29. BÖLÜM

14.9K 351 104
                                    

Diğer tarafıma dönüyorum; yine duvar, sadece önümde tuvalet arkamda ise karanlık bir koridor var. Tuvalete giriyorum, kapıyı kapatıp oturuyorum öyle çaresizce, ağlıyorum hiçbir şey yapamadan. Pencereden beş çift göz bana bakıyordu. O kadar keskinler ki… Kimisi çok derin bir mavi göz ile kimisi bildiğiniz alev dolu bir çukur ile bana bakıyordu. Hepsinin yüzü aynı; hepsi Atakan. Hepsinin saçları uzun, dişleri simsiyah. Onların birbirinden farklı varlıklar olduğunu gözlerinden anlıyorum. Hepsi nefretle bakıyordu bana. Hepsinin gözleri kişiliklerini ele veriyordu.

Sonra annem ve babamın sesini duyarak uyandım. Onlar başımda yine. “Oğlum sana ne oldu? Kendini yerden yere attın!” diyorlardı. “Baba, hazırlan hemen; yola çıkalım, gidelim hocanın köyüne!”dedim. Babam sakinleştirdi biraz. Sabaha kadar bekledik ve sabahın ilk ışıklarıyla beraber yola çıktık. Anneme sıkı sıkı tembih ettim “Komşuya git.” diye. Evde yalnız durmasını istemiyordum.

Bindik arabaya. Hiç konuşmadan gidiyorduk. Bıçağımı yanıma almıştım. Artık yanımdan ayırmıyordum. Vardık köye. Kapıyı yine aynı kadın açtı. Geliniydi yanılmıyorsam. “Babam oduna çıktı. Birazdan gelir. Siz içeri buyurun.” dedi. Oturduk babamla. Bu arada ben evi inceliyorum. Evde hiç tablo yok. Hiç ayna yok… Dikkatimi ilk çekenler bunlar olmuştu. Ben evi incelerken hoca da nihayet gelmişti.

BÖLÜM SONU
Devam Edecek

Şeytan-ı Racim Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin