Deep Darkness [DRAMIONE]

Von SP_dramione

68.3K 6.5K 11.1K

Bir kehanet. Hogwarts'ın dört kurucuların dönemine dayanan yüzlerce yıl boyunca gizemli tutulan bir kehanet v... Mehr

¦ 1 ¦
¦ 2 ¦
¦ 3 ¦
¦ 4 ¦
¦ 5 ¦
¦ 6 ¦
¦ 7 ¦
¦ 8 ¦
¦ 9 ¦
¦ 10 ¦
¦ 11 ¦
¦ 12 ¦
Cast ❤️
¦ 13 ¦
¦ 14 ¦
¦ 15 ¦
¦ 16 ¦
¦ 17 ¦
¦ 18 ¦
¦ 19 ¦
¦ 20 ¦
¦ 21 ¦
¦ 22 ¦
¦ 23 ¦
¦ 24 ¦
¦ 25 ¦
¦ 26 ¦
¦ 27 ¦
¦ 28 ¦
¦ 29 ¦
¦ 30 ¦
¦ 31 ¦
¦ 32 ¦
¦ 33 ¦
¦ 34 ¦
¦ 35 ¦
¦ 36 ¦
¦ 37 ¦
¦ 38 ¦
¦ 39 ¦
¦ 40¦
¦ 42 ¦
¦ 43 ¦
¦ 44 ¦
¦ 45 ¦
¦ 46 ¦
¦ 47 ¦
¦ 48 ¦
¦ 49 ¦
¦ 50 ¦
¦ 51 ¦
¦ 52 ¦
¦ 53 ¦
¦ 54 ¦
¦ 55 ¦
¦ 56 ¦
¦ 57 ¦
*
¦ 58 ¦
¦ 59 ¦
¦ 60 ¦
¦ 61 ¦
¦ 62 ¦
¦ 63 ¦
¦ 64 ¦
¦ 65 ¦
¦ 66 ¦

¦ 41 ¦

693 79 251
Von SP_dramione

21.09.2020

Ilham vardı diye hemen yazayım dedim, yoksa sonra yazmakta zorlanırdım 😬
Bir önce ki bölümde yine sinir ettim okuyucularımı ahaha sadist bir yazar mıyım? Sanki öyle... Yorumlarınızı okuyorum da hep ommg diyorum ahaha ama bundan dolayı da okuyorsunuz bence. Diğer hikayeler gibi toz pembe değil 😬 farklılık arayışı var bence.. Ve en önemlisi Deep Darkness'in ilk bölümlerine nasıl gidilecek ve ondan sonrası nasıl olacak diye merak edip ondzn okumaya devam ediyorsunuz ❤️

Iyi okumalar ❤️

Scorpius bu haksızlığa gelemiyordu. Tüm suçu annesine atıyordu. Hepsi onun yüzünden olmuştu. Bütün bu acı. Bu üzüntü. Bu hasret... Ve sonunda bir lanet çıktı dudaklarının arasından. Onun için artık basit olan fakat çoğu kişi için korkutucu olan bir lanet..

- Crucio.

Scorpius hiç acımadan, üzülmeden ve daha fazla beklemeden affedilmez laneti annesine doğru söylemişti. Hermione demek ki bu günleride girecekti. Oğlu ona crucio atacağı günü görecekti. Bunu yaşayacaktı. Bu lanet kesin ona karşıydı. Çünkü Rose onun arkasındaydı. Bu Rose için olamazdı... Oğlu demek ki ona işkence edecek. Voldemort başarmıştı. İstediğine ne yazık ki ulaşmıştı. Scorpius'e bundan dolayı kızarmıyordu. Voldemort oğlunun beynini iyi yıkamıştı. Scorpius sadece ona denileni yaptı ve bütün bunlara inandı. Bu tür bir ailede büyümüş olan biri için bu gayet normaldi. Hermione bekliyordu fakat bu lanet bir türlü ona değmemişti. Neden ? Düşüncelerine o kadar dalmış ki etrafında neler olup olmadığını fark edemedi. Onun önünde bir kalkan vardı. Koruma kalkanı. Hermione onu çok iyi bir şekilde görebiliyordu. Kızı mı yaptı bunu diye tahmin ederek, Rose'a döndü. Ama hayır. Rose'un asası elindeydi fakat onu kullanıyordu. Hatta bütün bu olanlara Rose bile şaşkındı. Oda kalkana bakıyordu. Hermione etrafına baktı. Scorpius hariç, tek bir kişinin asası kullanılıyordu. Draco Malfoy. O asasını kullanıp, Hermione Granger Malfoy'u korumuştu. Işkence lanetinden onu kurtarmıştı. Hermione ne düşünceğini bilmiyordu. Neden Draco onu korudu? Neden Scorpius'ü bu şekilde durdurdu? Bütün bu olanlar Hermione anlam veremiyordu. Koruma kalkanı yok olmuştu. Artık herkes Scorpius'e, Draco'ya ve Hermione'ye bakıyordu. Bu olanlar şimdi cidden gerçek miydi? Doğru mu görmüşlerdi?

- Sana yeter dedim Scorpius!! seslendi Draco sinirli bir şekilde. Sana daha kaç kere anlatmam gerekiyor? Sen beni dinlemek zorundasın! Bu tür saygısızlığa gelemediğimi biliyorsun!

Scorpius susuyordu fakat babasına bakıyordu. Ikisinin gri-mavi tonlu gözleri karşı karşıya geliyordu. Fakat Draco'nun bakışları daha ağır basıyordu. Baba olan oydu. Scorpius Draco'nun bazı şeylere otoriter olduğunu biliyordu. Ona karşı yapılan saygısızlığa müsaade edemezdi. Sözünün dinlenmesini istiyordu...

- Draco... Lütfen, ona öyle bağırma diyerek araya girdi Pansy Parkinson. O sadece biraz pratik yapmak istedi..

- Sende sus Pansy, sus! karşılık verdi Draco. Bu oğlum ile benim aramda.

Draco, Scorpius'e doğru yaklaştı ve oglunu'I asasını elinden aldı.

- Akıllandığında tekrar asanı alırsın ama şimdilik bu bende kalacak söyledi Draco, oğlunun asasını göstererek.

- Asamı bende alamazsın. Böyle bir ceza olamaz... karşı geldi Scorpius babasına.

- Böyle devam edersen, uzun bir süreliğine onu görmezsin söyledi Draco net bir şekilde.

- Neden? Sırf bu kadın için mi? bağırdı Scorpius, Hermione'yi işaret parmağıyla göstererek.

- Ne demek istediğini anlamıyorum Scorpius.

- Bir bulanığı koruyorsun.

- Hayır, burda senin masumiyetliğini bir şekilde korumaya çalışıyorum, hepsi bu kadar yanıt verdi Draco Malfoy oğlunun gözlerinin içine doğru bakarak.

Hermione bu baba-oğul konuşmasını izliyordu ve dinliyordu. Söylenilen her kelimeye dikkat etmeye çalışıyordu. Hepsi çünkü çok değerli olabilirdi. Draco'nun içinde demek ki az da olsa iyilik kalmış. En azından Scorpius'e karşı. Otoriter bir baba olabilir fakat belli ki Scorpius'ü çok seviyor ve ona çok değer veriyor. Vermese, oğlunun masumiyetine önem vermezdi...

- Scorpius artık olgunlaştı, Draco. Eğitimi esnasında bu tür şeyler yaptı bile. Ne masumiyetten bahsediyorsun şu an. Bırakta bu bulanığa istediğini yapsın ve uygulansın anlattı Pansy aynı zamanda onlara doğru birkaç adım atarak.

- Sen! bağırdı aniden Rose, Pansy'nin hareket ettiğini fark ederek. Sen anneme bu şekilde hitap edemezsin!

