İntikamını İstiyorum

Comenzar desde el principio
                                    

"Hassiktir." Ellerim kemeri bırakıp aşağı indi. Deri koltuk eğri olduğu için arkama ulaşamadım. Titreşimin verdiği hızlı zevkle elim ayağıma dolanırken ulaşabilmek için kalkmaya çalıştım ama boynumdaki kemer canımı acıtarak beni tekrardan yerime gönderdi. Ellerimi kaldırıp onu açmam gerekirken ben hala aşağı ulaşmaya çalışıyordum. Orada hissettiğim titreşimi sonlandırmak için duyduğum yoğun istek doğru düzgün düşünmemi engelliyordu. Şimdi neden ellerimi bağlama gereği duymadığını anlıyordum.

"Arslan!" Ben sinirle solurken o gülüyordu. Kendimi daha fazla tutamayarak inledim.

Penisimin yanına kondurduğu öpücükleri hissettim. Alet tek başına bile kaldırmaya yeterken o işi daha da hızlandırıyordu. Biraz daha aşağı inerek bacağımın içini ısırdı ve ilk seferde yaptığı gibi ; "Süt gibisin." Dedi.

Doğrularak tekrardan üzerime doğru eğildiğinde ellerini saçlarımda gezdirdi. "Canını yakarsam söyle de daha fazlasını yapayım." O göz kırparken benim kaşlarım çatıldı. Zevk almam gereken alet fazlasını yaparak beni zevkten delirtiyordu ve hoşuma gitse bile canımı yakıyordu zaten.

"Seni sikeceğim." Dediğimde dudaklarını alayla aşağı doğru kıvırdı.

"Dahası için yalvaracaksın." Sözlerinin hemen ardından parmaklarını aletimde gezdirdi. Yeterince uyarılmış olduğum için anında inleyerek onu haklı çıkardım.

"Buna bile dayanamıyorsun ama birilerinin eline düşme konusunda çok ısrarcıydın. Orada sana ne yapacaklar sanıyordun? Bir hücreye atıp giderler mi, yoksa konuşturmak için parmaklarını tek tek kesip sana yedirecekler mi?" Hoşuna giden bir şeye bile dayanamıyorsun." Gözleri kıvranan bedenimde dolandı.

Sonra beklemediğim bir şekilde boynumdaki kemere yöneldi ve onu açtı. Anında doğrularak içimdeki şeyi çıkarmaya yöneldim.

"Yapmayacaksın." Dedi sert bir tonla. Patronun kendisi olduğunu kanıtlamaya oldukça niyetliydi.

"Seni neden dinleyeyim?" Bunu en başta ben istemiş ve odadan bahsettiği anda onlarca defa girmeye çalışmış olsam da onu dinlemek için bir nedenim yoktu.

"Yoksa canının acısını siklemez seni oraya asarım." Parmağı ile tavana asılı ipleri işaret etti. Yeşil gözleri vahşileştiğinde blöf yapmadığı anladım. Her ne kadar kıvransamda ellerimi çektim.

"Arkanı dön." Dedi yine aynı emredici tonda. İçimden söve söve onu dinleyerek döndüm ve tekrardan yattım.

Koltuk ya dişçiler ya da seks manyakları için özel tasarlanmıştı. Her yeri ayrı oynuyordu.

Arslan yanıma gelerek bileğimi tuttu ve koltuğa yapıştırarak ucundan sarkan kemeri bağladı. Ellerimi boynumdan daha sıkı, hareket edemeyecek şekilde bağlıyordu.

"Çıkar şunu içimden." Dedim yalvarırcasına. Isırmaktan dudaklarımı morartmıştım. Kalkmıştım ve kendime dokunamıyordum bile.

"Yalvar." Dedi alayla. Diğer tarafa geçerek diğer elimi de bağladı. Deli gibi inliyordum ama umurunda bile değildi.

"Sen bile bu kadar inletemezdin." Lanet şeyi içimden çıkarması için canını acıtmaya, onu iddiaya çekmeye çalıştım ama daha koyduğum iddia ile daha kötü bir yola girdiğimi bilmiyordum.

"Ne dedin?" Çömelerek görüş açıma girdi. Tek kaşı sorgularcasına havaya kalkmıştı.

"Seninkini bir daha içimde istememi istiyorsan o şeyi çıkarırsın." İddiamı sürdürmem onu gülümsetti.

