Beriz'in mimiklerine gülerken Güray'ın salona inmiş, televizyon izlediğini gördüm.

Beriz kupaları kendisinin götüreceğini, "Güray'ın yanına gitmem gerektiğini."  Söylemişti.

Beriz kulağıma;

-Bence şimdi Güray abime söylemelisin, farklı bir yerden duyduğu zaman daha kötü olur. Şu durumda da söylememekte mantıklı geliyor ama dediğim gibi, bu senin fikrin Elmas. Güray abim her yerden duyabilir. Biliyorsun sen de.

Kendisi mutfağa doğru ilerlerken ben salona doğru ilerlemeye başlamıştım.

Şimdi Güray bu durumdayken ona söylemek ne kadar doğruydu? Bilmiyordum. Bu gördüklerimin de içimde kalmasını da istemiyordum.

Güray'ın yanına sıvıştığımda, Güray ile göz göze geldik. Sakince kumandayı masaya bırakıp kolları ile beni sarmaladı.

Fazla kendini zorlamaması için iyice ona sokulduğumda daha rahat bir pozisyonda olduğunu gördüm.

Beli yeni yeni iyileşiyordu ve daha dikkatli olması lazımdı. Kendisine iyi bakıp, hemen iyileşmesi gerekiyordu. Derin bir nefes alıp konuşmaya başladım;

-Güray.

-Güzelim.

Bu kelime kalbimi o kadar çok hızlı atmasına neden oluyordu ki...

Bunları bir kenara bırakıp konuşmaya devam ettim;

-Sana bir şey demem lazım.
Sakın sinirlenme gibi şeyler demeyeceğim lakin iyileşmeden bir şey yapma, tamam mı?

Güray dikkatle bana bakarken nefesimi dışarı sesli verdim.

-Biz hastaneden çıkarken arabaya bindik ya.

-Evet.

-Eve doğru gelirken arka tarafta bir araba daha vardı. Biz nerede duruyorsak o da orada durdu. Nereye dönersek o da oraya döndü. Acaba tanıdığın birisi falan mı?

Güray ağır ağır kaşlarını çatarken hatırlamaya çalışıyor gibiydi.

-Nasıl bir arabaydı hatırlıyor musun?

Zihnimi yokladığımda biraz da olsa hatırladığımı kendime söyledim ve başımı salladım.

Omzuna değen başımdan da anlamıştı Güray, benim hatırladığımı.!

-Siyah Cip'e benziyordu, yani senin de anlayacağın gibi baya lüks bir arabaydı. Hatta arabanın ön camında  bir yazı vardı. Ne yazıyordu onu hatırlayamıyorum.

Güray "Beriz" diye seslendiğinde Beriz koşar adımlarla mutfaktan çıkmış, Güray'ın tam karşısında durmuştu.

-Bana Kağan ve Ateş'i çağırır mısın?

Beriz kafasını hızla salladıktan sonra koşarak koridora girdi  ve merdivenlerden yukarı çıktığında gözden kayboldu.

Birkaç dakika sonra Ateş ve Kağan salonda belirmiş, bana gülümsedikten  hemen sonra  Güray'a bir şey olup olmadığını sormuşlardı.

Herkes oturduktan sonra yemek saatinin geldiğini fark ettim ve bu konuyu sofrada konuşmak daha mantıklı olduğunu kendi kendime düşündüm.

-Bu konuyu mutfakta konuşmaya ne dersiniz? Hem hepimiz acıktık. Biz masayı hazırlarken siz de masada oturur, orada hep birlikte konuşursunuz.

SİYAHWhere stories live. Discover now