- Draco bu ne diyor?

- Ne dediğim gayet açık! Sen ne kadar yüzsüz bir insanmışsın. Annem ve babam evliyken, ve hatırlatayım hâlâ evliler, sen gittin babamla evlendin. Bunu kabul ettin. İğrenç birisisin. Karaktersiz, kişiliği olmayan birisin sen sadece.

Rose'un bu sözleri herkesi şaşırmıştı. Hermione kızından gurur duyuyordu. Kızında Gryffindor kanı vardı, kesin. Düşündüğünü söyleyen ve hiç bir şeyden korkmayan. Theodore, Harry ve diğerleri kızını çok iyi yetiştirdiler. Bu yaşta Rose hata yapıyordu. Misal zaman döndürücüyoü getirmek gibi ama kızı demek ki aynı zamanda iyi niyetli, iyi kalpli. Kızına saf demek istemiyordu. O sadece gençti. Bu yaşta hata yapması normaldi. Burda önemli olan bu hatayı anlamak ve bir şekilde düzeltmek. Lucius ve Narcissa bu kızın cidden ve hâlâ saygısız olduğunu düşünüyorlardı. "Bizim torunumuz böyle olamaz" yüz ifadeleri vardı şu an. Blaise burda sadece sessizce olanları izliyordu...

- Bana bak küçük hanım, baban ve ben severek evlendik! Baban, annen ile zorla evlendi. Burda tek sorun senin o bulanık annen.

- Doğru. Hogwarts'ta seninle nasıl davrandığını çok çabuk unuttun Parkinson. Sana şu an cidden acıyorum. Gerçekleri görmeyecek kadar körsün!

- Hangi gerçekten bahsediyorsun Granger? Scoepius'e ben annelik yaptım gerçeğinden mi bahsediyorsun yoksa? Öyleyse, asıl sen gerçekleri göremiyorsun.

- Kıskandın. Deli oldun. Beni kıskandın sen Parkinson! Her şeyi, özellikle hamileliğimi. Bakıyorum da 14 sene evli olduğun halde, çocuğun yok. Iki opsiyonun arasında kaldım. Ya çocuk sahibi olamadın, yani sağlık problemlerin var. Ya da bunca yıl geçmesine rağmen, Draco sana hiç dokunmadı.

Pansy'nin yüz ifadesi sürekli değişiyordu. Sinirliydi. Hemde çok. Tam asasını çıkarıyordu ki bir patlama sesi duyuldu. Girişten geliyordu. Hermione'nin kalbi hızlı atmaya başladı. Bir muggle patlayıcıydı bu. Yine. Baloda ki gibi.... Umutlandı. Hemde çok. Ve aniden salonun kapıları açıldı. Gelen Zümrüdüanka Yoldaşlığı. Biliyordu. Rose gelenleri görünce sevindi, yüzünden bir gülümseme oluşmuştu. Gelenlerin arasında Harry, Theodore, Remus, Tonks, Kingsley, Fred, George ve Hermione'nin tanımadığı birkaç kişi daha vardı. Sayı olarak onlar fazlaydı. Rose bu fırsattan ve ikiz kardeşinin asası olmadığından faydanalarak Scorpius'e Petrificus Totalus attı.

Lucius, Narcissa, Blaise, Pansy karşılık vermeye başladılar. Fakat sayıları çok azdı, sürekli geri adım atmak zorunda kalıyorlardı. Theodore Nott, Draco ile karşılaşmak istediğinden, hemen karşısına geçmişti ve bu şekilde düelloları başlamıştı.

- 14 senenin acısını sana yaşatmaya geldim Draco söyledi kurtadam emin bir şekilde.

- Hermione'ye duygu beslediğini fark etmiştim Theo.

- Bundan dolayı mı Hermione'yi rezil etmek için Pansy ile evlendin? sordu Theodore güçlü bir büyüyü Draco'ya doğru yollayarak.

