AMBER

By pile16

35.2K 6.2K 38.1K

Eski polis Sinâ,küçük kızı Derin ve güzel doktor Amber'in hikayesi...Kapak için @selinhantol arkadaşımıza çok... More

TANITIM
KARAKTERLER
1.BÖLÜM
2.BÖLÜM
3.BÖLÜM
4.BÖLÜM
5.BÖLÜM
6.BÖLÜM
7.BÖLÜM
8.BÖLÜM
9.BÖLÜM
10.BÖLÜM
11.BÖLÜM
12.BÖLÜM
13.BÖLÜM
14.BÖLÜM
15.BÖLÜM
16.BÖLÜM
17.BÖLÜM
18.BÖLÜM
19.BÖLÜM
20.BÖLÜM
21.BÖLÜM
22.BÖLÜM
23.BÖLÜM
24.BÖLÜM
26.BÖLÜM
27.BÖLÜM
28.BÖLÜM
29.BÖLÜM
30.BÖLÜM
31.BÖLÜM
32.BÖLÜM
33.BÖLÜM
34.BÖLÜM
35.BÖLÜM
36.BÖLÜM
37.BÖLÜM
38.BÖLÜM
39.BÖLÜM
40.BÖLÜM
41.BÖLÜM
42.BÖLÜM
43.BÖLÜM
44.BÖLÜM
45.BÖLÜM
46.BÖLÜM
47.BÖLÜM
48.BÖLÜM
49.BÖLÜM
50.BÖLÜM
51.BÖLÜM
52.BÖLÜM
53.BÖLÜM
54.BÖLÜM
55.BÖLÜM
56.BÖLÜM
57.BÖLÜM
58.BÖLÜM
59.BÖLÜM
60.BÖLÜM
61.BÖLÜM
62.BÖLÜM
63.BÖLÜM
64.BÖLÜM
65.BÖLÜM
66.BÖLÜM
67.BÖLÜM
68.BÖLÜM
69.BÖLÜM
70.BÖLÜM
71.BÖLÜM
72.BÖLÜM
73.BÖLÜM
74.BÖLÜM
75.BÖLÜM
76.BÖLÜM
77.BÖLÜM
78.BÖLÜM
79.BÖLÜM

25.BÖLÜM

467 87 615
By pile16





Amber erkenden kalkıp hazırlanmış,soluğu kahvaltı salonunda almıştı.Saat 9'da evde olması gerekiyordu.Lâl geri kalan eşyaları eve gönderecek,Kiraz'da bu sırada dağılan yerleri toplamak için eve gelecekti.

Aldığı küçük tepsiye 1 fincan demli çay,klasik kahvaltılıklarla dolu küçük bir tabak ve 2 dilim kepek ekmeği yerleştirip havuzu gören bir masaya oturarak kahvaltı etmeye başladı.Salon saat henüz erken olunca epey boştu.

Bir yandan da dün akşam küçük Derin'in başını onun göğsüne yaslayarak uykuya daldığı anları ve sonrasında Sinâ'yla ettikleri hoş sohbeti düşünüyordu.

"Günaydın Amber'cim,hiç denk gelemiyoruz.İşlerin çok yoğun olmalı."

diyen Sema'nın neşeli sesini duyduğunda düşüncelerinden sıyrılarak ana dönmüştü.Başını kaldırıp gülümsedi ve

"Günaydın Sema'cım,haklısın çok yoğunum bu ara.Ama seninle bir çay daha içemeyecek kadar değil tabi."

diyerek genç kadını masasına davet etti.Sema

"Çok teşekkür ederim."

deyip karşı sandalyede yerini alırken,Amber ikisine birer fincan çay almak üzere soluğu çay makinelerinin yanında almıştı.

Kısa bir süre sonra Sema'nın yanına döndüğünde, 2 genç kadın çay eşliğinde neşeyle sohbete koyuldular.Ağırlıklı olarak Amber'in ev hazırlıklarının durumundan söz etseler de,arada Sema hastanede olanları da anlatmıştı genç kadına.Anladığı kadarıyla şu 3 gün içinde hastanede önemli bir durum yoktu.Buna memnun olmuştu Amber.Aksi taktirde yoğun bir dönemde izin aldığı için kendini affetmezdi.

Sohbeti bölen Amber'in çalan telefonuydu.Evde kullanılacak stor perdelerle ilgili arıyorlardı.

