Kalbim Senin (Tamamlandı)

By serabss

1.1M 44.4K 5.6K

"Neden böyle bir şey yaptın Yiğit abi ?" "Senin için Derin. " "İyi de neden? Neden benim için hayatını mahvet... More

Tanıtım
1 . BÖLÜM
2. BÖLÜM
3. BÖLÜM
4. BÖLÜM
5. BÖLÜM
6. BÖLÜM
7. BÖLÜM
8. BÖLÜM
9. BÖLÜM
ALINTI
10. BÖLÜM
11. BÖLÜM
12. BÖLÜM
13. BÖLÜM
14. BÖLÜM
ALINTI
15. BÖLÜM
16. BÖLÜM
17. BÖLÜM
18. BÖLÜM
19. BÖLÜM
20. BÖLÜM
21. BÖLÜM
22. BÖLÜM
23. BÖLÜM
24. BÖLÜM
25. BÖLÜM
26. BÖLÜM
27. BÖLÜM
28. BÖLÜM
29. BÖLÜM
30. BÖLÜM
31. BÖLÜM
32. BÖLÜM
33. BÖLÜM
34. BÖLÜM
35. BÖLÜM
36. BÖLÜM
37. BÖLÜM
38. BÖLÜM
40. BÖLÜM
41. BÖLÜM
42. BÖLÜM
43. BÖLÜM
44. BÖLÜM
45. BÖLÜM
46. BÖLÜM
FİNAL

39. BÖLÜM

11.4K 581 98
By serabss

Derin yüzündeki gülümseme ile kapıyı açtığında karşısında gördüğü kişi ile yüzündeki gülümseme hızla silinmişti. Açtığı kapıyı kapatacakken karşısındaki kişi buna engel oldu.

"Git Buradan."

"Hayır. "

"Allah kahretsin seni git diyorum."

Derin kapıyı kapatmaya çalıştıkça karşısındaki kişi buna engel oluyordu. En sonunda karşısındaki kapıyı itip içeriye girmiş arkasından kapatmıştı kapıyı.

"İMDAT YARDIM ED-"

Derin cümlesini tamlamadan karşısındaki kişi elini ağzına kapatıp buna engel oldu. Derin çırpındıkça adam kendisini ona daha çok yaklaştırdı.

"ŞŞH. Sessiz ol. Şimdi seninle ufak bir işim var onu halledip gideceğim. Ortalığı bu kadar ayağa kaldırmana gerek yok. "

Derin karşısındaki Baran Kılıç'a korkuyla bakarken Baran Kılıç ona daha çok yaklaşarak boynunu kokladı. Derin bu hareket ile daha çok çırpınarak karşısındaki adamın bacak arasına tekme attı. Baran hissettiği acı ile geri çekilince Derin hemen kapıya doğru koştu. 

Ancak kapıyı açmadan Baran onu tekrar yakalayıp kendisine çekti. 

"İMDAT! YARDIM EDİN!"

"Kes sesini. Seni kimse alamaz elimden. "

Baran Kılıç Derini arkasından sürükleyip salondaki koltuğun üstüne fırlattı. Kendisi de üstündeki ceketi çıkarıp Derin'in üstüne doğru eğildi. Derin bu arada bulduğu boşlukta hemen koltuktan kalkarak mutfağa gitti. 

Tüpün üstünde olan tavayı eline alarak hızla Baran Kılıç'a döndü. 

"ÇABUK DEFOL GİT. "

"Sen benim olmadan gitmeyeceğim. Aylardır aklımdan çıkmıyorsun. Yattığım her kadında seni hayal ediyorum. Bu gün benim olacaksın ve ben bundan kurtulacağım."

"YA SEN NE AŞAĞILIK BİR ADAMSIN. EVLİYİM BEN DEFOL GİT. İMDAT. YARDIM EDİN."

Derin pencereye doğru bağırırken Baran onun boşluğundan yararlanıp hızla elindeki tavayı aldı. Sonra da Derini kolundan tutarak yine salona sürükledi.

"YALVARIRIM BIRAK BENİ. HAMİLEYİM BEN. HAMİLE BİR KADINDAN FAYDALANACAK KADAR PİSLİK MİSİN?"

"Hiç bir şey umurumda değil. Sen bu gün benim olacaksın."

Kolundan tuttuğu Derini koltuğa attıktan sonra bu defa vakit kaybetmeden Derin'in üstüne verdi ağırlığını. Derin'in boynunu ısırarak öperken Derin onu iterek kendisinden uzaklaştırmaya çalışıyordu. Bu arada akan göz yaşları çoktan yüzünü ıslatmıştı bile.

"BIRAK BENİ HAYVAN. YAPMA."

"Teninin kokusu aklımı başımdan alıyor. Bu kokuyu hiç bir kadında görmedim ben. Nefesimi kesiyorsun."

"KES SESİNİ. BIRAK." 

Baran Kılıç Derin'in itirazlarını duymuyordu. Tek odaklandığı şey şu an Derinle birlikte olmaktı. Bu kadın aylardır aklından çıkmıyordu. Bunun tek nedeni onunla yatmamış olmasıydı. Ama şimdi bu gün burada bunu yapınca bitecekti. O zaman aklından çıkacaktı bu orman gözlü kız.

