Chapter 24 | "I need you."

6.9K 415 80
                                    

Bölüm şarkısı | Rixton - Me And My Broken Heart

|| ZAYN MALIK ||

Barmenin piçimsi gülümsemesiyle uzattığı kadehi aynı şekilde aldım. Yanımdaki kel, çakma Pitbull'a gülümseyerek saydım. "12!" Ardından içkinin boğazımı tekrar yakmasına izin verdim.

Yanındaki esmer, kızıl saçlı, kendinden oldukça genç fahişe için bunu yapmıyordum. Kesinlikle yapmazdım. Asıl ihtiyacım olan plan çok başkaydı.

Kadehi sertçe tahta masaya bıraktığımda kararlı ve alaycı bakışlarımı, adamın top sakalının çevrelediği çenesinin kasılışının verdiği hazla birleştirdim. Güzel... Amacıma ulaşmama ramak kalmıştı. Bunu hissediyordum.

"Sen delirmiş olmalısın."

Adını bilmediğim adama bir kez daha omzumun üzerinden baktım. "Ne o, korkuyor musun?" dedim ve dudaklarımdan savrulan kahkaha ile çöplüğe benzer barı salladım. "Fahişen çok mu değerli? Tam fiyatı ne kadar?"

Kız taş gibiydi. Her ne kadar bir geceliğine onunla olsa da, o bir gece bu topsakal için çok önemliydi. Bunu biliyordum. New York'un o ihtişamlı binalarının uzağında, bela batağı denen varoş semtteki herkes böyleydi. Onu bana vermeye niyeti yoktu. Aslında benim de onun içine girmek gibi bir niyetim yoktu. Deli gibi içecektim, ve umarım ölesiye dayak yiyecektim.

"Bana bak piç kurusu. Gerçekten içki içmede benden iyi çıkarsan onu sana vereceğimi mi sanıyorsun?" diyerek sırıttı. Kadehi kavrayan elinin işaret parmağı sağa sola hareket ederken, "Böyle düşünmen... Çok zavallıca adamım." diye mırıldandı ve elindeki kadehi kafasına dikti. O sırada harekete geçtim.

Kafasına diktiği kadehi tokatlayarak yere düşmesini sağladım. Şaçsız, sinek kaydı kafasına içki bulaşmıştı. Hızlı refleksle olanı biteni kavramasına kalmadan kızı tutup arkama çektim. Aynı saniye tiz çığlığını tam kulağımın arkasında hissettim. Ah, kadınlar. Korktuklarında inanılmaz çekilmez oluyorlardı. Miranda hariç. Orospu... Nasıl da diğerlerinin aksine çekilmez olmak yerine, çekici oluyordu... Bir kez daha ilk başta kendim olmak üzere ona ve yanındaki kasiyer bozuntusuna küfrettim. Hemen, benden başkasını bulmuştu. Tabi onun için hiç 'ben' olduysam. Farklı gözle görebildiği Zayn Malik olduysam...

"Çabuk onu bana ver orospu çocuğu! Yemin ederim o güzel yüzünü parçalarım!"

"Ne duruyorsun adamım? Denesene? Bak bakalım kim kimin yüzünü tanınmaz hâle getiriyor!" diyerek damarına iyice bastım.

Yüzümde hissettiğim okkalı yumruk amacıma ulaştığımın göstergesiydi. Elmacık kemiğim sızlarken ayakta durmak için çabaladım. Bu, çok iyi gelmişti. Arkama aldığım kızın kolunu bırakmadan, bir kere daha kışkırttım onu. "Bu ne lan? Sinek mi öldürmeye çalışıyorsun?"

"Siktiğimin piçi." diye tıslamasını yarım yamalak duyar gibi oldum. Çünkü aniden başka bir darbe daha yemiştim. Dudaklarımdan süzülen ılık kan çeneme doğru harekete geçmişti, kızı bırakıp baş parmağımla dudağımı temizledim.

Bu kadar mı? Nerede devamı? Bilseydim daha iri yarı bir şey bulurdum. Daha fazla ah çekmeden onu daha çok delirtmemin yolunu buldum. İyice sıktığım yumruğu burnunun tam ortasına geçirdim, şiddetten sonra bir çıtırtı duydum. Oh. Kırılmış mıydı? Sikimde değildi. Elini yada bacaklarını kırmadığım sürece sıkıntı yoktu. Onlar daha bana lazımlardı.

Arka taraftan yediğim sert tekmeyle yere savruldum. Başımın çarptığı bar sandalyesi Tanrı'nın bana kıyağıyla herhalde.

Gözlerimi kırpıştırarak arkadan yaklaşan birkaç kişiye daha rastladım. Burnunu acıyla tutup inlemeyi bırakan topsakal, diğerleriyle bakışarak başımda diğerleri gibi dikildiğinde histerik bir kahkaha attım.

Boss' Prisoner | 1DSA YAZ 2014 EN İYİ ZAYN HİKAYESİTahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon