30. BÖLÜM

14.7K 365 201
                                    

Biz ayağa kalktık; selamlaştık. Hoca heybetli bir adamdı. Bayağı uzun sakalları vardı. Kaşları dahi uzundu adamın. “Hocam, özür dilerim. dedim. “Niye evladım?” dedi. “Geçen size ettiğim hakaretlerden dolayı.” dedim. Güldü “Onları bana sen etmedin ki… Affedilecek bir şey yok, otur gel karşıma.” dedi. Oturdum hocanın karşısına. Bir taraftan da; Atakan’ın bana verdiği kitap ile kolyeden bahsetsem mi hocaya diye düşünüyorum. Ama bahsetmedim…

“Oğlum, bıçağını yanından ayırmıyorsun değil mi?” dedi. “Ayırmıyorum hocam.” dedim. “Bak, sana açık konuşacağım… Babangil söyledi mi bilmiyorum lakin bir takım ifritler vasıtası ile seni ekemeyen bir kem gözlü, sana bir şeyler musallat etmeye uğraşmış lakin becerememiş. Ancak sen, isteyerek ya da istemeyerek bunlardan birinin çocuğunu öldürmüşsün.” dedi. “Bunlar peşini bırakmaz ya seni alırlar ya sen onları alırsın.” dedi. “Hocam, ben neyin kimin çocuğunu öldürmüşüm? Karıncayı dahi incitmedim şu yaşıma kadar.” dedim. “O zaman farkında olmadan yapmışsın oğlum.” dedi.

“Hiç; bir külün üzerine birden su döktün mü yahut bir ateşi birden söndürdün mü?” dedi. “Hayır.” dedim. Sonra düşündüm biraz. “Hocam, arkadaşımla beraber akşamları kapının önünde ızgara yapar, geç saate kadar otururduk. Yanan ateşe de su döküp söndürürdük. Bundan dolayı olabilir mi?” dedim. “Olabilir oğlum. Geceleri yanan ateşin etrafına cinler toplanır. Sen de ateşe su dökersen cinleri öldürmüş olabilirsin.” dedi.

BÖLÜM SONU
Devam Edecek

Şeytan-ı Racim Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin