47. BÖLÜM

11.3K 300 258
                                    

"Tamam." dedim. Yatacağım odaya gittim. Hocanın gelini kapıda bekliyordu. Ayaklarına baktıkça ürperiyordum. Evin tavanı hasırdandı. Tavana gözlerimi diktim. Camdan bir gölge geçti gibi oldu. Başımı hemen o yöne çevirdim; kimse yoktu. Kaldığım odanın penceresi dağ tarafına bakıyordu. Zaten çok ev olmayan bir yerdi. Kapkaranlıktı dışarısı. Tekrar tavana bakarken pencereden birinin bana baktığını gördüm. Kesinlikle emindim bu sefer. Boynumu çevirmemle şok oldum: dünya üzerinde görmediğim kadar güzel bir kadın bana bakıyordu.

Büyülenmiştim sanki. "Gel." diyordu parmağıyla bana. Ayağa kalktım, pencereye yöneldim, pencereyi açıyorken, o arkamdaki gelin birden önüme geçerek, o güzel kıza "İl şerrin ifrütün!" dedi. Böyle yılan gibi tıslayarak söylüyordu bu sözü. O güzel kız, rüyalarımda gördüğüm; pis, uzun, yağlı saçlı, siyah dişli şeylerden biri olmuştu sanki bir anda. Öyle bir irkildim ki bir çığlık attım. Hoca koşarak geldi yanıma "Ne oldu oğlum?" dedi. Konuşamadım, kekeledim. Su getirdi hoca, içtim; biraz dilim çözüldü.

Anlattım olayları: Penceremde çok güzelbir kadının belirdiğini, sonradan ...ın beni kurtardığını söyledim. Hoca bir şeyler okuyarak pencerenin yanına gitti. Bir şeyler dışarıda dolanıyor, sesler, gülüşmeler geliyordu. Ben evde ve üniversitede olduğum zamanlarda, her zaman onların yanımda olduklarını bilmek korkunç bir şeydi. Kendi kendine düşündüm "Bunlar hep yanımda mıydı?" diye. Gözlerimden yaşlar aktı. Bir rüzgar uğulduyordu sanki. Hem rüzgarın sesi hem de gırtlaktan gelen Arapça olduğunu tahmin ettiğim bir lehçeyle sesler bağırışmalar, nefret uyandıran bir ses geliyordu.


BÖLÜM SONU
Devam Edecek

Şeytan-ı Racim Where stories live. Discover now