ASEL

By kitaplarvesozleri

1.8M 94.7K 138K

Cennetteki ırmağı kirleten her kötülüğe... "Vicdan, varlığında tedirgin ederken yokluğunda ağır gelirdi. En s... More

GİRİŞ
1. Bölüm: Gözlerin Savaşı
2. Bölüm: Geçmişin Işığı
3. Bölüm: Anıların Girdabı
4. Bölüm: Ruhun Yalnızlığı
5. Bölüm: Tokatın Yankısı
6. Bölüm: Gerçeklerin Acısı
7. Bölüm: Aşkın Gazabı
8. Bölüm: Canavarın Vicdanı
9. Bölüm: Şarabın Sızısı
10. Bölüm: Öpücüğün Anlamı
11. Bölüm: Çaresizliğin Sancısı
12. Bölüm: Sırların Kıvılcımı
13. Bölüm: Yalanların Izdırabı
14. Bölüm: Kelimelerin Kırılganlığı
15. Bölüm: Gecenin Dansı
16. Bölüm: Acının Fısıltısı
18. Bölüm: Gürültünün Yanılgısı
19. Bölüm: Bilinmeyenin Ağırlığı
20. Bölüm: Gözyaşının Kızı
21. Bölüm: Katilin Mezarlığı
22. Bölüm: Dostluğun Acımasızlığı
23. Bölüm: Sevginin İnancı
24. Bölüm: İhanetin Saplantısı
25. Bölüm: Düğünün Rüzgarı
FİNAL : Vedanın Çağrısı
TEŞEKKÜRLER
ENER
DENİZ

17. Bölüm: Şüphenin Rüzgarı

36.9K 2.4K 2.4K
By kitaplarvesozleri

"İçime şüphe bırakan kuşlara..."

BÖLÜM 17

🎼 Dolu Kadehi Ters Tut - Karanlık 🎼

1 yıl önce

Tek bir kelimenin tüm hayatınızı değiştirme gücünün olması haksızlıktı. Tek bir kelime onlarca anlam... Onlarca acı...

''Hamileyim.''

Ellerim titrerken gözyaşlarım donup kalmıştı. Zihnimden onlarca düşünce geçerken sorular peşimi bırakmıyordu. Ayaklarıma asılmış beni aşağıya çekiyorlardı. Hiçbir şey düşünemiyor, onu anlayamıyordum. Şaka olmasını dileyerek gözlerine bakmaya devam ettim. Yüzündeki acının gerçekliği ile karşılaşınca tekrar yıkıldım. Bu sefer kalkamayacağımı bilmeme rağmen...

İçeriden gelen müzik kulaklarımda uğuldarken her şey ağır çekimde ilerliyor gibiydi. Ener'in kükreyen sesini duyduğumda kendime gelmiştim.

''Ne dedin sen?''

Yanımıza geldiğinde Eylül'ü kolundan tutup ayağa kaldırdı. Şaşkınlık ile Yağız ve ben de ayağa kalkarken küçücük bir alanda onlarca acıyı hissettim.

Ener, Eylül'ün kolunu sıkarken Yağız, araya girmeye çalıştı. Ener'in gözlerinden çıkan öfke korkmama neden oldu.

''Emin misin!?''

Ener, bağırdığında hepimiz irkildik. Sesinin müziği bastırdığına emindim. Eylül cevaplamayıp ağlamaya devam ederken Yağız, Ener'in elini tutup Eylül'ün kolundan ayırdı. Ener arkasını dönüp kapıya bir yumruk geçirirken kükredi.

''Nasıl bu kadar aptal olabiliyorsun? Nasıl!?''

Eylül'ün hıçkırıkları kalbime saplanırken nefes bile almıyor sadece olanları izliyordum. Yağız, Eylül'e döndü. ''Emin misin?''

Kafasını sallarken cevap veremiyordu. Kekeleyerek konuşmaya çalıştı. ''Partiye gelmeden önce test yaptım. İki kez.''

''Aptalsın!''

Ener, elleri ile kafasını tutup sinirlerine hakim olmaya çalışıyordu. ''Aptalsın!'' Kükreyen sesi beni bile o kadar korkutmuştu ki titremiştim.

Eylül kendini korumak ister gibi kollarını etrafında sarınca kendime geldim. Gözyaşları akarken herkesten kaçmak isteyen cansız bir bebek gibi duruyordu. Kollarımı kaldırmayı başardığımda bedenini kendime çekip sarıldım. Kafasını omzuma yaslayıp orada ağlamasına izin verdim. Ener'in tepkisinin onu korkuttuğu için ağladığını biliyordum.