"Öyle olsun bakalım." Doğrularak görüş açımdan çıktı ve birkaç saniye sonra şeytanın değneğini içimden çıkardı. Rahatlayarak nefes verdim. Mükemmel hissettirebilirdi tabii Arslan onu son ayarda açmış olmasaydı.

Ellerini belimde hissettim. Ne yapacağını, nereden dokunacağını bilmediğim için her temasta bedenimi kasıyordum.

İçime neredeyse köklercesine girdiğinde alet beni çoktan genişletmiş olsa da acıyla inledim. Oyuncaktan daha da derine giriyordu.

"Ben senin..." Üzerime doğru eğilerek ağırlığının büyük bir kısmını bıraktı.

"Shhh, nefesini boşa harcama aşkım." Dedi yumuşak bir tonla. Ses tonunun aksine kelimeleri vahşice geliyordu.

Normalde yaptığı gibi omzuma yöneldi ama bu sefer öpmek yerine sırtımı ısırdı. Gelgitlerine ek olarak ısırığına karşı da inledim. Az önce ettiğim sözden sonra elimden geldiği kadar fazlaca kendimi tutmaya çalışıyordum ama nefes aldığımın iki katı kadar inletiyordu beni.

Bir anda içimden çıkarak beni öylece bıraktı. Ne olduğunu anlayamayarak etrafa bakınmaya çalıştım ama göremiyordum. Adım sesini işittim ama nereye gittiğini bilmiyordum.

"Beni böyle bırakma." Yalvarışım onu kahkahalara boğdu. Bilerek yapıyordu. İddialı laflarımı bana yediriyordu.

"Beni mi istiyorsun aşkım?" Dedi önümde durarak. Az önce içimde olan aletini görebiliyordum. Önümde çömelerek yeşil gözlerini sergiledi. Elinde bir şey vardı ama arkada kaldığı için tam göremiyordum.

"Sesli söyle." İlk önce ne dediğini anlayamadım çünkü aklım neredeyse zonklayan sikimdeydi.

"Ne?" Dedim aptalca bir ifade ile.

"Beni mi istiyorsun?" Dedi tekrar. "Sesli söyle ve beni buna inandır." Alaylı gözlerine bakmak işi daha da zorlaştırıyordu.

"Seni istiyorum." Dedim kendimi zorlayarak. "Seni içimde istiyorum." Kafasını olumsuz anlamda salladı.

"Olmadı yavrum." Bir de beğenmiyorsu piç!

"Hay senin..." Biraz daha kendime dokunamazsam acıdan ağlayacaktım.

"Siksene lan!" Dedim bağırarak.

"Daha romantik ol." Hala oyun oynuyordu benimle. Her ne kadar öfkeden kudursam da ona uymaktan başka seçeneğim yoktu.

"Arslan." Dedim inleyerek. Gözleri yumulurken dudaklarına yamuk bir gülüş kondurdu. Adıyla inlememi seviyordu. "Yalvarıyorum sana gir artık içime. Hiçbir şey senin gibi hissettirmiyor. Daha fazlasını istiyorum. Sen içimdeyken adınla inlemek istiyorum." Aklım düzgün çalışmıyordu bile yapabildiğim en iyi şekilde ayak uydurdum oyununa.

Gözlerini açarak bana baktı. O anda; aşkını sikeyim diye bağırmak istedim.

Dudaklarıma yumuşak bir öpücük kondurarak ayaklandı.

"Madem öyle istiyorsun." Tekrar içime girdiğini hissettim ama beni rahatlatan bu değil, penisime elini dolaması oldu. Bir dokunuş için yalvarıyordum. Parmakları değdiği anda rahatlayarak inledim. Beni zorlayanın bu olduğunu biliyordu.

Dokunuşunun ardından birkaç saniye geçmeden rahatlayarak boşaldım. Anımı yaşamam için bana tanıdığı yarım dakika bittiği anda sırtıma sertçe vurdu.

"İnlemek yok." Dedi kuralını değiştirerek. "Yoksa..." Söylemesine gerek yoktu. Sırtıma yediğim kırbaç her şeyi açıklıyordu.

Devamını siz hayal edin benden bu kadar. Bu bölümde ölmediysem daha da ölmem aq. Bölümün her tarafında ben ne yapıyorum diyerek durakladım.

İşin kötü yanı bu başlangıç, daha çokça buraya işimiz düşecek.

-Lisa

Rehine - BxBDonde viven las historias. Descúbrelo ahora