"Tabi,eğer hazırlarsa çok sevinirim.Bugün evde olacağım zaten,ne zaman isterseniz getirebilirsiniz."

diye konuştu ve telefonu kapattı.Sema genç kadının gitmesi gerektiğini anlamıştı.

"Sanırım çıkman gerek,yardıma ihtiyaç duyarsan telefonum 053......... "

diyerek gülümsedi.Amber hemen telefonu kaydetmiş,sonra da çaldırmıştı.Sema da telefonu kaydettiğinde genç kadın

"Çok teşekkür ederim Sema'cım,ama karşı komşum Sinâ Bey çok yardımcı oluyor sağolsun.Bir yardımcım da var,adı Kiraz.Maşallah öyle hızlı ki,bana hiç fırsat kalmıyor."

deyip genç kadınla vedalaştı ve çıkışa doğru ilerlemeye başladı.Salondan ayrılırken Sema'nın

"Bak sennnn!Şu Sinâ Bey'i çok merak ettim şimdi."

diyerek kıkırdayan sesi duyuluyordu arkasından.

Arabasına binip çalıştırdı ve yavaş yavaş eve doğru yol almaya başladı.Bir yandan da düşünüyordu.Sema daha Sinâ 'nın adını duyduğu anda imalara başlamıştı.Bir de adamın sarışına yakın kumral dağınık saçlarını,masmavi gözlerini,atletik vücudunu ve gözlerini kısmasına sebep olan gülüşünü görse kim bilir neler düşünecekti?

"Ama Sema'da kendince haklı canım.Nereden bilecek başıma gelenleri,aşkın benim için çoktan geride kaldığını?"

diye kendi kendine mırıldandığı sırada eve gelmişti.Hala yolculukların bu kadar kısa sürmesi tuhaf geliyordu.Arabayı park edip indi ve bahçede biraz yürüdükten sonra kapıyı açıp içeri girdi.

İnsanın kendine ait bir evi olması tarifsiz bir histi.Kiraz'ın gelmesine 10-15 dakika vardı.Odalar ve salon arasında adımlayarak onu beklemeye başladı.Düşünceleri farkında olmadan Sinâ ve Derin'e kaymıştı.Acaba şu an baba-kız ne yapıyorlardı?

Çalan kapı ziliyle ana döndü genç kadın ve açmak üzere kapıya ilerledi.Gelen tabi ki Kiraz'dan başkası değildi.

"Hoşgeldin Kiraz,o elindeki kek de nereden çıktı?"

deyip içeri buyur etti kadını gülümseyerek.Kiraz'da onun gibi gülümseyip

"Dün yapıverdiydim Amber hanım,bir de çay koyarım şimdi içeriz karşılıklı,olmaz mı?"

diye karşılık vermişti.Bir yandan da mutfağa ilerliyordu.

"Anlaşıldı,sen beni şımartmaya kararlısın.Öyle olsun bakalım!"

derken gülümsemesi kahkahaya dönüşmüştü Amber'in.Sakinleşince devam etti.

"Çay demlemekle uğraşma şimdi Kiraz.Isıtıcaya su koyduk mu,2 de poşet çay yeter de artar bile.Hem birazdan odaların eşyaları da gelir."

"Hiç öyle poşet çayla olur mu Amber hanım?Ben demledim bile siz konuşurken."

diye karşılık verdiğinde,bir yandan da aldığı 2 küçük tabağa kekten 2 dilim koymakla meşguldü Kiraz.

Aradan 10-15 dakika geçtiğinde çay demlenmiş,2 kadın zorlu bir gün öncesi çay ve kekin tadını çıkarmaya başlamışlardı.Amber çayını yudumlayıp kekini yerken

"İyi ki Kiraz'ı buldum,belli ki benim elim ayağım olacak burada.Eli de lezzetli ve çok titiz."

diye geçiriyordu aklından.Çay ve kekler bitip genç kadın

"Eline sağlık Kiraz,çok lezzetli elin var."

diyerek teşekkür ettiğinde kapı çalmış,Amber için yoğun bir gün başlamıştı.