''Çıkın dışarı.'' Fısıldadığım cümle ile Yağız kafasını yerden kaldırıp isyan eden bakışlarını gönderdi. Ener, tekrar bağırdı. ''O bebeği hemen aldırıyorsun?!''

Söylediği ile çıldırırken onun gibi bağırdım. ''Çık dışarı!''

Gözlerindeki ateşle bana bakmaya devam ediyordu. ''Sana çık dışarı dedim!''

Öfkeyle kapıyı açıp yumruğunu duvara geçirirken kapının önünde gördüğüm sınıf arkadaşlarım ile ne yapacağımı bilemedim. Müzik kapanmış, hepsi bizi dinliyordu. Eylül, omzumda ağlamaya devam ederken bu sahneyi görmediği için şükrettim.

Ener önünde duran Kuzey'i omzundan ittirip ilerlerken Yağız kükredi. ''İşinize bakın! Önünüze dönün!''

Kapıyı kapatıp bizi içeride yalnız bıraktı. Eylül'ü geri çekip yüzünü avuçlarım arasına aldım. ''Bir tanem.''

Gözyaşlarını parmaklarımla silip alnından öptüm. ''Ağlama, lütfen. Halledeceğiz her şeyi.''

Kafasını sallamakla yetinirken gözyaşları yavaşlamaya başlamıştı. ''Yağız'ın da Ener'in de seni çok sevdiğini biliyorsun. Sadece şaşkınlar. Umursama bir tanem, gel buraya.''

Tekrar kendime çekip sıkıca sarıldığımda onun gibi titriyordum. Dakikalar birbirini kovalarken aklıma gelen soruları bir kenara itmiş, sadece onun iyi olmasını istiyordum. Kollarımın arasında hıçkıran bedenini sardıkça karnında bir can taşıdığı aklıma geliyor, irkiliyordum.

Kapı sertçe açıldığında karşımda Ener'i gördüm. ''Çıkın dışarı.''

Sesi kızgın geldiğinde yerimizden bile kımıldamadık.

"Asel, Eylül'ü dışarı çıkar!"

Sesi daha kontrollü çıktığında söylediğini yapıp Eylül'ü yanımda sürükleyerek lavabodan çıktım. Odada kimsenin olmadığını görünce şaşırdım. Ener, herkesi kovmuş partiyi bitirmiş olmalıydı. Köşede oturan Kuzey ve Azra bizi izlerken Yağız bir sağa bir sola durmadan yürüyordu. Eylül'ün bedeni ağırlaşıp neredeyse bayılacak hale gelmişti. Zar zor kapıya ilerlerken Ener, öfkeyle soludu.

Eylül'ü kollarımın arasından çekip kucağına aldığında teşekkür eden bakışlarımı gönderdim. Eylül, Ener'e sarılmak yerine cansız bir şekilde kucağında durdu. Dışarıya çıktığımızda temiz havayı içime çekip kendime gelmeye çalıştım. Titreyen bedenimi durduramazken Yağız yanıma gelip bana sarıldı.

Arabanın önüne vardığımızda Ener'in yanına koşup cebinden anahtarı çıkardım. Arabayı açıp arka tarafa oturduktan sonra Ener, Eylül'ün bedenini kucağıma bıraktı. Kapıyı sertçe kapatıp sürücü koltuğuna geçerken Yağız da yanına oturdu.

Tekerin asfaltı yırtan sesi kulaklarımda çınlarken Ener, arabayı hızlı sürüyordu. Yağız, ''Nereye gidiyoruz?'' dediğinde cevap vermedi.

Bu kadar sinirli olmasına tahammül edemeyip yüksek sesle konuştum. ''Nereye gidiyoruz Ener!?''

''Evime!''

Eylül'ün kucağımdaki saçlarını okşarken uyuyakaldığını anladım. Sarı saçlarının arasında dolaşan parmaklarımı seyrederken birinin çıkıp her şeyin bir şakadan ibaret olduğunu söylemesini bekledim. Kafamı geriye yaslayıp arabanın tavanına bakarken küfür ettim. Gerçekleri yavaş yavaş sindirirken etrafımdaki her şeyi parçalayacak bir öfke içimde yükseliyordu. Eylül'ün masum yüzüne baktığımda sinirimin geçmesini bekledim. Aralanmış dudakları arasından yükselen acıyı hissediyordum.