Derin altında çırpındıkça Baran Kılıç daha çok sinirleniyordu. Başını Derin'in boynundan kaldırdı. Karşısında ağlamaktan gözleri kızaran kıza bakarak konuştu. 

"Rahat dur. Yoksa elimden bir kaza çıkacak."

Derin karşısındaki adama tiksinti ile bakarken daha fazla dayanamayıp yüzüne tükürdü. Baran Kılıç yüzüne gelen tükürük ile Derin'in yüzüne tokat attı. 

Derin'in başı yan tarafa düştüğünde Baran Kılıç saçlarından çekerek yüzlerini aynı hizaya getirdi. 

"Akıllı ol. Beni sinir etme."

"ALLAH BELANI VERSİN SENİN. BIRAK BENİ. İMDAT."

Derin çırpınmaya başladığında Baran Kılıç ellerini başının üstünde birleştirip öpüşlerine kaldığı yerden devam etti.

"İMDAT YARDIM EDİN. "

Derin bağırmaktan kısılan sesiyle yine yardım istediğinde sesini yine duyan olmamıştı. Baran Kılıç onun bu haline gülümseyip Derin'in üstündeki gömleğin ilk iki düğmesini açtı. Tam üçüncü düğmeyi de açacakken duyduğu kapı sesiyle başını kaldırıp Derine baktı. 

Derin duyduğu kapı sesiyle Baran Kılıçı bir anda üstünden atıp kapıya doğru koştu. Ancak iki adım atmışken Baran Kılıç onu saçından tutarak yere attı.

"İMDAT YARDIM EDİN. YALVARIRIM KURTARIN BENİ."

Yaprak duyduğu ses ile şok oldu. İçeride neler oluyordu. Arkadaşı neden yardım istiyordu? 

"Derin iyi misin? Ne oluyor? Kapıyı aç."

"YAPRAK KURTAR BENİ YAL-"

Derin sözlerini tamlamadan ağzına kapanan eller buna engel oldu. 

"Kes sesini benim olmadan çıkamazsın bu evden. Madem arkadaşın geldi. O zaman biz de hızlanırız."

Baran Kılıç Derin'in gömleğinin önünü yırtıp sütyenden taşan göğüslerine öpücük kondurmaya başladı. Bu sırada Yaprak telefonunu çıkarmış Yiğiti arıyordu. Bir kaç çalıştan sonra telefon açıldığında Yaprak hemen konuşmaya başladı. 

"Alo Yiğit abi. Derin hiç iyi değil. İçeriden sesler geliyor yardım istiyor. Sanırım içeride biri var. Hemen buraya gelmen lazım."

"YAPRAK NE DİYORSUN SEN?"

"Yiğit abi hemen buraya gel. "

"ON DAKİKAYA ORADAYIM. SEN PEMBE ÇİÇEĞİN ALTINDAKİ SAKSIDA ANAHTAR VAR. ONU AL VE İÇERİYE GİR. BEN HEMEN GELİYORUM."

"Tamam."

Yaprak telefonu kapatıp cebine koyduktan sonra hızla saksının altındaki anahtarı aldı. Elleri titreyerek kapıyı açmaya çalıştı. Bu sırada Baran Kılıç Derin'in pantolunun düğmesini açıyordu. Derin pantolundaki elleri iterek buna engel olmaya çalıştı ancak yüzüne yediği ikinci tokat ile öylece kaldı. Ancak bağırmaya devam etti.

"BIRAK BENİ PİSLİK BIRAK. ALLAH SENİN BELANI VERSİN. YAPRAK KURTAR BENİ. YAPRAK."

Derin bağırırken Baran Kılıç açtığı düğmeden sonra pantolonu bacaklarından çıkarmaya yeltendi. Ancak Derin sürekli ayaklarını hareket ettirerek buna engel oldu. 

Bu sırada eve giren yaprak kapının biraz ilerisinde gördüğü görüntü ile şok oldu. Arkadaşı tecavüze uğruyordu. Hemen yan taraftaki vazoyu aldı ve arkadaşının üstündeki adamın kafasına geçirdi. 

Baran Kılıç başına aldığı darbe ile Derini bırakıp arkasını döndü.  Arkasında elinde vazo ile duran kızı görünce kaşlarını çattı. 

Yaprak adamın bayılmamasına şaşırdı. Filmlerde hep bayılıyorlardı. Bunun da bayılması gerekiyordu. Yaprak o an ki duygu ile kendisine bakan adamın kafasına daha hızlı vurdu vazo ile. 

Baran Kılıç bu defa aldığı darbe ile bayıldığında Yaprak hemen arkadaşının yanına gitti. Derin uzandırıldığı yerde yan dönmüş bir şekilde ağlıyordu. Yaprak onu zor da olsa kendisine çevirince gördükleri ile şok oldu. 

Derin mahvalmuştu. Yüzündeki tokat izleri dudağındaki kan. Bunlar yetmezmiş gibi boynundan göğüslerine inen kızarıklar arkadaşının ne kadar kötü şeyler yaşadığını anlatıyordu. Yaprak önce arkadaşının gömleğinin düğmelerini kapattı. 

