Chapter 8 | "I will fuck you, little bitch!"

19.4K 558 44
                                    

Bölüm şarkısı | Calvin Harris - I Need Your Love ft. Ellie Goulding

|| MIRANDA SKYNER ||

"B-bekaretini mi aldı?"

Sanırım şaşırmıştı. Sadece suratına bakıp kafamı sallamakla yetindim.

"Bu harikalığı tatmış olmanı duymak sevindirici, Louis ile yatmış olman bile büyük bir şans senin için. Ama seni elleriyle bir nevi bana teslim etmiş olması o kadar iyi mi bilemiyorum küçük hanım. Malum, sana yapacaklarım... Fahişelikten bile daha onur kırıcı olabilir." derken fazlasıyla ciddiydi. Araba ile kendi bedeni arasına sıkışmış olmak bile beni korkutuyordu.

Vücuduma değen sertliği kasıklarımın ağrımasına, sinirlerimin boşalmasına neden oluyordu. Sabahki gördüğüm dehşet manzarayı içinde benim olduğum şekilde düşününce bile tuhaf oluyordum. Asıl ben bundan iğrense de, bazı hormonlarıma karşı koyamıyor olmak sinirlerimi bozuyordu.

Ellerini sırtımda birleştirip beni kendine biraz daha yaklaştırdığında zorla yutkundum, kuruyan dudaklarımı ıslattım. Aramızda hiçbir mesafe yoktu, şu an tam anlamıyla bitişiktik ve ben bu durumdan acayip tırsıyordum.

Dudaklarımız arasında bile mesafe yokken nasıl konuşacağımı bilmiyordum. Sanki konuşsam dudaklarıyla temasta bulunacakmışım gibi hissediyordum. Aslında onunla ilk geçirdiğim gün, beklemediğim bir anda beni öpmüştü ama çok anlıktı. Ve şu anki pozisyonumuz heyecanımın zirve yapmasına yeter de artardı bile.

"Benden korkuyor musun?" dediğinde düşüncelerimi onaylar nitelikte dudakları dudaklarıma değdi. Tanrım, yanıyordu.

Boğazımı temizleyerek konuşmak için çabaladım. "H-hayır."

Sinsice gözlerime baktı ve dudağının kenarını hafifçe yukarı kıvırdı. "Ah, hadi ama. Korktuğunu biliyorum ve korkmalısın da... Burada sana ne yapabileceğimi tahmin edebiliyor musun?"

Etrafa baktım, öğle saatleri olmasına rağmen kimsecikler yoktu. Issız bir yerdeydik ve buraya bilerek sürdüğünden şüphe duymaya başlamıştım. Gözlerine baktım, konuşmak için uygun kelimeleri seçmeye çalışıyordum. Ne diyebilirdim ki?

Nihayetinde, harika bir zamanlamayla Zayn'in zil sesi imdadıma yetişmişti. Arayan kimdi bilmiyorum ama ona binlerce dua edebilirdim şu an.

"Sikeyim." diye mırıldandı ve elini pantolonunun cebine daldırdığında aramızda hiç mesafenin olmaması nedeniyle tam oramda elini hissedince kızardım. Piçimsi bir sırıtmayla yüzümü inceledi ve elini yavaşça cebinden çekmeye başladı. Aşağıdan yukarıya... Bu lanet olası temas beni çıldırtıyordu, her bakımdan. Bana işkence etmek onun hobisiydi.

Sonunda eli cebinden çıktığında derin bir nefes aldım. Üzerime yaslanmayı kesip vücudunu vücudumdan soyutladığında ise üzerimden tonlarca yük kalkmış gibi hissetmiştim. Bedenimi ezmişti, hayvan.

Üç dakika kadar telefonda biriyle konuştuktan sonra, -saydırmış da olabilir,çünkü ağzı öfkeyle açıp kapanıyordu- yanıma geldi. "Ne bekliyorsun? Yarım kalan işimi halletmemi mi? Bin şu arabaya acil gidiyoruz."

Yine ve yine karşı gelmeden arabaya yerleştim. Emniyet kemerini taktıktan sonra konuşmak için ağzımı aralamıştım ki, sinirli olduğunu farketmem uzun sürmedi ve cama iyice yaslanarak kendi içime sindim. Oysa sormak istediğim o kadar çok şey vardı ki... Mesela arayan kimdi? Ne konuşmuşlardı? Onu bu kadar sinirlendirecek ne söylenmişti? Ve tabiki şu an nereye gidiyorduk? Ama hiçbirini soramadım. Tanrı korusun, ne kadar aksini söylesem de her an beni becerebileceğinden korkuyordum. Yapar yapar yani. Ne de olsa o sınır tanımayan Zayn Malik!

Boss' Prisoner | 1DSA YAZ 2014 EN İYİ ZAYN HİKAYESİWhere stories live. Discover now