Ani bir frenle durduğumuzda Ener'in ne ara arabadan indiğini anlamadım. Kapımı açıp önce beni dışarı çıkardı. Eylül'ü kucaklayıp eve doğru yürürken bir adım arkasındaydım. Yağız, zile basmış kapının açılmasını bekliyordu.

Karşımda Zeynep ablayı gördüğümde tüylerim diken diken oldu. Ailelerimizden biriyle karşılaşmanın korkusu her yerimi sardı. Eylül'ün söyledikleri gerçekse bununla nasıl baş edeceğimizi ailelerimize söyleyip söylemeyeceğimi bilmezken sinir krizi geçirmemek için derin nefesler aldım.

''Ne oluyor?'' Zeynep ablanın sesi endişeyle çıkarken Ener annesinin yanından hızla içeri girdi.

Zeynep abla hem bana hem Yağız'a bakıp, ''Sorun ne? Eylül iyi mi?'' dedi.

Cevap vermeyip içeri geçerken Yağız'ın sesini duydum. ''Alkolü biraz fazla kaçırdı. Ailesini bilirsin. Kızmasınlar diye buraya getirdik.''

İçimden kükreyen sese engel olamadım.

Keşke alkolü fazla kaçırsaydı.

Keşke keşke...

Adımlarım hızla üst kata çıktığında Ener misafir odasına girmiş Eylül'ü yatağa bırakmıştı. Eylül'ün kaşları çatılmış olsa da huzurlu bir yüz ifadesi vardı. Sadece uyurken değil, her haliyle güzel bir kızdı.

Yanına gidip oturmak istediğimde Ener kolumdan tutup beni dışarı sürükledi. Şaşkınlık ile ona bakarken sesimi çıkaramadım. Odanın kapısını kapatıp beni koridorda çekiştirirken, ''Ne yapıyorsun?'' diye öfkeyle fısıldadım. Eylül'ün uyanmasını istemiyordum.

Merdivenlerin başında Zeynep ablayı gördüğümüzde oğluna inanamıyormuş gibi beni tuttuğu koluma baktı. ''Ne yapıyorsun Ener? Bırak kızın kolunu.''

''Eylül'ün yanına git anne.''

Merdivenlerden inmeye başladığımızda annesi bir şey söylemek için ağzını açtığında bir an durup arkasını dönerek kükredi. ''Eylül'ün başında bekle!''

Acıyan kolumu elinden kurtarmaya çalışsam da fayda etmedi. Salona geldiğimizde kolumu bıraktı. Omuzlarından ittirdiğimde bir adım bile gerilememiş yerinde durmuştu.

"Sen kendini ne sanıyorsun? Nasıl bana bu şekilde dokunursun?"

Ellerini saçlarının arasından geçirip tıslamıştı. "Eylül'ü o çocuğu aldırmaya ikna edeceksin."

"Sen-" kelimeler boğazımda düğümlenmişti. Ellerim havada kalmıştı. "Sen ne diyorsun?"

Cevap vermediğinde kendime gelip bağırdım. "Senin derdin ne?"

Davranışından bir anlam çıkarmaya çalışıyordum. Hareketlerinin bu kadar abartılı olması sinirlerimi daha çok bozuyordu. Yağız, yanıma gelip Ener'in karşısında durdu.

"Ne yapmaya çalışıyorsun Ener? Hepimiz şaşkınız ama kendine gel!"

Yağız, belimden sarılıp bana destek olmaya çalıştı. Ener fısıldamaya başlamıştı. "İnanamıyorum! İnanamıyorum."

Kendimi koltuğa doğru sürükleyip oturdum. Kafamdaki tokayı çıkarıp saçlarımı özgür bıraktım. Parmaklarım ile saç diplerime masaj yapıp derin nefesler almaya çalıştım. Ağzımdan sadece tek bir kelimelik soru çıktı.

"Kimden?"

Yağız karşıma bir sandalye çekip oturdu. "Sen bir şey bilmiyor musun Asel?"

"Hayır." Fısıldıyordum. "Nasıl olabilir? Bizden sakladığı bir şeylerin olduğunu hep biliyordum ama nasıl?"

"Her zaman seninle daha yakın. Hiç konuşmadınız mı?"

"Sürekli gizli gizli birisiyle mesajlaşıp konuşuyor. Farkındaysan bazen yanımızdan tek başına gidiyor. Eğer bir ilişkisi varsa bizden bunu neden saklıyor?"

Bir şeyleri eksik düşündüğümü bir yerde hata olduğunu biliyordum. Çıkmaz bir sokakta sıkışıp kalmış ne ileri ne geri gidemiyordum.

