İçeri girmek için hamle yaptım ama gülüşümü tanıyamayan güvenlik elini göğsüme koyarak durdurdu beni.

Yüzüne kondurduğu hayırdır bakışı kıçımın beyefendisinin yeni olduğunu gösteriyordu. Hani gülüşü tanımıyordu, saçlarımdan da mı anlamıyordu be?

Yeşil montumu açarak içindeki malı gösterdim. "Tedarikçiyi kapıda bırakma güzellik." Yanağından makas aldığım anda elime vurdu. Ben kıkırdarken elini üzerimden çekti.

"Sağ ol, sana da ayırırım." Dedim göz kırparak.

Sıradan kapıdan geçtikten sonra büyülü dünyaya vardım. Zaten bütün Narnia'lar böyle salakça yerlerin, sıradan kapılarında olurdu.

Barın kırmızı ışığı yüzüme vururken dilimi dişlerimde gezdirdim. Evimi özlemiştim.

Müzik eşliğinde attığım adımlar bile ritime uygundu. Yana doğru kayarak döndüm. İçerisi o kadar doluydu ki pist görünmüyordu bile.

Saklanmamı bekleyecekler, bense tam tersi inlerine gideceğim. Önemli olan korkutabilmek. İki kişiden fazla olduğumuzu düşünecekleri kadar kaos çıkarmamız lazım. Arabadaki sözleri aklımda dönerken gülümsedim. Kaos benim göbek adımdı. Yüz kişilik sorun çıkarabilirdim.

Müziğin sesi yavaşlarken gözlerimi yumdum. Aradığım enerji az önce tüttürdüğüm esrarla birlikte damarlarıma karışmıştı.

Piste doğru giderken; "Biraz sorun çıkaralım." Diyerek mırıldandım.

Birbirine giren renklerin ve seslerin keyfini çıkararak dans etmeye başladım.

Tek sorunum mal için para bulmakken hayat güzeldi ama Arslan bana bundan bile iyisini teklif ediyordu. Siktiğimin adrenalini her şeyden daha iyi kafa yapıyordu.

Eski pervasız günlerde olduğum gibi zevkle dans ederken tıpkı o günlerde olduğu gibi dikkat de çekiyordum. Varlığım bile etrafıma insanları toplamaya yetiyordu.

Gözleri üzerimde dolandıktan sonra yetinemeyerek ellerini de işe katmak isteyen esmer bana doğru yaklaştı. Omzuma dokunan eliyle belini kavrayarak onu kendime çektim.

"Ne istiyorsun bebeğim?" Dedim kızın kulağına doğru eğilerek. "Ne istersen var." Kız aşağı, montun içine doğru baktı.

"Sende satılık mısın?" Dedi parmağını boynumda dolaştırırken.

"Sana bedava güzelim." Kızın dudakları yukarı kıvrılırken ona doğru uzandım ve öpmeye başladım. Dili dudaklarımın içine girerken, kolları boynuma dolandı. Bedenini bana eş zamanlı olarak hareket ettiriyordu. Elim kalçasına kayarken sadece anın keyfini çıkarıyordum.

Omzuma konan ikinci el beni sertçe çekerek ayırdı kızdan. Birkaç dakika için kızın yanından ayrılan kodaman geri dönmüştü sonunda. Aradığım kaosun başrolü olacaktı kendisi.

"Ne yapıyorsun lan sen sikik?" Dedi yakalarımı kavrayarak. "Sen benim kim olduğumu biliyor musun? Benden kız almak ne demek lan?" Az önce kollarımda olan kız bir saniyede yok olmuştu.

"Kimsin?" Dedim adamın karşısında yüzsüzce gülerek.

"Öğreteyim." Kaldırdığı yumruğu yüzümü bulamadan ellerinin arasından kurtulup yere eğildim. Boşa çıkarak öne doğru savruldu ve benim çömelmiş bedenime takılarak yeri boyladı.

Onun düşüşü ile müşteriler geriye doğru kaçtı ve hep bir ağızdan şaşkınlık naraları yükseldi.

Müzik dururken kahkahalarım duyuldu.

"Kimdin yavrum sen? Bir daha söyle bakalım." Elimi kulağıma siper yaparak duymaya çalışır gibi yaptım.

"Sahte kralları ilk görüşüm değil." Kalkamak için güç aldığı ayağına tekme atarak tekrardan düşürdüm.

"Kralı gelsin diyeceğim de kral benim amına koyayım." Kollarımı iki yana açarak sözüme gösteriş kattım ve yüksek sesimle herkese duyurdum. Zavallı kodaman dayağı yemişti ama asıl hedefim o değildi.

Çevrem güvenliklerle dolarken yukarıdakilerin dikkatini sonunda çekebildiğimi fark ettim. Bu Arslan'a istediği zamanı verecekti. İçeri girerek izimizi bırakacaktı.

Elim montumun içine giderek silahımı buldu. Boş gelmemiştim, onların da boş olmadığını biliyordum ama herkes içinde sıkmaya cesaret edemezlerdi.

Namluyu kodamana çevirdim. "Şarkıyı açın lan! Sanki okula geldik."

"Sakin ol." Konuşan yanımdaki güvenlikti.

"Uzak durun!" Dedim sürgüyü çekerek. "Çıkmama izin verirseniz sıkmam."

Adam yine beni uyarmak için konuştu. Normalde olsa onu bölerdim ama şimdi uzatmasını umuyordum.

Gözlerim onun arkasında görmem gereken Arslan'ı aradı ama daha çıkmamıştı.

"Çağır lan patronunu, anahtarı teslim etsin bana. Yeni kralınız benim. Onda bendeki taşak yoktur."  Gururları her bir sikten büyük olan zenginler için silah çekmem değil, sözlerim sorundu. Bunu bilerek konuşmuştum zaten.

"Hadi lan, dikilme!" Havaya doğru ateş ettiğimde gösteri gibi bizi izleyenler çığlıklarla kaçıştı.

O anda gördüm Arslan'ı. Gözleri beni buldu. Dışarı kaçanlarla birlikte çıkmadan önce her şeyin iyi olduğunu belirten işareti yaptı.

Elim bir daha montumun iç cebini buldu ve Arslan'ın tüm eşyalarının aksine arabada unutmuş olduğu sis bombasını -boşuna tanrının favorisiyim demiyorum- aldım. Montun içinden çıkarmadan esmer kıza döndüm. O dışarı çıkmamıştı, belli ki burada çalışıyordu.

"Beni ara bebeğim." Dedim ve bombayı fırlattım. Sesten dolayı artan çığlıklar ve hızla içeri dolan sisle birlikte topukladım.

Ve evet kardeşlerim yarın o an geliyor, hepinizin beklediği, geri dönme nedeniniz olan o kutsal sahne ;) Ne kadar çok istediğinizi gösterin bakalım :))))))

Ve evet kardeşlerim yarın o an geliyor, hepinizin beklediği, geri dönme nedeniniz olan o kutsal sahne ;) Ne kadar çok istediğinizi gösterin bakalım :))))))

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

-Lisa

Rehine - BxBWhere stories live. Discover now