- Özel hayatım seni ilgilendirmez Theodore dedi Draco sırıtarak ve kendini bir protego ile koruyarak.

Harry daha fazla beklemeden kendi tarafında, Hermione'nin yanına geldi ve hemen ona sarıldı.

- Hermione seni o kadar çok özledim ki fısıldadı Harry kadının kulağına.

- Bende seni çok özledim Harry. Hepinizi söyledi gülümseyerek.

- Rose ! kızdı Harry. Kuralları biliyordun! Seninle merkezde bu konu hakkında görüşeceğiz.

Bunu söyledikten sonra Harry, Scorpius'ün yerde olduğunu fark etti.

- Ikiz kardeşimle bu şekilde tanışmanı istemezdim dedi Rose alaycı bir şekilde Scorpius'e bakarak.

O esnada Dobby yaklaştı yanlarına.

- Dobby, Hermione'yi sağ salim gördüğü için çok mutlu.

- Bende seni gördüğüme çok sevindim Dobby dedi Hermione gülümseyerek.

- Dobby sizi ilk önce götürecek Hermione. Rose'u, Scorpius'ü ve seni..

- Harry ya siz?

- Sen bizi merak etme Hermione. Önemli olan sizlersiniz.

- Sende önemlisin...

- Hadi artık gitmeniz gerekiyor...

- Babamı almadan da gitmem! söyledi Rose, Harry'nin sözünü keserek.

Seçilmiş kişi şaşkındı. Rose'un ne demek istediğini anlıyordu ama nedenini bir türlü anlamıyordu.

- O da bizimle gelecek.

- Rose.. söylemeye başladı Harry.

- Harry lütfen diyerek karşılık verdi genç kız.

Harry etrafına baktı. Draco Malfoy, Theodore ile karşı karşıyaydı. Harry kuralları da biliyordu fakat bazen çiğnenmesi gerektiğinin tarafındaydı. Acele etmesi gerekiyordu. Zaman dönüyordu. Daha fazla düşünmek istemediğinden Draco'ya doğru bir stupefy yolladı. Draco, Theodore ile ilgilendiğinden bunu fark edememişti ve büyü ona dokunmuştu. Theodore da bu duruma şaşkındı. Sadece o değil, orda olan herkes. Kingsley, Scorpius'ün donmuş olan bedenini asasıyla hava kaldırdı. Theodore'a ve Draco'ya doğru koşanları bu şekilde takip etmişti. Harry, Rose ve Hermione yanlarına geldiklerinde Draco baygın gözüküyordu.

- Harry, ne yaptın sen? sordu Theodore Nott seçilmiş kişinin kolunu tutarak.

- Yapılması gerekeni. Hadi artık gidiyorsunuz ! Ilk gidecek turu bir araya getirdim. Merkeze geldiğinizde, Draco ve Scorpius nereye götüreceğini biliyorsun Theodore. Sana bu konuda güveniyorum. Hadi artık burda daha fazla beklemeyin.

- Harry söylemeye başladı Hermione.

- Merkezde görüşürüz Hermione sözünü kesti ve tam o esnada Dobby ile gidecek birinci tur Malfoy malikanesinden cisimlenerek gitti.

Birkaç saniye sonra o grup kendisini Zümrüdüanka Yoldaşlığı'nın merkezinde buldu. Bunu fark eden Theodore Nott daha fazla beklemeden Draco'yu ve Scorpius'ü aldı, Hermione'ye bakmadan gitti. Hermione onu durdurmak istedi fakat araya Kingsley girdi ve Hermione'ye doğru baktı.

- Onları sadece zindanlara götürüyor söyledi Kingsley.

