"Bana para lazım." Dedim uzatmadan. Sonuçta burada olma nedenimiz buydu.

"Kredi fırsatları için bir üst katta..." Onu duymazdan gelerek tekrardan araya girdiğimde çenesi kasıldı.

"Şöyle ki buraya sevgilimle geldim." Sesimi az öncekinden daha yüksek tutarak konuştum. "Bütün yol boyunca bunu yapan kişi olmak istediğimi söyledim ama o inat edip durdu." Kadın nereye bağlayacağımı anlayamadığı için gözlerini kısarak baktı bana.

"Benim daha dikkat çekici olduğumu söylüyor." Bankodan bir adım uzaklaşarak sesimi daha da arttırdım. Şimdi diğer çalışanlar da bana bakıyordu. "Haklı da." Dedim gözlerimi diğerlerinin üzerinde gezdirerek. Abartılı hareketlerim ve gereksiz yüksek sesimle herkesin ilgisini çekmeyi başarmıştım.

Güvenlik yerinden ayrılarak bana doğru adımladı. Sorun çıkaracağım o kadar belliydi ki tüm dikkatini bana kaydırdı. Zavallı adam asıl tehlikenin farkında bile değildi.

"Yine de istediğimi aldım. Sözü benim söylememe izin verdi." Şimdi neredeyse bağırıyordum. "Tabii ben bunu filmlerdeki gibi yapmak istemiyorum. Daha özel olmalı, bana uygun bir şeyler."

"Beyefendi..." Adam temkinli adımlarla ilerlerken tek elini silahının üzerine koymuştu.

"Görüyorsunuz ki oldukça özelim." Elimle saçımı geriye doğru ittim. Oldukça uzamıştı, artık kulağımın altına geliyordu. "Bunun için bu sözleri de kendi yöntemimle söyleyeceğim."

Bütün hevesim ve onun oluşturduğu gülüşüm ile elimi ceketime uzattığımda güvenlik benden erken davranarak silahını çekti. Ceketin altından çıkacak şeye güvenmiyordu. Bağırmak için ağzını açtı ama eline yediği kurşun dudaklarında kelimeye değil inlemeye yer verdirdi.

Adam acıyla yere çökerken ardında duran Arslan'la göz göze geldim. Çığlıklar etrafımızı sarmışken kıstığım gözlerimle baktım ona. İlk kurşunu sıkarak benim anımı çalmıştı piç!

"İlk hamleyi yapmak zorunda mıydın? Sözümün tüm anlamı kaçtı, ben yere yatın demeden yattı hepsi!" Arslan sırıtırken ben daha da somurttum. Neredeyse bir aydır her gün bundan bahsediyordum. O ise sinsice susuyordu. Demek ki sessizliklerinin nedeni buydu. İlk günde soygunun kendi işi olduğunu ve bunun onu yapması gerektiğini söylemişti. Sözlerim ile inadını kırdığımı sanmıştım.

Etraftaki insanların dehşet dolu bakışlarının altında ettiğimiz anlamsiz kavgaya karşı buruşturdukları yüzlerini görebiliyordum. İkimiz içinde o anda ilk sözden daha önemli bir şey olmaması garipti. Sanırım sonunda onu da delirtmiştim. Bana benzemişti. Nedeni bir deli uğruna her şeyini kaybetmiş olması olabilirdi. Dünya yanarken hayatta kalanın haşere olduğunu görmüş, bana ayak uydurmaya başlamıştı. Artık ikimiz de deliydik ve böyle soygunlar öğle yemeği sonrası eğlencesi gibiydi. Olayın öneminden çok aptal sözlere takılıyorduk.

Çalan siren sesi ile o seslerinin kaynağı olan odaya doğru yönelirken bende silahımı az önce bana doğru öfkeyle bakan kadına doğru dondürdüm.

"Parayı getir güzelim." Yan tarafındaki duvarı hefef alıp tetiğe bastığımda kadın korkuyla çığlık attı.

"Abartma da kaldır götünü!" Onu hedef almıyordum bile! Rehineleri harekete geçirecek sihirli hamleyi uyguluyordum sadece; tek bir kurşun. Kadın titreyen dizlerine rağmen ayağa kalktı. Daha fazlasını istemediği için korksa da hareket ediyordu. Zaten bunun için bu tekli atışa sihirli hamle diyordum.

Arslan indirdiği ikinci güvenlikle ilgilenirken başka işim yokmuş gibi ona doğru yürüdüm. Madem bana soygun sözümü söyletmemişti. Başka bir hayali gerçekleştirmemi sağlayabilirdi. Filmlerde suçlu çiftin yaptığı bir hareketi canlandırmamız gerekiyordu.

Rehine - BxBحيث تعيش القصص. اكتشف الآن