Sinâ pencereden odaya vuran güneş ışıklarıyla uyandı.İlk işi yatakta güzelce gerinmek olmuştu.Saat henüz 7.30'du.Ama uykusunu aldığı için,kendini zinde hissediyordu genç adam.Bunda biraz da,dün gece Amber'le yaptığı güzel sohbetin payı olabilirdi

Yataktan kalktı ve rutinlerini halletmek üzere banyoya geçti.Derin'den hala ses yoktu.Galiba o da Amber'in sakinleştirici etkisi altındaydı.15-20 dakika sonra dolabının karşısına geçmiş,kıyafet seçiyordu.Mavi yarım kollu,bisiklet yaka bir tshirt ve lacivert bir kot pantolon çıkarıp giyindi.Saçlarını elleriyle şekillendirdikten sonra parfümünü sıktı.Artık kahvaltıyı hazırlayabilirdi.

Mutfağa geldiğinde ilk işi çayı demlemek oldu.Sonra da sucuklu yumurta yapmak için buzdolabından 3 yumurta ve biraz sucuk çıkarıp,sucukları tahtada halka şeklinde dilimledi.Sırada ekmekleri kızarmak vardı.3 dilim ekmeği tost makinesine yerleştirerek,pişme derecesini ayarladı ve makineyi çalıştırdı.Aynı anda

"Günaydınnnn babacım!Uyandın mı?"

diye şakıyan Derin'in sesi duyulmuştu banyodan.Demek hazırlıklara dalınca küçük kızın uyandığını fark etmemişti.

"Sana da günaydın bitanem!Uyandım tabi,hatta kahvaltı hazırlıyorum."

diyerek gülümsediğinde,Derin'in neşeli sesi bir kez daha doldu kulağına.

"Ne güzel,bugün kahvaltıda ne var peki babacım?"

"Hımmm,bir düşünelim bakalım ne varrr?Sucuklu yumurta desem?"

"Yaşasınnnn!,derim."

diyerek kucağına atladı ve genç adamı öpücüklere boğdu küçük kız.Sinâ'nın

"Dur bebeğim,otur şöyle de ben yumurtayı hazırlamaya başlayayım."

deyip göz kırpmasıyla Derin babasının kucağından inmiş,her zamanki yerine geçmişti.Üzerinde yine çok sevdiği mavi-beyaz desenli elbisesi vardı.Saçlarını dün Firuze hanım banyo sonrası balıksırtı şeklinde tek bir örgü yapmıştı.

Kısa sürede ağızlara layık sucuklu yumurta hazırdı.Masayı Derin'inde yardımıyla kurdu,çayını ve küçük kızın sütünü masaya yerleştirdi.Ardından neşeyle kahvaltıya başladılar.

Derin kızarmış ekmeğinden bir parça koparıp yumurtaya batırdı ve ağzına attı.Lokmasını çiğneyip yuttuğunda,

"Hımmm,nefis olmuş babacım!Eline sağlık."

demişti neşeyle.Ardından devam etti.

"Keşke Amber abla da burada olsaydı baba,neden gelmedi ki?"

"Bugün onun çok işi olacak babacım,eve yeni eşyaları gelecek.Onun için zamanı olmamıştır."

"O zaman ben hemen kahvaltımı bitirip pencereden bakayım,belki gelmiştir."

"Tamam bebeğim,kahvaltı bitince hemen mutfağı toplayıp çıkmamız lazım zaten."

"Yaaa,ne yapacağız ki?"

"Hani Amber ablayı görmeye,otele gittiğimiz akşam bizden bir masa yapmamızı istemişti ya,onu yapacağız Derin'cim."

"Anladım babacım,ben yanıma boyama kitabımı,kalemlerimi ve yap-bozumu alayım o zaman.Sen masayı yaparken,ben de arka odada onlarla oynarım."

"Çok iyi olur babacım,böylece sıkılmazsın.Hadi o zaman!"

dediğinde gülümsüyordu genç adam.

Derin hemen kaldığı yerden neşeyle yemeğine devam etti ve kısa sürede sofradan kalktı.Banyodaki işlerini tamamlaması da çok sürmemişti.

Odasına geçtiğinde dediği şeyleri küçük pembe sırt çantasına dikkatle yerleştirdi.Bu sırada genç adam mutfağı toplamış,yatak odasını düzenlemişti.

"Hazır mısın bebeğim?"

diye seslenerek Derin'in odasına girdi.Küçük kız yatağını toplamaya uğraşıyordu.Biraz yardım etti ve baba-kız ayakkabılarını giyerek evden çıkıp,atölyeye doğru el ele yürüdüler.Derin bir yandan da

"Hazırlanırken pencereden bakamadım,ama şimdi arabasını gördüm.Amber abla gelmişşşşş!"

diye neşeyle anlatıyordu.


