atıp yanımda yürümeye çalışıyordu. Başımı görmemesi için yana çevirip gülümsedim. Bu kadar küçük şeylerden bile etkilendiğimi bilmesini istemiyordum.

"Sen iyi misin ? Uykusuz görünüyorsun." Başımı ona çevirdim ve ellerini yanaklarıma koydum.

"Çok mu kötü görünüyorum ?" Jungkook güldü.

"Elbette hayır. Çok güzelsin." Utanarak başımı yere eğdim. Beni neden bu kadar etkiliyordu ? Her kelimesi, her cümlesi, her hareketi. Beni böylesine etkilemesi ve günden güne kendine çekmesi beni gerçekten korkutuyordu. Sanki kontrolümü tamamen kaybediyor, ipleri onun eline veriyordum. Yine de bundan şikayetçi olduğum söylenemezdi.

Yan yana yürümeye devam ederken, Jungkook'un sıcak teni, soğuk tenime değdiğinde bedenimi baştan aşağıya bir elektrik sarmıştı. Jungkook parmaklarını yavaşça parmaklarıma dolayıp, daha sonra elimi avcunun içine aldı. Kalbim hızla atarken, el ele tutuştuk. El ele yürümeye devam ederken gözlerimi gözlerine çevirdim. Başını yere eğmiş gülümsüyordu. Ben de güldüm.

"Kahvaltı ettin mi ?" diye sorduğunda gözlerini birbirine kenetlenmiş ellerimizden çekip gözlerine çevirdim.

"Evet. Peki ya sen ?" Başını salladı.

Okula yaklaştığımızda etraftaki öğrencilerin çoğalmasıyla birlikte telaşla ve istemsizce elimi Jungkook'un elinden çektiğimde Jungkook'un şaşkın bakışlarını yüzümde hissetmiştim. Omuzlarımı düşürüp bakışlarımı ona çevirdim.

"Özür dilerim." Jungkook anlayışla gülümsedi.

"Sorun değil Chaeyoung." Sorun olduğunu biliyordum. Ancak bu benim için çok yeniydi. İnsanların bana bakıp fısıldamasını istemiyordum. Jungkook benden bir kaç adım daha hızlanıp önümde yürümeye başladığında kendi kendime güldüm. Bana trip mi atıyordu ?

Gülümseyerek yanına koşup elini tuttum. Şaşkın gözlerini yüzüme çevirdi.

"Bugün biraz daha cesaretli olabilirim." dedim. Jungkook güldü ve elimi iyice kavradı. Birlikte okula doğru ilerlerken bütün öğrencilerin bize ve kenetli ellerimize bakıp fısıldaştığını biliyordum. Ancak gözlerimi ona, Jungkook'a çevirdiğimde duyduğum ve gördüğüm tek şey o oluyordu.

🌹

Merhaba sevgili güzel okuyucularım

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.



Merhaba sevgili güzel okuyucularım. Bol bol yorum bekliyorum.

You Make Me a Sad Girl | RosékookWhere stories live. Discover now