Ardından açık olan pantolonun düğmesini de kapatınca Derin'in yüzünü ellerinin arasına aldı. 

"Derin bana bak. Bak kurtardım seni. İyisin hadi bana bak."

Derin Yaprağa bakmayıp uzandığı yerden kalktı. Gözü dönmüş bir şekilde mutfağa gitti. Çekmecedeki bıçaklardan birini alarak hızla salona geldi. Yerde yatan adamın üstüne gitti. Yanına geldiğinde elindeki bıçağı adama saplamak için kaldırınca Yaprak hızla yanına gelerek buna engel oldu.

"Derin dur ne yapıyorsun?"

"YAPRAK BIRAK ÖLDÜRECEĞİM BEN BU ŞEREFSİZİ BIRAK."

"Derin yalvarırım sakin ol. "

"BIRAK DEDİM YAPRAK BIRAK."

Yaprak zor da olsa Derine engel olarak elindeki bıçağı aldı. Sonra da arkadaşına sımsıkı sarıldı. İki arkadaş birbirlerine sarılmış ağlarken Yiğit acı bir frenle evin önünde durdu. 

Hızla arabadan inerek eve koştu. Açık olan kapıdan içeriye girdiğinde gördükleri ile şok oldu. Salonunun bir köşesinde başından akan kan ile Baran Kılıç yatarken. Bir köşesinde de Yaprak ve Derin birbirlerine sarılmış ağlıyordu. 

"Derin."

Derin duyduğu ses ile Yapraktan ayrılıp karşısında duran Yiğite baktı. Gelmişti işte yaralarını saracak olan adam. Gelmişti yaşama sebebi. Derin hızla oturduğu yerden kalkıp Yiğite sarıldı. 

Yiğit kendisine sarılan Derine aynı şekilde sıkıca sarıldı. Derin öyle sıkı sarılıyordu ki Yiğite sanki onu bıraksa yine az önceki haline geri dönecekmiş gibi hissediyordu. 

"Yiğit yemin ederim ben bir şey yapmadım. Ben kapıyı açınca bir anda onu gördüm. Zorla girdi içeriye. Yemin ederim benim bir suçum yok."

Yiğit duyduğu şeylerle kalbinin acıdığını hissetti. Neler yaşamıştı böyle sevdiği kadın? Yiğit nasıl yanında olamamıştı? Onun sözleri yüreğini yakarken Yiğit Derin'in ayrıldı. Yüzünü ellerinin arasına aldı. 

Ama keşke almasaydı. O an gördükleri mahvetti Yiğiti. Onun öperken bile acıtmaktan korktuğu kadını ne hale gelmişti. Dudağı patlamış yüzünde tokat izi vardı. Gözleri ağlamaktan kan çanağına dönmüştü. 

Bakışları aşağılara kaydığında gömleğin kapatmadığı yakasından boynunu gördü Derin'in. O boyundaki kızarıklar Yiğit'in Baran Kılıç'ı öldürmesi için bir sebepti.  Ama tuttu kendisini. Tıpkı akmak için direnen gözyaşlarını tuttuğu gibi tuttu. 

Derin'in ona ihtiyacı vardı. Önce onu toparlaması gerekiyordu. Bu yüzden Derin'in akan gözyaşlarını sildi saçlarını geriye doğru atarak alnına öpücük kondurdu. 

"Şimdi sakin ol ve Yaprakla beraber odaya çık. "

"Yiğit bana inanıyorsun değil mi? Benim bir suçum yok."

Yiğit sevdiğinin bağırmaktan kısalmış sesini duydukça daha çok sinirleniyordu. O şerefsizi öldürmemek için kendisini zor tutuyordu. 

"Ben sana inanıyorum. Ama şimdi odaya çık ben geleceğim birazdan."

"Tamam."

Yiğit Yaprağa işaret verince Yaprak geldi Derin'in koluna girerek onu odaya çıkardı. Onlar yukarıya çıkınca Yiğit yerde yatan adama baktı. Baygın olması elinden kurtulacağı anlamına gelmiyordu. 

Bu yüzden önce evin kapısını kapatarak kilitledi. Sonra da mutfağa giderek bir sürahi su getirdi. Elindeki suyu Baran Kılıç'ın yüzüne boşalttı. 

Baran Kılıç bir anda yüzündeki su ile açtı gözlerini. Önce nerede olduğunu anlamadı. Karşısında duran Yiğiti görünce ne olduğunu anladı. Hızla uzandığı yerden doğruldu kapıya doğru kaçmaya çalıştığında Yiğit onu ensesinden tutarak yere fırlattı. 

"NEREYE LAN NEREYE? YAPTIĞININ CEZASINI ÇEKMEDEN KAÇMAK VAR MI?"

Yiğit yere düşen Baran Kılıç'ın üstüne çıkarak yüzüne yumruk atmaya başladı.

"LAN ŞEREFSİZ. SEN NASIL DOKUNURSAN LAN BENİM KARIMA? NASIL ACITIRSIN ONUN CANINI. BEN ONA DOKUNURKEN BİLE KIYAMIYORUM SEN NASIL YAKARSIN CANINI?"