Amber kapıyı açtığında salon için sipariş ettiği eşyaların geldiğini gördü.Hemen

"Şöyle buyurun lütfen."

diyerek getiren 2 adamı salona doğru yönlendirmişti.Adamlar genç kadının direktifleriyle eşyaları yerleştirmeye başladılar.

Salonun duvarları ve tavan beyaza boyanmıştı.Yerler de açık renk parkeyle kaplıydı.Yalnız bir duvarda kırmızıya boyanmış,ters L şeklinde çıkıntılar bulunuyordu.Bu 2 renkli duvara televizyon ve müzik sistemini yerleştirmeye karar verdiği için,beyaz kumaşla kaplanmış L koltuğu bu duvarın tam karşındaki duvara yerleştirmelerini istedi.

L koltuğun sağ yanına,aralarında biraz mesafe bırakacak şekilde yine beyaz kumaşla kaplı tekli koltuğu koydurdu.Diğer tekli koltuksa bu koltuğun tam karşısına yerleştirildi.Bu sırada kapı çalmış,salonda kullanılacak halı ve avize gelmişti.Halı açık kahve tonlarında ve çok sadeydi.Avizeyse,birbirine bağlı 3 beyaz toptan oluşuyordu.

L koltuğun sol yanına dikdörtgen beyaz ahşap bir yemek masası ve yine beyaz ahşaptan 6 arkalıklı sandalye konduğunda,Amber çok sevindi.Ev tahmininden daha çabuk ilerliyordu.

Bu arada Kiraz etrafı çabucak toparlamış,gelen yepyeni halıyı da yaymıştı.

Adamlar son eşyaları da getirmek için çıktıklarında,Amber ve Kiraz gelen sehpa ve alçak çekmeceli dikdörtgen dolabı yerlerine koydular.

Koyu kahve ahşaptan dikdörtgen sehpa salonun ortasına,halının üzerine yerleşirken,yine koyu kahve ahşaptan yapılan dolap,pencerelerin karşısındaki duvara dayanmıştı.

Tüm bu işler yapılırken,saat neredeyse öğlen olmak üzereydi.Yemek için bir şeyler alınsa iyi olurdu.Tam

"Ne yapsam?"

diye düşünürken çalan kapıyla düşüncelerine son vererek kapıya ilerledi Amber.


Sinâ ve Derin kısa bir yürüyüş sonrası atölyeden içeri girmişlerdi.Küçük kız hemen arka odaya geçerek masaya oturdu.Ardından çantasından yap-bozonu çıkardı.Genç adam,

"Güzelim,canın sıkılırsa yanıma gel.Ben çalışacağım."

diyerek onu odada yalnız bırakmıştı.Derin çok dikkatli bir çocuktu.Ayrıca arka odada onun için tehlikeli olabilecek bir şey de yoktu.Bu sebeple genç adam rahattı.

Kestane ağacından masif paneli alıp,Amber'in istediği ölçüde kesmek üzere şerit testereye doğru ilerledi.

10-15 dakika sonra burada işi bitmişti.İkinci aşamada planya vardı.Bu alet sayesinde,elindeki parçada bulunan fazlalıkları almıştı.Şimdi elinde yarı çapı 80 cm.olan oldukça pürüzsüz bir parça bulunuyordu.Tabi işi bu kadarla bitmemişti.

Masif panelin kenarlarını 80'lik zımpara kullanarak eline hiç pürüz gelmeyecek şekilde yumuşattı.Ardından panelin her 2 yüzeyini 120'lik zımpara yardımıyla tamamen pürüzsüz bir hale getirdi.

Bu sırada Derin,oynamaktan sıkılmış olacak ki,

"Ben geldim babacım!"

diyerek yanına gelmişti.

"Hoşgeldin bebeğim,ne iyi ettin de geldin!"

deyip yanağından öptü kızını.Derin de hemen genç adamı öpmüştü.Keyfi yerindeydi.

"Sen biraz bekle,az bir işim kaldı.Sonra yemek yeriz,tamam mı güzelim?"

diyerek masif tezgah yağıyla ahşap parçanın her 2 yüzeyini dikkatle yağlamaya başladı.Ellerinin kesilmesini ya da yağlanmasını önlemek için eldiven takmıştı.