"Bizden saklamasının tek nedeni karşı tarafı bilmemizi istememesi."

"Ama neden?!" derken sinirliydim.

Ener tüm salonu arşınlarken kendi kendine konuşuyordu. "O bebeği aldırması lazım."

Cümlesiyle o kadar öfkelenmiştim ki ayağa kalkıp karşısına geçerek onu durdurdum. "Ben belki hepsinin bir şakadan ibaret olduğunu düşünürken sen hamile olduğuna nasıl bu kadar emin olabiliyorsun?"

Gözleri şaşkınlıkla açılırken cevap vermedi. "Ne biliyorsun Ener? Seni tanıyorum! Gözlerinin içinde her şeyi bildiğine dair emin bir ifade var!"

Omzundan ittirdiğimde bu sefer gerilemişti. "Söyle!"

O kadar kızgındım ki sevdiklerimin benden bir şeyler saklamasına tahammül edemiyordum. Onları her şeyden korumak, sarmak, sarılmak istiyordum. Bana her anlarını anlatmalarını diliyordum.

"Bağırmayı kes! Annemin bir şey duymaması lazım. Bebeği aldıracak çünkü."

"Sen-" İşaret parmağımı havaya kaldırmış üzerine yürümeye başlamıştım. Kolumu tutan bir el hissettiğimde kurtulmak için çabaladım.

"Asel, dur." Yağız'a dönüp öfkeyle bakarken, "Bırak beni!" diye kükredim.

Kolum özgürlüğe kovuşurken Ener'e döndüm. "Senin ne haddine? Eylül'ün bebeği hakkında nasıl yorum yapabilirsin? Aldırabileceğini nasıl söylersin?"

Gözlerini gözlerimden ayırmadığında sessizdi. "Seni neden ilgilendiriyor Ener?"

Arkasını dönüp gitmeye çalıştığında kolundan tutup aklımdan geçen ilk cümleyi söyledim.

"Bebeğin sahibiymiş gibi davranmayı kes!"

Kolunu benden kurtarıp evin çıkış kapısına ilerledi. Son kez gözlerimin içine bakıp arkasında büyük ses bırakarak çıkıp gitti.

Ağlamaya başladığımda içimde acıya dair hiçbir kırıntı yoktu. Sinirlerim o kadar bozuktu ki önüme gelen her şeyi fırlatmak istiyordum. Yağız bana sarılıp yüzümü boynuna gömdü. Kokusunu duyduğumda daha çok ağladım. Hıçkırıklarım salonda inlerken titriyordum.

Beni koltuğa çekip oturmama yardımcı oldu. Kolunu omzuma atıp kendine çekti. Omzunda ağladığım, kollarını bana saran kişinin Ener değil de Yağız olmasının gerçekliği ile sarsıldım.

Avuçlarımın arasına bir armağan gibi şüphe bırakan kuşu hissettim. Ener'e söylediğim son cümleyi düşündüm.

"Bebeğin sahibiymiş gibi davranmayı kes!"

Şüphe her yerimi sarıp, zihinimi istila etti. Mantığım gerçekleri görmem için karanlıktan yavaşça çıkarken kalbim inkar zillerini çalmaya başladı. Cümleleri peş peşe sıraladığımda gerçekle şüphe savaşa girdi.

"Eylül'ü o çocuğu aldırmaya ikna edeceksin."

"O bebeği aldırması lazım."

"Bağırmayı kes!"

"Annemin bir şey duymaması lazım."

"Bebeği aldıracak çünkü."

"Bebeğin sahibiymiş gibi davranmayı kes!"

"Bebeğin sahibi..."

"Ener?"

Continue Reading

You'll Also Like

27.7K 7.3K 30
*** "4 yaşımda imkânsız olmuşuz biz." dedim, ağlamamaya çalışarak. "İmkânsız?" diye sordu, sorgu dolu bir ifadeyle. "Değil miyiz?" diye sord...
2.8M 125K 70
Tıp öğrencisi Beren, yıllardır göğüs gerdiği aile şiddeti yüzünden sonunda evden kaçtığında, aklına gelecek son ihtimal uluslararası bir ajanla karşı...
1.5K 988 7
Aşkı hiç hiss etmemiş iki kişinin bir birine aşkı hiss etdirdiği bir hayat. Sanki ikiside yıllardır bir birini bekliyorlardı. Bir birlerini ilk defa...
820K 26.5K 55
alev:OĞUZ BEN ASIK OLDUM!!! oğuz:YİNE KİME AMK????!! alev:acar'a oğuz: siktir!