Yiğit her bir kelimesinden sonra Baran Kılıç'ın yüzüne yumruğunu indirmişti. Artık elleri acımaya başladığında bu defa tekme atmaya başladı. Tekmelerini rast gele yapıştırdığında hırsını bir türlü alamıyordu. Derin'in o hali aklına geldikçe daha hırsla vuruyordu. Bir süre sonra adamın kıpırdamadığını hissedince durdu. 

Bayılmıştı şerefsiz. Yiğit üstündeki kana yüzünü buruşturarak baktı. Siniri geçmemişti. Ama bu kadarı yeterdi. Cebinden telefonu çıkarıp abisini aradı. 

"Alo abi. Hemen bizim eve gel. Buradan alman gereken bir çöp var."

"Ne diyorsun oğlum sen?"

"Abi soru sorma ve buraya gel."

"Tamam kapat. Birazdan oradayım."

Yiğit telefonu kapattıktan sonra baygın yatan Baran Kılıça bir kaç tane daha tekme attıktan sonra yukarıya çıktı. Odaya girdiğinde yatakta uzanmış Derini ve onun saçlarını okşayan Yaprağı gördü. Yaprak onun geldiğini görünce yataktan kalkıp Yiğit'in yanına geldi. 

"Uyuyor mu?"

"Hayır. Ama gözlerini açmıyor. Hiç bir şey de konuşmadı."

"Anladım. Sen in aşağıya birazdan abim gelecek. O zamana kadar kaçmasın şerefsiz. Gerçi kaçacak hali yok ama olsun yine de."

"Tamam."

Yaprak odadan çıkıp kapıyı kapattığında Yiğit yavaş adımlarla yatağın yanına gitti. Yatağa uzanıp ellerini Derin'in saçlarına götürüp onları okşamak istedi. Ancak Derin geri çekilerek buna engel oldu. 

Yiğit şaşkınca Derine bakarken Derin ondan biraz daha uzaklaşıp yatağın en ucuna gitti. Neredeyse düşecekti yataktan. 

Yiğit onun bu tavrını yaşadığı olaylara yorup gitmedi üstüne. Sadece yanında uzanıp orada olduğunu hissetmesini istedi. 

Derin Yiğit'in yanında olduğunu hissedince kendisini daha kötü hissetti. Yiğit'in yüzüne bakamıyordu. Eğer bakarsa o gözlerde kendisine ait en ufak bir tiksinti görmekten korkuyordu. Sevdiği adamın kendisine tiksinerek bakmasını istemiyordu. Buna hazır değildi. 

Tamam aşağıda sarılmıştı ona. Konuşmuştu ama o an yaşadığı şoktan çıkmamıştı henüz. Şimdi her şeyin farkına yeni yeni varıyordu. O neredeyse tecavüze uğrayacaktı. 

Tanımadığı bir adam hayatını mahvetmişti. Vücuduna dokunmuş sadece Yiğite ait olan bedenini kirletmişti. Şimdi Derin nasıl baksın Yiğit'in yüzüne? Bütün bunlar onun aklına gelirken Yiğit'in aklına gelmez miydi? Başkasının Derine dokunduğunu düşünüp nefret etmez miydi kendisinden? 

Ederdi.

 Hangi erkek kabul ederdi ki bunu? Hiç kimse. Ve Derin emindi ki Yiğit de böyle bir şeyi kabul etmeyecekti. 

Bu düşünceler ile gözlerinden yaşlar yine bir bir akmaya başladı. Ellerini karnının üstünde birleştirip bebeğinden güç almaya çalıştı. 

Yiğit duyduğu ağlama sesiyle yumruklarını sıktı. Sevdiği bu haldeyken ona yardım edememek canını yakıyordu. Şimdi Derine sarılıp onun acısını paylaşmak istiyordu. Ama Derin bunu istemezken yapamazdı. 

Yatakta yan dönüp arkası kendisine dönük olan Derini izlemeye başladı. Onun ağladıkça sallanan omuzlarını gördükçe içindeki acı daha da artıyordu. Sevdiğinin bu halde olmasına daha fazla dayanamayıp o da ağladı. 

Derin bunları yaşarken yanında olmamasına ağladı. Ona destek olamamasına ağladı. Ama en çok onu o lanet partiye götürdüğü güne ağladı. 

Hepsi kendisinin suçuydu. Eğer o gün o partiye gitmeselerdi. Şimdi bunların hiç biri olmayacaktı.

İki yaralı kalp o yatakta acılarını unutmak istercesine ağladılar. Bir süre sonra dış kapı çalınca Yiğit abisinin geldiğini bilerek kalktı yataktan. Derine son bir bakış atarak çıktı odadan. Aşağıya geldiğinde abisini şaşkınlıkla Baran Kılıça bakarken gördü. 

"Lan oğlum neler oldu burada? Bu adamın ne işi var burada?"

"Şerefsiz Derine saldırmış."

"NE? NE DİYORSUN OĞLUM SEN? ÖLDÜRÜRÜM BEN BUNU?"