Bunu söyledikten sonra Hermione'nin yanına hemen Ginny geldi, sonra Luna, sonra Molly... Hepsi Hermione'ye sarıldı. Hepsi göz yaşı döktü. Bu olanlara inanmıyorlardı. Bu şekilde ve şimdi geleceğini planlamamışlardı. O esnada Theodore tekrar yanlarına geldi. Hermione'ye bakıyordu. Çok fazla değişmemişti. Biraz zayıfladı ve belli ki aynı zamanda olgunlaştı. Ve hâlâ çok güzeldi. Theodore şu an kalbine söz geçiremiyordu. Kalbi şu an çok hızlı bir şekilde atıyordu, hatta yerinden çıkacak gibiydi...

- Hermione...

Hermione ismini duymuştu. Ve en önemlisi bunu söyleyen kişiydi. Annesi. Annesi buradaydı. O onun sesiydi... Başını dönderdi ve kapının arasında annesini ve babasını fark etti. Hermione göz yaşlarına artık hakim olamadı. Hepsi akmaya başladı ve koşarak annesine ve babasına sarıldı.

- Sizi burda gördüğüme çok sevindim söyleyebildi sadece Hermione onlara daha çok sarılarak.

Annesi ve babası ağlıyordu. Sevinçten. Hermione onların yanaklarında olan göz yaşlarını parmaklarıyla sildi.

- Size gülmek yakışıyor dedi Hermione.

Bunu duyan Bayan ve Bay Granger gülümsediler. Hermione onları böyle gördüğü için çok mutlu olmuştu. Başını sağa dönderdi ve Theodore'un ona baktığını fark etti. Onun bakışlarını fark etmemek elde değildi zaten...

- Teşekkür ederim Theodore. Rose'u buraya 14 sene önce getirdiğin için, ona sahip çıktığın için çok teşekkür ederim.

Theodore buna karşılık bir şey söyleyemedi. Sadece bunu anladığını ve teşekkürünü kabul ettiğini göstermek için Theodore sadece daha çok gülümsedi. Hermione anlamıştı.

O esnada tekrar bir cisimleme sesi duyuldu. Gelen Dobby ve diğerleriydi. Harry dönmüştü. Ginny hemen ona sarıldı. Sarılma bittiğinde Harry, Theodore'a baktı. Kurtadam Harry'nin ne demek istediğini anladı.

- Merak etme Harry. Ikisi de şu an zindanda. Ayrı zindanlara koydum, yan yana olmasınlar diye.

- Iyi yaptın Theodore, teşekkür ederim.

Harry bunu söyledikten sonra Hermione'ye baktı ve ona gülümsedi.

- Zümrüdüanka Yoldaşlığına tekrar hoş geldin Hermione! söyledi seçilmiş kişi en iyi arkadaşının elini tutarak. Seni, planlarını, fikirlerini, düşüncelerini, tavsiyelerini ve zekanı çok özledik. Birkaç gün dinlen, ondan sonra bomba gibi bize geri dön.

Herkes kahkaha atmıştı. Hermione burda olduğuna hâlâ inanamıyordu. Zorlanıyordu. Fakat artık özgür...

- 14 sene boyunca yeterince dinlendim Harry. Artık savaşa hazırlanabiliriz. Artık Voldemort'u devirmenin zamanı geldi söyledi emin bir şekilde Hermione Granger Malfoy.

Rose gururlandı. Aynı zamanda da çok mutluydu. Sonunda annesi burada. Bunu birçok kez hayal etmişti ve sonunda hayali gerçekleşti. Ve gördüğü anılarda ki gibiydi. Hatta şu an daha da iyidi. Rose annesine hayranlıkla bakıyordu. Bütün bu acıları yaşamasına rağmen, dik durmuştu. Savasmaya hâlâ gücü kalmıştı. Rose bir gün annesi gibi olmayı umut ediyor. Ve bundan emindi. Zor olacak fakat bir gün onun gibi olacağına tüm kalbiyle inanıyordu...