Yağlama işlemi bittiğinde artık çıkabilirlerdi.Çünkü kuruması için 24 saat beklemeleri gerekiyordu.Yarın kaldığı yerden işine devam edecekti.Masa henüz bitmemişti.

"Bugünlük işim bitti bebeğim,hadi eşyalarını topla da çıkalım."

diye seslendi Derin'e.Küçük kızın cevabı

"Yarın yine devam ederim babacım,burada kalsınlar.Hem evde başka oyuncaklarım var."

olunca hemen etrafı şöyle bir toparlayıp atölyeden çıkmışlardı.Sinâ gülümseyerek sordu.

"Ne yemek istersin güzelim?"

"Lahmacun ve ayran olur mu baba?Ama Amber ablalara da götürelim.Şimdi onların çok işi vardır,yemek de yiyemezler."

Ne kadar güzel bir yüreği vardı küçük kızının.Hemen o minik kalbinde Amber'e de bir yer açmıştı.Hem söyledikleri çok mantıklıydı.Bu saate kadar eşyalarla uğraşmaktan,yemek düşünecek halleri olmadığına emindi.

"Çok iyi fikir bitanem,hemen çarşıdan buraya lahmacun ve ayran siparişi veriyoruz.Sonra da Amber ablan da hep beraber yiyoruz."

deyip telefonundan iyi tanıdığı pideciyi arayarak siparişleri verdi.Yarım saat kadar sonra siparişler gelmiş,10 dakikalık neşeli bir yürüyüşün ardından Amber'in evine varmışlardı baba-kız.Genç adam zili çaldı.

Genç kadın kapıyı açmaya geldiğinde,karşısında eşyaları getiren adamları göreceğini düşünüyordu.Oysa kapıda onu bekleyen manzara çok başkaydı.Derin ve Sinâ ellerinde bir poşet dolusu ayran ve gelen kokuya bakılırsa lahmacunla gülümseyerek ona bakıyorlardı...


Herkese iyi akşamlar 🙋‍♀️🙋‍♀️🙋‍♀️Taptaze bir bölüm getirdim size ☺️☺️☺️Umarım keyifle okuduğunuz bir bölüm olmuştur🙏🙏🙏Bol bol yorum yapmayı ve ⭐️⭐️⭐️basmayı unutmayın olur mu 🙈🙈🙈Seviyorum sizi♥️♥️♥️😘😘😘


Bölüm mavi_leyal ,geceninellitonu_ ,selfinaz52 ,selinyilmaz113565 ,papatyahikayeleri ,Papatyajuly ,serseri_arduc ,@Levonia_,TwoBestFriend_ ,Mutlu_Bir_Hayat ,phyloo24 ,SudeKaya314 ,OzgeYildirim8 ,mislinakisa ,Senaristcimiz ,KubraKksal0 ,paragonahope ,blue00moon ,flamingosever28 ,EsraSolmaz0 ,mnexkaracaa ,5_Bookstagram_5 ,birayfa ,thevaleni ,shiansra ,hantolxlove ,narsuyum ,Mermaidbaby4 ,vuslat_tuna ,AcelyaTunclar6 ,KbraBaykat3 ,yaghaz1839 ,gokceguc başta olmak üzere tüm takipçilerime hediyemdir.

Continue Reading

You'll Also Like

38.7K 3.3K 12
Kim Taehyung öğrencisine fazla mı ayrıcalık tanıyordu? Daha ona sınav cevaplarını verdiği kısma gelmedik. Yaş farkı !
161K 16.9K 53
Jungkook, erzağının bitmesiyle kendine yiyecek birşeyler ararken, Taehyung'un liderlik yaptığı bir küçük bir şehirle karşılaşır. Jungkook, açlığını d...
KAYBEDEN By Esra

Teen Fiction

36.2K 1.3K 51
Onları öyle görmek güzeldi. Bu mutluluğu bozmaya hakkım yoktu. Zaten ben en zayıf halka, aralarına tesadüf eseri katılan... En iyisi artık gitmekti.
42.8K 3K 61
Yorgundu... Uzun bir yoldan gelmişti... En değerlisiyle birlikte kendini de bırakıp gelmişti Halime. Gelmişti, bin parça bir halde. Gelmişti, Hâlim'e...