Abisi duyduğu şey ile baygın olan Baran Kılıç'a tekmeler savurmaya başladı. Yiğit ise sadece izliyordu. Abisinin sinirin geçmesini bekliyordu. Bir süre sonra abisinin siniri geçince Yiğite döndü. 

"Ben şimdi bunu emniyete götüreceğim. Siz de hazırlanıp ifade için gelin. Ben bunun en ağır cezayı alması için elimden gelini yapacağım."

"Tamam abi."

"Yiğit. Bu zor ama Derin'in hasteneden rapor alması gerekiyor. Onu alıp öyle gelin."

"Tamam abi."

Eymen yerdeki adamın yüzüne su döküp uyandırdıktan sonra koluna kelepçeyi takıp çıkardı evden. Onlar gidince Yiğit de yukarıya çıktı. Yaprak da bu arada etrafı toparladı. Derin aşağıya inince buraları böyle görüp daha fazla üzülmesin diye.

Yiğit odaya geldiğinde Derin'in önünde durup konuştu.

"Derin karakola ifade vermeye gitmemiz lazım."

"İstemiyorum. "

"Derin bunun o adamın yanına kalmasını mı istiyorsun? Olmaz yaptığının cezasını çekecek. Bu yüzden kalk hadi."

Derin gözlerini açıp Yiğitle göz göze geldi. O gözlerde gördüğü şefkat Derine güven verince kalktı yerinden. Banyoya giderek elini yüzünü yıkadı. Aynadan kendisine baktığında gördükleri ile aklına yaşadıkları geldi. Sanki o adamın nefesini hala ensesinde hissediyordu. 

Boynunda morlukları görünce bunları Yiğit'in de gördüğünü düşünmek üzdü Derini. Kapı tıklatılınca çıktı banyodan. Yiğit onu bekliyordu. Ancak Derin hiç ona bakmayıp dolabını açtı. Bir fular alarak boynuna sardı. Ardında da çıktı odadan. Yiğit de onu peşinden çıkınca aşağı indiler. 

Derin salondaki koltuğa baktığında orada olanlar aklına gelmiş kapatmıştı gözlerini. Bu evin kendisine acı vereceğini hiç düşünmemişti ancak şimdi bu evin duvarları üstüne üstüne geldikçe kendisini kötü hissediyordu. 

Daha fazla dayanamayıp çıktı evden. Dışarıya gelince derin bir nefes alıp kafasını gök yüzüne kaldırdı. 

"İyi misin?"

"Hıhı."

Arabanın yanına geldiklerinde Derin arka koltuğa bindi. Yaprak da yanına binince Yiğit kapıyı kapatıp şoför koltuğuna geçti. Arabayı hareket ettirirken gözü sürekli Derindeydi. Ancak Derin bir kez bile kendisine bakmamış yolu izliyordu. 

"Derin önce hastaneye gideceğiz. Rapor almamız lazım."

"Tamam."

Derin rüzgarda savrulan bir yaprak gibi. Oradan oraya savruluyordu. Buna ne kadar dayanacağını bilmiyordu. Fakat çok yakında patlayacağı belliydi. 

Yirmi dakika sonra araba hastanenin önünde durunca indiler hastaneden. Acile giriş yapıp darp raporu alacaklarını söylediler. Hemşire yardımcı olduktan sonra Derin doktorun odasına girdi. Allahtan doktor kadındı. Yoksa Derin asla böyle bir şeye izin vermezdi. 

Derin doktorun sorduğu sorulara cevap verdi. Baran Kılıç'ın ona tecavüz etmeye çalıştığını anlattı. Doktor Derini muayene ettikten sonra vucüdundaki morluklardan ve yüzündeki tokat izinden anlamıştı her şeyi. 

Doktorun muayenesi bitince Derin kalkıp üstünü giydi. Göz yaşlarını sildikten sonra elindeki kağıtla birlikte çıktı odadan. Kendisin bekleyen Yaprak ve Yiğit'in yanına gidince beraber çıktılar hastaneden. 

Yiğit bu defa arabayı karakola doğru sürdü. Karakola geldiklerinde arabadan inip içeriye girdiler. Kapıda onları bekleyen Eymen onlara eşlik etti. Derin Eymen'in yönlendirmesi ile ifade vermek için odaya girdi.

Karşısındaki memura ifade vererek her şeyi anlattı. Ondan sonra Yaprak ifade vermek için girdi içeriye. Yaprak ifade verdikten sonra o da çıktı odadan. Onların ardından Baran Kılıç avukatı ile birlikte girdi içeriye. 

Onlar suçlamaların hepsini reddederken polis elindeki raporu gösterdi. Ardından Baran Kılıç kabul etti her şeyi. İfadelerinin ardından onlar da çıktı odadan. Baran Kılıç yeniden nezarete gitti. Eymen onların yanına gelerek anlattı her şeyi. 

"İfadede ilk başta reddettiler. Ardından raporu gösterince Baran Kılıç itiraf etmiş her şeyi. Şimdi nöbetçi mahkemeye verilecek."

"Bizim yapabileceğimiz bir şey var mı?"

"Yok siz gidebilirsiniz. Gerisini ben halledeceğim."

"Tamam abi sağ ol."

Yiğit abisiyle vedalaştıktan sonra çıktılar karakoldan. Arabaya bindiklerinde Yiğit arabayı eve doğru sürdü. Bu sırada Yaprak konuştu. 

"Yiğit abi beni eve bırakır mısın?"

"Tamam."

Araba mahalleye girdiğinde Yiğit önce Yaprağı bıraktı evine. Yaprak inince de kendi evlerine gittiler. Bu olaydan kimsenin haberi olmamıştı. Allahtan evlerinin yanında çok fazla ev yoktu. Bir iki tane ev vardı. Onlar da çok yakın değillerdi.

Hem Yiğit eve geldiğinde kimseyi görmemişti. Karakola gitmek için çıktıklarında da kimse yoktu. Demek ki kimsenin haberi yoktu. Bu durum oldukça iyiydi. Derin'in yaşadığı şeyler kolay şeyler değildi. Bir de insanların duyarak bu durumu daha kötü hale getirmemesi oldukça iyi olmuştu. 

Araba evin önünde durunca indiler arabadan. Yiğit önden gidip kapıyı açınca içeriye girdiler. Derin hiç salona bakmayıp yukarıya çıktı. Odaya geldiğinde hızla üstündeki kıyafetleri çıkararak banyoya girdi. 

Sıcak suyu açarak altına girdi. Yan taraftaki şampuanı alıp saçlarını yıkadı. Saçlarını yıkadıktan sonra eline lifini alıp köpürttü. Vücudundaki izleri silmek istercesine lifi gezdirdi teninde. Allahtan Yaprak yetişmişti de kendisine sahip olamamıştı. 

Ama bu Derin'in yaşadığı şeyin kolay olduğu anlamına gelmiyordu. Baran Kılıç Derin'in ruhunda kapanmayan bir yara açmıştı. Bu yaranın nasıl kapanacağını şu an kimse bilmiyordu. 

Derin artık teninin acıdığını hissedince bıraktı lifi. Vücudunu duruladıktan sonra bornozunu giyip çıktı banyodan. Dolabın karşısına geçip vücuduna bakmadan giydi üstünü. Saçlarına havlu sarıp yatağa girdi. Gözlerini kapatıp her şeyi unutmak istedi.  

Şu an sadece uyumak ve her şeyi unutmak istiyordu. Yoksa kafayı yiyecekti. 

*

Yiğit Derin'in arkasından bakarken onun biraz yalnız kalmasının iyi olacağını düşündü. Hem kendisi de bu arada evi toparlayacaktı. Yaprak biraz toparlamıştı salonu ama mutfak hala dağınıktı. 

Yiğit mutfağa girince tüpün üstünde yanmış muhallebiyi alıp çöpe döktü. Demek ki Derin pasta yapacaktı. Ama o adam mahvetmişti bunu. 

Yiğit muhallebiyi dökerken yanan tencereyi de attı çöpe. Bu günü hatırlatan hiç bir şeyin bu evde olmasını istemiyordu. 

O an tezgahın üstünde olan her şeyi attı çöpe. Sonra salona gelip köşedeki vazoyu aldı eline. İçeriye girdiğinde Baran Kılıç'ın yanında bu vazo vardı. Demek ki Yaprak bununla vurmuştu. O zaman bu da atılacaktı. 

Onu da poşete attı. Sonra gözlerini salonda gezdi. Bir şey yoktu. Yiğit henüz ne olduğunu bilmiyordu. O adamın ona ne kadar dokunduğunu da bilmiyordu. Bu bilinmezlikler onun kafasını yemesine neden oluyordu. 

Bunları öğrenmesi gerekiyordu. Ancak şimdi Derin bunların anlatmaya hazır değildi. Bu yüzden Yiğit bekleyecekti Derin'in kendisini hazır hissedip her şeyi anlatmasını bekleyecekti. 

Elindeki çöp poşetini kapını önüne bıraktıktan sonra odaya çıktı. Yatağın içinde uyuyan Derini görünce yavaşça yaklaştı yanına. Onun düzenli nefes alış verişlerinden uyuduğunu anladı. Kendisi de üstünü değişip yatağa uzandı. 

Derin saçlarını kurutmadan uyumuştu. Başındaki havlu bunu işaret ediyordu. Yiğit Derine biraz yaklaşıp kokusunu içine çekti. Sonra dayanamayıp kollarını Derine doladı. Ancak Derin bu temasla irkilip gözlerini açmıştı. 

Yiğit onun uyandığını görünce hemen çekti kollarını.

"Özür dilerim. Ben sana sarılmak istedim. Acılarını tek başına yaşama istedim."

"Yiğit. Ben.... "

Yiğit bir süre Derin'in sözünü tamamlaması bekledi ancak Derin kendisinde o gücü bulamayınca sustu. Henüz o anları Yiğite anlatmaya hazır değildi. Biliyordu. Merak ediyordu. Bunu gözlerinden anlıyordu ancak Derin buna hazır değildi. 

"Derin ben hep senin yanındayım. Ne olursa olsun. Seni asla bırakmayacağım. Sakın sıkma kendini bir şeylere. Sen kendini ne zaman hazır hissederse ben buradayım."

"Biliyorum Yiğit. İyi ki varsın. "

Derin her ne kadar şu an Yiğite sarılmak istese de buna kendisini hazır hissetmediği için yapmadı. Yiğit bunu anlayışla karşılayıp güven verici bir bakış attı Derine. 

Derin o bakışlarla Yiğit'in kendisini kurtardığı güne gitti. O gün de Yiğit böyle bakmıştı ve Derin o bakışlara güvenip bu evliliği kabul etmişti.  Şimdi o bakışlar yine aynı hissi verdi Derine. O an her şeyin iyi olacağına bir kez daha inandı. 

Onlar sevgileriyle bunu da aşacaklardı. 

"Hadi sen uyu biraz. Ben aşağıdayım."

"Tamam."

Derin gözlerini kapatıp kendisini uykunun kollarına bıraktı. Kasıkları biraz ağrıyordu. Ancak bunu çok üzülmesine yordu. 

Yiğit aşağı inince kendisini koltuğa atıp gözlerini kapattı. Yaşadığı hiç kolay bir şey değildi. Eve gelişi Derini o halde görüşü bir türlü aklından çıkmıyordu. 

O adamın bu kadar ileriye gidebileceğini düşünmemişti. Ama yapmıştı şerefsiz. Parasına güvenip her şeyi elde edeceğini sanmıştı. 

Bunlar aklına gelince Yiğit onu biraz daha fazla dövmediği için kızdı kendisine. Keşke bayılınca ayıltıp bir daha dövseydi. Belki o zaman bu siniri geçerdi. 

Yiğit bunları düşündükçe başına ağrılar girdi. Yerinden kalkarak mutfağa gitti. Bir ağrı kesici attıktan sonra tekrar salona gelip koltuğa uzandı. Biraz uyumak ona da iyi gelecekti. 

*

Yiğit gözlerini açtığında havanın karardığını gördü. Baya uyumuştu. Aklına Derin gelince hemen oturduğu yerden kalkıp odaya çıktı. Onun hala uyuduğunu görünce sesini çıkarmayıp tekrar aşağıya indi. İkisi de bir şey yememişti ve acıkmışlardı. 

Yiğit cebinden telefonunu çıkarıp pizza sipariş verdi. Siparişi verdikten sonra abisini aradı. 

"Alo abi. Ne oldu? Ceza aldı mı şerefsiz?"

"Şimdilik hapishaneye gönderildi. Dava iki hafta sonra."

"Anladım. O şerefsizin ceza alması için elinden geleni yap abi."

"Yapacağım koçum merak etme sen. Derin nasıl oldu?"

"Aynı. Konuşmuyor. Hala olayın şokunu atlatamamış. Şimdi de uyuyor."

"Sen çok gitme üstüne. Yaşadığı şey kolay değil. Bırak o ne zaman hazır hissederse o zaman anlatsın. "

"Ben de öyle yapıyorum."

"Afferin. Bir şeye ihtiyacın olursa ara beni. Tamam mı?"

"Tamam abi. Görüşürüz."

"Görüşürüz."

Yiğit telefonu kapattıktan sonra derin bir nefes aldı. O şerefsizin şu an hapiste olması bile yetmişti ona. Ama bu daha başlangıçtı onun ceza alması için elinden gelini yapacaktı. Bir süre salonda oturdu. Biraz sonra kapı çaldığında yemekler gelmişti. 

Yiğit yemekleri alıp parasını ödedi. Mutfağa geçip yemeklerini hazırladı. Her şey hazır olduğunda yukarıya çıktı. 

Odaya geldiğinde yatağın yanına gidip Derine seslendi. 

"Derin hadi uyan canım."

Derin hiç bir tepki vermeyip uyumaya devam ettiğinde Yiğit bir kez daha seslendi. 

"Derin hadi hayatım. Kalk bak yemek istedim. Soğumadan yiyelim."

Derin yine hiç bir tepki vermeyince Yiğit bu defa Derin'in koluna dokundu. Dokunduğu kol bir anda yataktan düşünce Yiğit korkuyla Derine baktı. 

Hızla yatağa oturup Derin'in yanaklarına hafifçe vurmaya başladı. 

"Derin hadi aç gözlerini. Derin. Yalvarırım bunu bana yapma. Derin."

Ancak Derin yine bir tepki vermeyince Yiğit hızla onu kucağına aldı. Derin kucağında baygın bir şekilde yatarken Yiğit korkuyla merdivenleri indi. Ne olmuştu Derine? Neden uyanmıyordu?

Aklına gelen şey ile korktu. Yoksa Derin canına mı kıymıştı? Ama yapmazdı Derin. Onların çocuğu olacaktı bunu yapmazdı onlara. 

Derin kucağında çıktı evden. Arabanın arka koltuğuna Derini yatırdıktan sonra geri dönüp evin kapısını kapattı.

Tekrar arabanın yanına geldiğin de hızla binip hastaneye sürdü.

"Derin yalvarıyorum aç  gözlerini. Lütfen bunu bize yapma. Lütfen canına kıymamış ol."

Yiğit göz yaşları içinde arabayı kullanırken bir yandan da Derine bir şey olmaması için dua ediyordu.

On dakika sonra araba hastanenin önünde durdurup indi.

"Sedye sedye getirin."

Sedye geldiğinde Yiğit Derini kucağına alıp sedyeye bıraktı.

"Nesi var?"

"Bilmiyorum. Odaya gittim uyandırmak için uyanmadı. "

"Tamam beyefendi siz çekilin biz müdahale edelim."

"Lütfen kurtarın onu. Hamile o."

"Tamam."

Derini müdahale odasına aldıklarında kapıyı kapattılar.  Yiğit kendisini kapının yanına yere bıraktı.

Bu gün yaşadığı acı yetmemiş miydi? Şimdi bu yaşadıkları da neydi? Yiğit artık dayanamıyordu.

Eğer Derine bir şey olursa kendisini asla affetmezdi.

Cebinden telefonunu çıkartıp abisini aradı.

"Alo abi. Hemen merkezdeki hastaneye gelin."

"Ne oldu?"

"Derin. O uyanmadı abi. Ne yaptıysam uyanmadı."

"Tamam sen sakin ol ben geliyorum."

Yiğit telefonu kapattıktan sonra arkasındaki duvara yaslandı. Sevdiği kadın canının yarısı canı ile savaşıyordu o eli kolu bağlı bir şekilde bekliyordu burada.

Ama yemin olsun. Eğer Derine o şerefsiz yüzünden bir sey olursa onu öldürecekti.

Zaten Derine bir şey olursa yaşamak için bir nedeni kalmazdı. En azından o şerefsiz ölürse dünya bir pislikten kurtulurdu.

Yiğit çaresizce beklerken Eymen de gelmişti kardeşinin yanına. Yiğit abisine sıkıca sarıldı. Ayrıldıklarında konuştu Eymen.

"Bir haber var mı? "

"Yok yarım saattir bekliyorum yok."

"Tamam sakin ol nasıl oldu anlat."

Yiğit abisine olanları anlatınca Eymen de anlamadı bi şey. Ne olmuştu Derine?

"Derin Özdemir in yakını siz misiniz?"

"Evet kocasıyım."

"Eşinizin karnında bebeği ölmüş ve bu onu zehirlemeye başlamış. Bir an önce ameliyata almamız lazım  şuraya bir imza atın lütfen."

Yiğit duyduklarını şokunu yaşarken önündeki kağıda imza attı.

"Peki Derin in durumu nasıl?"

"Şu an kritik. Ameliyattan sonra size bilgi vereceğiz."

"Tamam sağ olun."

Eymen hemşire ile konuştuktan sonra hemşire gitti. Yiğit göz yaşları içinde yere çökünce Eymen hemen kardeşini tutup sandalyeye oturttu. 

"Abi hayatı tehlike diyor."

"Sus kötüyü düşünme. Derin sağ salim çıkacak oradan."

"Yaşayamam abi zaten bebeğimiz ölmüş. Ona da bir şey olursa dayanamam."

"Olmayacak ona hiç bir şey olmayacak."

"İnşallah abi."

İki kardeş ameliyathanenin önünde beklerken Yiğit ne yapacağını bilmiyordu. Bu gün hayatının en zor gününü yaşıyordu.

Artık ne yapacağını bilmiyordu. Şu an tek düşündüğü Derin in bir an önce kurtulmasıydı gerisini onlar halledecekti.

Yine mutlu olacaklardı bu defa kimse bozamayacaktı mutluluklarını.

Yiğit bunları düşünüp kendisini teselli ederken bilmediği bir şey vardı o da artık hiç bir şey eskisi gibi olmayacaktı.

Evet bölüm bitti inşallah beğenirsiniz.

Derin'in yaşadığı şey ile ilgili ne düşünüyorsunuz?  Bebeğini kaybetmek onu nasıl etkileyecek?

Sizce bundan sonra Yiğit ve derin arasında neler olacak?

Yorumlarınızı heyecanla bekliyorum.

Sınır: 200 oy 80 yorum

Hepinizi seviyorum. Sevgiyle kalın 😙💞



Continue Reading

You'll Also Like

DESTAN/Töre By Helin

General Fiction

1.9M 96.4K 41
"Sen benim Kürtçe öğretmenim ol." Genç adam tek kaşını kaldırdı. "Karşılığında sen bana ne vereceksin?"diyen adam ile genç kadın her iki elini kocas...
18.2K 2.8K 30
Polis Amiri Akın Avcı, gökten herkese üç elma düşecek olsa kendi payına düşenin bir kız olduğunu hiç bilmiyordu! Ta ki o güne kadar... Bahçesindeki a...
4.6K 604 25
Yapboz parçaları yerine oturuyordu. Alia ona doğru birkaç adım attı. Yaklaştıkça daha net hatırlıyordu. Onu yakalayışı, güzel kokusu koyu mavi gözler...
1.1M 61.2K 58
Yumruklarla çalınan kapının sesiyle araladı genç adam gözlerini. Yıkık olan kapının, erken davranmazsa bu vuruşlara dayanamayıp yerlebir olacağından...