Hermione ona verilen bir odaya geçmişti. Uzun zamandır duş almamıştı. Malfoy malikanesinde aylık sadece iki kere duş alıyordu. Nilpy gelip onu yıkıyordu. Artık Hermione tek başındaydı. Sıcak suyu birkaç dakika boyunca çıplak bedenine hissetti. Vanilya kokulu şampuan getirmişlerdi ona. Özellikle vanilya kokuluydu. Bu kokuyu çok özlemişti. Hermione yıkandıktan sonra kendisini dzha iyi hissediyordu. Sanki tekrar yaşıyormuş gibi bir hissi vardı. Çünkü evet bu artık yeni bir başlangıçtı. Kurtuldu. Malfoy malikanesinde değil artık. Zümrüdüanka Yoldaşlığı'nın merkezinde. Ailesi burada. Arkadaşları burada. Oğlu Scorpius şu an zindanlarda olsa bile burada. Draco'da burada. Bir şekilde oğlunu kendisine doğru çekmesi gerekiyor ama nasıl yapacağını bilmiyordu.. Hermione nereden başlayacağını tam olarak bilmiyordu. Fakat Scorpius'ün sevgisini ve güvencesini kazanması gerekiyordu yoksa hiç bir zaman bu savaşı bitiremeyecekler..

Hermione odasında daha fazla beklemeden çıktı ve zindanlara doğru ilerledi. Yeni merkezde zindanlar vardı. Bunu üyeler gerekli buldukları için birkaç zindan yapmaya karar verdiler. Bir gün gerekli olur düşüncesiyle buna karar verdiler. Ve o gün işte gelmişti. Zindanlar artık boş değildi... Hermione titreyen bir eliyle zindanlara giden kapıyı açtı ve içeri girdi. Malfoy malikanesine burası çok benziyordu. Hermione ilk başta ürperdi, geri adım attı fakat aynı zamanda da kararlı olduğu için tekrar adım atmaya başladı. Bunu yapması gerekiyordu. Ne kadar erken olursa o kadar iyi. Artık kaybedecek vakitleri yoktu. Draco'nun bulunduğu zindana doğru yürüdü. Oturan bir Draco Malfoy görüyordu şu an Hermione.

- Selam diyerek Hermione Granger Malfoy burda olduğunu Draco'ya belli etmek istedi.

Bu bölümün sonuna da geldiiiik 🎉

Bu bölüm diğerlerine bakarak daha pozitif değil mi? Çünkü sonunda Hermione kurtuldu!!! 🎉🎉🎉🎉 Rose, zaman döndürücü ile gittiğinde, Zümrüdüanka Yoldaşlığı mecburen müdahale yapmak zorunda kaldı yoksa olaylar kötüye gidecekti... Rose'a yinede bir teşekkür edebiliriz 😘😅

Bizimkiler Draco'yu ve Scorpius'ü de aldılar ve zindanlara götürdüler.

Acaba bundan sonra ne olabilir? Hermione, Draco'yu nasıl affedecek? Scorpius nasıl akıllanır? Tahminleri alayım biraz 😊😁

Hermione neden Draco'nun yanına gitti ki şimdi? Amaç ne? Acaba ne konuşacaklar? Yazar olarak düşüncelerinizi çok merak ediyorum 😍

Yorumlarınızı bekliyorum ❤️

Weiterlesen

Das wird dir gefallen

89.4K 3.6K 30
Yabani evrenindeki çiftimiz Asi ve Alaz'ın hayatları farklı bir şekilde kesişeydi, mesela Asi, Soysalan Üniversitesi'ne bomba gibi düşseydi, nasıl ol...
37.4K 2K 32
Kızın sesini duyunca Alaz'ın omuzları gevşedi. "Öldüm, Asi." Gözlerini kızın yüzünde dolaştırdı. "Sensiz geçirdiğim her gün biraz daha öldüm." Asi al...
18.2K 1.1K 34
Jungkook; Dolabımın şifresini değiştirip üstüne bir de içini prezervatiflerle dolduran orospu çocuğu sendin değil mi? Jungkook hoşlandığı kıza çok ya...
158K 14K 26
Taehyung ve nefret ettiği yeni üvey kardeşi Jeon. texting + düz yazı