Chapter 2 | "Save me, please. I'm imploring to you!"

22.8K 711 65
                                    

|| ZAYN MALIK ||

Gaza yüklenebildiğim kadar yüklendim. Şirkete, babamdan bana kalan patronluk koltuğuna kurulmak istediğimden değil, sadece adrenalin istiyordum. Şu an tek istediğim şey, hız!

Yoksa şirketi sikeyim, umurumda falan değildi. Babam hayattayken tam anlamıyla bok gibi bir evlat oldum. Sunduğu imkanları harcamaktan başka bir şey yapmadım. Öldüğünde varisi olarak ben kaldım geriye. En azından bir kez, iyi bir evlat olup şirketin başına geçmeliyim diye düşündüm. 'Patron' kelimesinin hissettirdiği özgüven ve bana itaat edecek sefilleri düşündükçe egom tavan yapıyordu. Tabiki bu görevi benden başkası da kaldıramazdı.

Şirkete geldiğimi farketmeden hızla önünden geçtim. Binadan birkaç santim ileriye gitmiştim, ancak arabayı geri süremezdim. Karizmam çizilirdi yani. Boş yere birkaç tur attım ve bu sefer dikkatli davranıp, tam şirket kapısının önüne park ettim.

Bıyık altından sırıtan güvenlik Fred'e öldürücü bir bakış attım, anında ciddi bir hal aldı pezevenk.

"Hoşgeldiniz bay Malik." Yalandan bir sırıtma oturttu lanet suratına. Piç herif. İkimiz de birbirimizden hoşlanmıyorduk tamam da, bu kadar belli de edilemezdi. İyi bir oyuncu olsa yine katlanabilirdim belki.

"Üzerindekileri bir an önce teslim edersin. Kovuldun..." Suratıma 'git kimin köpeği olursan ol' ifadesini yerleştirerek konuşmamı tamamladım. "... dostum."

Kafasındaki şapkayı yere fırlatırken bana adeta meydan okuyordu. "Tanrı aşkına Zaynie..." Bana. Zaynie. Dedi. Bana Zaynie dedi! Neyine güveniyordu? Elini omzuma koyduğunda dikkatle suratını inceledim. Bir süre sonra adamlarım bu güzel yüzü tamamen dağıtacaktı çünkü. Bu halini hatırlayıp hasarının ne kadar olduğunu görüp, yaptırdığım şey ile övünecektim. "Senin gibi seks düşkünü, hormonlarını kontrol edemeyen, sırf bu yüzden kendi sekreterini kovan, egosu tavan yapmış bir ergenle çalışmayı ben de istemiyordum." Adamdaki cesarete hayran kalmamak elde değildi, çok etkileyici...

"Biliyor musun Fred? Bana meydan okuyabilecek kadar sikik bir beynin var." Omzumdaki elini kavrayıp ters çevirdim ve arkasına sabitledim. Diğer bir elimle de boğazını sertçe kavramıştım. Bir bakıma elindeki rehinenin boğazına bıçak dayayan bir hırsızı andırıyordum.

Boğazını sertçe yana çevirdiğimde ufak bir kıtlama sesi gelmişti. Ağzından şiddetli bir inleme yükselirken kahkahalarla boğuldum. "Ve sen, çok nankörmüşsün adamım. İnsan ekmeğini yediği şirketin patronuyla sidik yarışına girer mi hiç?"

Dikkatle olaya odaklanmış adamlarıma göz kırptım. "Bunu halledin." dedim ve ellerimi serbest bırakıp Fred'in yere yığılmasına izin verdim.

"Tabi efendim."

Kapıdan girdiğimde Müdür Cristian ile karşılaştım. "Efendim, Steve Holding yönetim kurulu sizinle görüşmeye geldiler. Lütfen acele edin, toplantı odasındalar. Ve yaklaşık on dakikadır sizi bekliyorlar, biliyorsunuz bu gibi durumlardan hiç hoşlanmazlar."

"Lanet olsun ben onu tamamen unutmuşum." Ellerimi saçlarımdan geçirip nefesimi dışarıya üfledim. "Tamam, her şey kontrolüm altında Cris."

"Şüphem yok efendim." Destekleyici ve güven aşılayıcı bir gülümsemeyle yanımdan ayrıldı. Kendisi, patronluğuma hayran olan şahıslardan biriydi sadece. Evet, böyleleri de vardı.

Toplantı odasına girerken aklımda tek bir amaç vardı. Steve Holding yönetimini ikna edip şirketimiz ile ortaklığa adım atmalarını sağlamak... Ki zaten patronlarıyla önceden bir samimiyetim vardı. Adamla genelevde tanışmıştık.

Boss' Prisoner | 1DSA YAZ 2014 EN İYİ ZAYN HİKAYESİWhere stories live. Discover now