35. BÖLÜM

13.6K 307 85
                                    

Bir anda anlam veremediğim bir şekilde sinirlenmeye ve küfürler etmeye başladım. Neye ve niçin küfür ettiğimin farkında değilim. Belli bir müddet sonra sinirim geçti. Sakin bir şekilde düşüncelere daldım. Üzerimde çok fena bir ağırlık vardı. Zar zor yerimden kalkıp cama yöneldim. Hava kızıl ateş gibi yanıyordu, sokaklar bomboş dünyada tek ben varım sanki. Arka taraftan bir ses geldi. Tam arkamı dönmemle yine kendimi, üniversite okuduğum şehirdeki evimde buldum.

Arkamı döndüm; kimse yok. Odanın kapısından biri beni çağırıyordu. “Gelmiyorum.” dedikçe, geri geri gittikçe, “Gel” diyordu. Kapıda bir karaltı belirdi. Sadece gözleri görünüyor. Evet, annemin gözleri bu! İnsan annesinin gözlerini her yerde tanır. Annemin gözlerini görünce; karanlık koridora doğru attım kendimi. İlerde annem vardı. Tam belli olmasa da gözlerinden tanıdım; annemdi o. Sarılıyorum ona, sanki 40 yıllık hasret giderir gibi sarılıyorum. Ama ellerim, kollarım her yerim küller içinde kalmıştı. Ayakları tersti annemin. Sonra yüzüne bakınca; uzun ve kirli saçlı, siyah dişli, gözlerinin yerinde iki çift alev olan birini görüyordum.

Yüzü ve bedeni Atakan’a benziyordu ancak gözleri o ana kadarki gördüklerimden farklı; bildiğin alev alev yanıyordu. Bir şeyler söylüyordu bana; nefret dolu, ateş dolu gözlerle bakarak. Anlamıyorum ne dediğini. Bir şeyi işaret ediyordu gözleriyle. Gözleri boynumdaki kolyedeydi; kolyeyi işaret ediyordu. Açtım kolyeyi; içine baktım. Kolyede resmim duruyor fakat gözlerim oyulmuş; yerine mavi boncuk koyulmuştu. Aynı Atakan’ın resmi gibi. Birde resmin alnında bir şeyler yazıyordu. Tekrar Atakan’a baktım. Bakmamla beni boğmaya başladı. Sonra babamın sesiyle uyandım.  Annem ve Babam, korkmuş ve telaşlı bir şekilde başımda bana bakıyorlardı… 

BÖLÜM SONU
Devam Edecek

Şeytan-ı Racim Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin